Translation of "Bizzat" in Japanese

0.004 sec.

Examples of using "Bizzat" in a sentence and their japanese translations:

Bizzat gitmesi gerekli.

彼女が自分で行くことが必要です。

O bizzat geldi.

彼本人がやってきた。

Bizzat görünmek zorundasın.

自分でいかなきゃいけませんよ。

Sanırım bizzat gitmelisin.

- あなた自身が行くことが必要だと思う。
- 自分で行かなきゃ駄目だと思うよ。

Bizzat gelmen gerekiyor.

代理人ではなくあなた本人が来てください。

Onunla bizzat konuşmalısın.

あなた本人が彼女に話さなければならない。

Başından beri bizzat gördüm,

私は中にいて ずっと見てきたんです

Kendimiz bizzat etkilenmeden umursamıyoruz.

自分自身に影響が及ぶまで 関心を持たないことが問題なのです

Başvurmak için bizzat gitmelisin.

申し込むには君本人が行く必要がある。

Onu bizzat kendim biliyorum.

自分でもそれが解っているんだけと。

Bizzat gitsen iyi olur.

- 君自身が行った方がいい。
- あなた自身が行った方がいいよ。

Bizzat gelmesine gerek yoktu.

彼は自分で来る必要などなかったのに。

O oraya bizzat gitti.

- 彼は自らそこへ出かけた。
- 彼が直接そこに行った。

Bizzat Birleşmiş Milletler İklim Konferansı'na,

自分も国連気候変動会議に 行きたいと思いました

Zeus'un bizzat fırlattığı silahtan mesela?

ゼウスが放つものは どうでしょう?

Niçin bizzat bir avukata danışmıyorsun?

直接自分で弁護士に相談したほうがいいんではない。

Oraya bizzat gitmesine gerek yok.

彼女は自分で行く必要はない。

Bizzat git ve onunla görüş.

行って直接彼に会ってきなさい。

Adayların bizzat başvurmaları rica olunur.

志願者は本人自身で申し込むことになっています。

Her zaman bizzat özür dilemelisin.

いつでも自分で謝るべきだ。

çünkü ya bunu bizzat tecrübe etmişlerdi

なぜなら彼ら自身その経験があるか

Bu hareketin ismini bizzat gençler koydu.

若者たち自ら こう名付けました

Ben bizzat o sorunla karşı karşıyayım.

私はその問題に直面している。

Ne yazık ki bizzat gitmen gerekecek.

君本人が行かなければならないだろう。

Kimlik kartımızı almak için bizzat bulunmamız gerekiyor.

出向く必要があるのは 自分の身分証の受け取りと

Washington Anıtı bizzat kendim, binlerce kez gördüm

ワシントン記念塔は 自分の目で 何千回も見ていますし

Bu önemli olduğu için buna bizzat katılmanı istiyorum.

これは重要だから、ご自分で処理してください。

Bunlar yerel topluluklardan gelen, çoğu daha önce bizzat hapsedilmiş,

熱意に溢れ 献身的な 地元の活動家から成るチームで

Bu, bizzat hükûmet tarafından yüzde 100 kontrol edilen bir teknoloji.

この技術は 政府が100%管理します

Yabancı bir ülkeyi tanımanın en iyi yolu oraya bizzat gitmektir.

外国を知る一番良い方法は実際に行ってみることです。

- Sen en iyisi git onunla bizzat konuş.
- Gidip onunla şahsen konuşsan daha iyi olur.

行って自分で彼に話す方がよい。

Diğer insanlar tarafından nefret edilmekten korktuğunu söylüyorsun fakat bizzat senin de hoşlanmadığın bazı insanlar vardır, değil mi? Rakamsal olarak konuşursak, senin hoşlanmadığın ve senden hoşlanmayan eşit sayıda insan vardır. Birisiyle ilgili nefretinden vazgeçsen, başka biri de senden nefret etmekten vazgeçecektir demiyorum; bu sadece sen birinden nefret edersen, o zaman başka biri de senden nefret eder gerçeğini değiştiremezsin anlamına gelir. Sadece vazgeçip ve o gerçeği kabul edersen hayat çok daha kolay olacaktır.

人に嫌われるのが怖いって言うけどさ、君も苦手な人いるでしょ。数学的に言って、同じ数の人が君のこと苦手なんだよ。これは別に、嫌いな人をなくせば誰からも嫌われなくなるって言いたいんじゃなくて、単純に君に嫌いな人がいるように誰かに嫌われることがあっても仕方ないってこと。そこを諦めればもっと気楽に生きられるんじゃないかな。