Translation of "Gitmesine" in Japanese

0.011 sec.

Examples of using "Gitmesine" in a sentence and their japanese translations:

Onların gitmesine izin verin.

出て行かせなければ なりません

Onun gitmesine izin veriyorum.

私は、彼を行かせた。

Onun partiye gitmesine izin verdim.

私は彼女がパーティーに行くのを許可した。

Fırsatların geçip gitmesine izin vermeyin.

チャンスを逃すな。

O, oğlunun gitmesine izin vermedi.

彼女は自分の子供を手放さなかった。

Gitmesine izin vermeyin. Sıkı tutun.

手を離さないでしっかりつかみなさい。

Oraya bizzat gitmesine gerek yok.

彼女は自分で行く必要はない。

Oraya tek gitmesine gerek yok.

彼女は自分で行く必要はない。

Tom Mary'nin gitmesine izin vermeyecek.

トムはメアリーを行かせないだろう。

Bu defa gitmesine izin vereceğim.

今回だけは許してあげる。

Sabıkalı rehinelerin gitmesine izin vermedi.

犯人は人質を解放しなかった。

Onun oraya gitmesine önem verdik.

彼にそこへ行くように主張した。

O köpeğin gitmesine izin vermeyin.

その犬を放してはいけない。

Öğretmen onun eve gitmesine izin verdi.

先生は彼を帰宅させた。

Tom'un bugün okula gitmesine gerek yok.

トムは今日学校にいかなくてよい。

Onun acele ile gitmesine gerek yoktu.

彼女はそんなに急いで行く必要はなかったのに。

Öğretmen çocuğun eve gitmesine izin verdi.

先生はその少年に帰宅を許可した。

Bu fırsatın kayıp gitmesine izin verme!

この機会を逃すんじゃない。

Onun oraya yalnız gitmesine itiraz ediyorum.

私は彼女がそこへ一人で行くことには反対だ。

Onun gitmesine izin verip vermeyeceğini merak ediyordu.

彼女は彼を行かせるべきかどうか迷った。

Babası onun sinemaya yalnız gitmesine izin vermedi.

父は彼女が一人で映画に行くのを許さなかった。

Annesi onun oraya yalnız gitmesine izin vermeyecek.

彼のお母さんは彼が一人でそこへ行くことには賛成しないだろう。

Tom'un Mary'nin partisine gitmesine izin vermeye karar verdim.

トムをメアリーのパーティーに行かせることにしました。

Orduda hiç kimsenin izinsiz olarak gitmesine izin verilmez.

軍隊では無断退出する事は許されない。

Neden Japonya, kirliliğin bu kadar kötüye gitmesine izin verdi?

どうして日本は公害がこれほどひどくなるまで放っておいたのか。

O evlendiği için sekreterinin gitmesine izin vermek zorunda kaldı.

- 彼は彼の秘書が結婚したので彼女を手放さなければならなかった。
- 秘書が結婚するというので、彼は彼女を手放さなければならなかった。

Trenin gitmesine sadece beş dakika var ve o gelmedi.

発車まであと5分しかないのに、彼女は姿を見せないわ。

Babası onun arkadaşları ile kasabaya gitmesine asla izin vermedi.

彼女の父親は決して彼女が友達と一緒に町に行くのを許さなかった。

Bir boğa güreşi görmek istedi ama babası gitmesine izin vermedi.

彼は闘牛を見たかったが、父はどうしても彼を行かせようとはしなかった。

Onun gitmesine ya da karar verdiği gibi kalmasına izin verelim.

行くのかとどまるのか彼の決めるままにさせよう。

Saat ona kadar geri dönmesi şartıyla onun diskoya gitmesine izin verildi.

彼女は10時までの帰ることを条件にディスコに行くことを許された。

Tom Mary'ye sıkıca sarıldı ve onun gitmesine asla izin vermek istemedi.

トムはメアリーをしっかりと抱きしめ、二度と彼女を行かせたくないと思った。

- Oraya tek başına gitmesi gerekli değil.
- Oraya tek başına gitmesine gerek yok.

彼女は自分で行く必要はない。

- Tom'un artık okula gitmesine gerek yok.
- Tom artık okula gitmek zorunda değil.

トムはもう学校に行く必要はないんだ。

- O onun yalnız gitmesine izin verdi.
- O ona yalnız gitmesi için izin verdi.

一人で外出するのを許した。