Translation of "Insan" in Portuguese

0.011 sec.

Examples of using "Insan" in a sentence and their portuguese translations:

Birçok insan.

muita gente,

İnsan açgözlüdür.

Os homens são gananciosos.

İnsan sudur.

O homem é água.

İnsan günahkardır.

O homem é pecador.

- Bir lisan, bir insan.
- Bir lisan bir insan, iki lisan iki insan.

- Um homem que fala dois idiomas equivale a dois homens.
- Um homem que fala dois idiomas equivale a dois.

Yine insan malesef

infelizmente humano de novo

Tıpkı insan gibi

assim como humano

Birçok insan toplandı.

Muitas pessoas se aglomeraram.

İnsan ölümden kaçamaz.

O homem é incapaz de escapar da morte.

İnsan haklarını unutmayalım.

- Não esqueçamos dos direitos humanos.
- Não vamos esquecer dos direitos humanos.

İnsan, sözünden dönmemeli.

Não se deve quebrar uma promessa.

İnsan hayatı kutsaldır.

A vida humana é sagrada.

Kedi insan değildir.

O gato não é humano.

Birçok insan vardı.

Havia gente demais.

Her insan farklıdır.

Cada pessoa é diferente.

Birçok insan tembeldir.

Muitas pessoas são preguiçosas.

İnsan ölümlü müdür?

O ser humano é mortal?

Birçok insan şüphecidir.

Muitas pessoas estão céticas.

İnsan ölümlü mü?

O ser humano é mortal?

İnsan aptallığı sınırsızdır.

A estupidez humana é sem limites.

İnsan ilişkileri karmaşıktır.

As relações humanas são complexas.

Her insan fanidir.

Todo homem é mortal.

Birçok insan geldi.

Muitas pessoas vieram.

Din, insan zayıflığının veya insan bilgisinin sınırlılığının sonucudur.

A religião é produto da fraqueza humana ou da limitação do conhecimento humano.

- Tokyo'da her çeşit insan yaşar.
- Tokyo'da her türlü insan yaşıyor.
- Tokyo'da her türde insan yaşar.

Em Tóquio mora todo tipo de gente.

insan öldüren kaçakçı soyguncu

ladrão de contrabandista assassino humano

Bir çok insan evinde

Muitas pessoas em casa

Hiçbir insan zenginliğimi gösteremez -

Nenhum homem pode indicar minhas riquezas -

İnsan konuşabilen tek hayvandır.

- O homem é o único animal que fala.
- O homem é o único animal capaz de falar.

İnsan mantıklı bir varlıktır.

O homem é um ser racional.

Binlerce insan açlıktan öldü.

Milhares de pessoas morreram de fome.

Çoğu insan, öyle düşünüyor.

A maioria das pessoas pensa que sim.

O, birçok insan tanıyor.

- Ele conhece muitas pessoas.
- Ele conhece muita gente.

Bir kedi insan değildir.

Um gato não é ser humano.

İnsan sosyal bir varlıktır.

O homem é um ser social.

Bir kedi, insan değildir!

Um gato não é um ser humano!

Bir insan dürüst olmalı.

Um homem deve ser honesto.

Cenazesine birçok insan katıldı.

Muita gente assistiu ao seu funeral.

Ne bizi insan yapıyor?

- O que faz de nós humanos?
- O que nos faz humanos?

Parkta çok insan var.

Há muitas pessoas no parque.

İnsan, koşullarının bir ürünüdür.

- O homem é um produto de suas circunstâncias.
- O homem é um produto de seu ambiente.

İşte güvenilir bir insan.

Eis um ser humano digno de confiança.

Çok sakin bir insan.

Ela é uma pessoa muito quieta.

Tatoeba insan bile değil.

Tatoeba nem mesmo é uma pessoa.

O birçok insan tanır.

- Ele conhece muitas pessoas.
- Ele conhece muita gente.

Daha insan geliyor mu?

- Vem mais gente?
- Vem mais alguém?

İnsan alışkanlığın bir kölesidir.

O homem é escravo dos hábitos.

Matematik insan kadar eskidir.

A matemática é tão antiga quanto o Homem.

Zaman kördür, insan aptaldır.

