Translation of "Köyde" in Japanese

0.007 sec.

Examples of using "Köyde" in a sentence and their japanese translations:

- Büyükannem köyde yaşıyor.
- Anneannem köyde yaşıyor.
- Babaannem köyde yaşıyor.

- 祖母は田舎に住んでいます。
- 私の祖母は田舎に住んでいる。

- Köyde hiç kimse yoktu.
- Köyde kimse yoktu.

村には誰も人がいなかった。

- Doktor köyde herkes tarafından tanınıyor.
- Doktoru köyde herkes bilir.

その医者は村のみんなに知られている。

Otobüs her köyde durdu.

バスはどの村にも停車しました。

Hindistan'da bir köyde yaşıyor.

彼女はインドのどこかの村に住んでいます。

Hiç o köyde bulundun mu?

- 君はあの村へ行ったことがありますか。
- あの村に行ったことってある?

Şaşırdım, köyde hiç kimse yoktu.

驚いた事には、村には誰も人がいなかった。

Kyushu'da küçük bir köyde yaşar.

彼は九州の小さな村に住んでいる。

O, küçük bir köyde büyüdü.

彼は小さな村で育った。

Tom küçük bir köyde yaşar.

トムは小さな村に住んでいる。

Amcamın köyde bir çiftliği var.

私の叔父はその村に農園を持っています。

İngiltere'de küçük bir köyde yaşıyorlar.

彼らはイングランドの小さな村に住んでいる。

Köyde kimse yok gibi görünüyordu.

その村には誰もいないようだった。

Tom'un annesi bu köyde yaşıyor.

- トムのお母さんはこの村に住んでいます。
- トムのお母さんはこの村で暮らしています。

Tom küçük bir köyde büyüdü.

トムは小さな村で育った。

Bu köyde hava kirliliği yok.

この村には大気汚染は全くない。

Bu köyde hiç fabrika yok.

この村には工場は一つもない。

Bu köyde elli aile var.

この村には50家族います。

O, küçük bir köyde doğdu.

彼女は小さな村で生まれました。

O köyde sadece bir aile kalır.

その村はただ一家族しか残っていなかった。

Hatırladığım kadarıyla köyde yirmi kişi kaldı.

- 村には20人しか残っていなかった。
- 私が思い出すだけで村には二十人の人しかいなかった。
- その村にはたった20人しか残っていない。

Bu köyde güzelı bir kız yaşadı.

その村にかわいい少女が住んでいた。

Son on yıldır bu köyde yaşıyorum.

私はこの十年間この村に住んでいます。

Erkek kardeşim küçük bir köyde yaşıyor.

私の兄は、小さな村に住んでいます。

Bu eski köyde hiçbir şey olmaz.

この古い村では何事も起こらない。

Dünyadaki her şehirde, kasabada, köyde de yapılabilir.

世界中の どこの都市や町や村でも 起こせます

Şafaktan önce köyde şiddetli bir çarpışma yaşandı.

夜明け前に激戦が始まった

Horozu çok olan köyde sabah geç olur.

- 料理人が多すぎるとスープができそこなう。
- 船頭多くして船、山に登る。

Tom derin dağlarda izole bir köyde büyüdü.

トムは山奥にある人里離れた村で育ちました。

Bu köyde çok sayıda yaşlı insan var.

この村にはたくさん老人がいます。

Bu köyde, onlar mutlu bir hayat yaşadı.

この村で彼らは幸せな生活を送りました。

Bir zamanlar o köyde fakir çiftçiler vardı.

かつて、その村に、貧しい農夫がいた。

Birçok bilim adamı bu küçük köyde yaşıyor.

多くの科学者がこの小さな村に住んでいる。

Bir zamanlar, Bu köyde yaşlı bir adam varmış.

むかしむかし、この村におじいさんがいました。

- Savaş sırasında köyde yaşadılar.
- Savaş sırasında kırsalda yaşadılar.

彼らは戦争中田舎に住んでいた。

Bu uzak köyde hiç kimse asla bizi görmeye gelmez.

誰もこんな辺鄙な村に我々を訪ねてこない。

Ben bir kasabada yaşıyorum ama anne ve babam köyde yaşıyorlar.

私は町に住んでいるが、両親は田舎に住んでいる。

Bir kentte fark edilmeden geçebilirsin, ancak bir köyde bu mümkün değil.

都会では気付かれず通り過ぎることもあるだろうが、村の中ではそうはいかない。

Kız kardeşim ve ben tatilde Fuji Dağı'nın dibindeki ufak bir köyde kaldık.

休暇中、姉と私は富士山の麓にある小さな村に滞在した。

- Babam şehir dışında yaşıyor.
- Babam köyde yaşıyor.
- Babam kırsalda yaşıyor.
- Babam taşrada yaşıyor.

父は田舎に住んでいる。