Translation of "Işlerini" in Japanese

0.007 sec.

Examples of using "Işlerini" in a sentence and their japanese translations:

İşlerini diğerleriyle paylaşmalısın.

君は自分の仕事を他の人と分け合わねばならない。

İşlerini sıraya koy.

貴方の仕事をきちんとしなさい。

Onlar işlerini bitirdiler.

彼等は作業を終えてしまった。

İşlerini bitirdin mi?

- 宿題は終わりましたか。
- 宿題は終わったんですか。
- あなたは宿題をやり終えましたか。
- 宿題は終わったの?

Kendi işlerini kurmak istiyorlar.

ビジネスや起業について 学びたいのです

Bakanlık iç işlerini yönetir.

その省は内政問題の行政をつかさどる。

O, işlerini sıraya koydu.

彼は自分の身辺を整理した。

İşlerini bitirip eve döndü.

彼女は野暮用を済まして帰ってきた。

Milyonlarca işçi işlerini kaybetti.

何百万人という労働者が職を失った。

Binlerce insan işlerini kaybetti.

数千人が職を失った。

İşlerini aceleyle yaparsan hatalar yaparsın.

- 物事をあわててすると、間違いをします。
- 慌てて事を運ぶとミスをしますよ。
- 急いで物事をすると間違えますよ。
- 急いでやったら間違えちゃうよ。

O, işlerini hiç vaktinde tamamlamadı.

彼はすぐに雑用を終えた。

Her zaman işlerini yarım bırakır.

彼はいつも仕事をやりかけにしておく。

Belediye başkanı kent işlerini yönetir.

市長は市政を司る。

Güneşin batarken, onlar işlerini bıraktılar.

日が沈んだので、彼らは仕事をやめた。

Hatta kendi işlerini kurma imkanı bulabiliyorlar.

起業するチャンスになるかもしれません

Kara geceler işlerini biraz daha kolaylaştıracaktır.

‎暗くなるほど狩りには有利だ

Ticari şirketlerimiz bütün dünyada işlerini yaparlar.

我が国の商社は世界をまたにかけて商売をする。

Odayı temizledi, ve ayak işlerini yaptı.

彼女は部屋を掃除し、使い走りをしてくれた。

Hiç kimsenin kararlaştırılmış işlerini gevşetmelerine izin verilmemesi önemlidir.

誰の場合でも割り当ての仕事を、さぼらせないようにすることが大切である。

Gittikçe artan sayıda evli çift ev işlerini paylaşıyor.

家事を分担する夫婦がますますふえています。

O, sadece ev işlerini yapmıyor, o bir öğretmendir.

彼女は家事を切り盛りするだけでなく学校の先生もしている。

Daha dikkatli ol.Her şeye acele etmek işlerini berbat edecektir.

急いては事を仕損じるよ。もう少々慎重に。

Casuslar senin onların bilmesini istemediğin şeyleri bilmek için işlerini yaparlar.

スパイの仕事とは、あなた方が知られたくないと思っていることを知ることだ。

Sizin robotunuz yemekleri hazırlayacak, temizleyecek, bulaşıkları yıkayacak, ve diğer ev işlerini yapacak.

あなたのロボットは食事の支度、掃除、皿洗いその他の家事ができるでしょう。

Benim robot, yemekler hazırlayacak,temizlik yapacak, bulaşıkları yıkayacak ve diğer ev işlerini yapacak.

私のロボットは食事の支度、掃除、皿洗いその他の家事が出来るでしょう。

Bütün ev işlerini yapmak zorunda kaldım, ama keşke sinemaya ya da alışveriş yapmaya gitseydim.

家事を全部やらなければなりませんでしたが、映画か買い物にいっていればなあ、と思います。

O sadece ev işlerini çekip çevirmiyor, aynı zamanda bir okul öğretmeni olarak da çalışıyor.

彼女は家事を切り盛りするだけでなく学校の先生もしている。