O tempo é cego, o homem, estúpido.

Çoğu insan bunu yapar.

Muitas pessoas fazem isso.

İnsan sosyal bir hayvandır.

O homem é um animal social.

İnsan, konuşan tek hayvandır.

O homem é o único animal que fala.

İnsan gülebilen tek hayvandır.

O homem é único animal que ri.

İnsan gülen tek hayvandır.

O homem é o único animal que ri.

Her insan mutlu olamaz.

Nem todo homem pode ser feliz.

Birçok insan bunu yapar.

Muitas pessoas fazem isso.

Burada epey insan var.

Há muita gente aqui.

Tom, güvenebileceğim tek insan.

Tom é a única pessoa em quem eu realmente posso confiar.

İnsan, çevresinin bir ürünüdür.

O homem é um produto do meio.

Orada pek insan olmaz.

- Não vai ter muita gente lá.
- Não haverá muitas pessoas lá.

Hiçbir insan ölümden kaçamaz.

Ninguém escapa da morte.

Kaç tane insan öldü?

Quantas pessoas morreram?

Babam iyi bir insan.

Meu pai é uma boa pessoa.

İnsan konuşabilen tek hayvan.

- O homem é o único animal que pode falar.
- O homem é o único animal que consegue falar.

Çoğu insan tavuk sever.

A maioria das pessoas gosta de frango.

İnsan kaçakçılığı bir suçtur.

Tráfico de pessoas é crime.

Her insan bir dünyadır.

Cada pessoa é um mundo.

İnsan aptallığı sınır tanımıyor.

A estupidez humana é sem limites.

Tom sıradışı bir insan.

Tom é uma pessoa extraordinária.

İnsan yalnız ekmekle yaşamaz.

Não só de pão vive o homem.

Afrika'daki birçok insan açtır.

Muitas pessoas na África estão famintas.

Japonya'da binlerce insan öldü.

Milhares de pessoas morreram no Japão.

Oradaki binlerce insan tutuklandı.

Milhares de pessoas foram presas.

Tom birçok insan tanır.

Tom conhece um monte de gente.

Tom sevdiğim insan türüdür.

Tom é o tipo de homem que eu gosto.

Tom bir insan iskeletidir.

Tom é um esqueleto humano.

Dışarıda yüzlerce insan vardı.

Havia centenas de pessoas lá fora.

Dünyada iyi insan yok.

No mundo há boa gente.

Çoğu insan çikolata sever.

Muitas pessoas gostam de chocolate.

Tom insan canlısı biri.

O Tom é uma pessoa do povo.

Sokakta çok insan vardı.

Tinha muita gente na rua.

- Birçok insan seyahat etmeyi sever.
- Çoğu insan seyahat etmeyi sever.

Muitas pessoas gostam de viajar.

Virüs bulaşan insan sayısı arttıkça virüs kapan insan sayısı arttı

quanto mais gente infectada, mais gente era infectada,

- Senin kadar çok insan tanımıyorum.
- Senin tanıdığın kadar çok insan tanımıyorum.

- Eu não conheço tantas pessoas quanto você.
- Não conheço tantas pessoas quanto você.

- Bu kadar çok insan olacağını ummuyordum.
- Bu kadar insan olacağını beklemiyordum.

- Não esperava que houvesse tantas pessoas.
- Eu não esperava que houvesse tantas pessoas.

Yaşlı insan, ateşe doğru çömelir.

O ancião homo sapiens caminha com dificuldade na direção da fogueira.

"insan yiyen Rudraprayag parsından" bahsediyor.

que terá comido 126 aldeões dos Himalaias.

Bu mümkün, insan bunu yapabilir.

Pode ser feito. O homem pode fazê-lo.

insan kendi sonun kendisi hazırlıyor

homem está preparando seu próprio fim

Bir çok insan duyarlı tabi

Muitas pessoas são sensíveis

Hayatın gizemi insan anlayışının dışındadır.

O mistério da vida está além da compreensão humana.

Onlarca genç insan gösteriye katıldı.

Dezenas de jovens assistiram a demonstração.

Bu köpek neredeyse bir insan.

Este cachorro parece gente.

O kötü bir insan değil.

Não é má pessoa.