Translation of "Yok" in Dutch

- Şansın yok.
- Şansınız yok.

- Je hebt geen enkele kans.
- Je hebt geen schijn van kans.

- Hiçbir problem yok.
- Sıkıntı yok.
- Problem yok.

Geen probleem.

- Kanıt yok.
- Hiç kanıt yok.
- Hiç delil yok.

Er is geen bewijs.

- Senin ateşin yok.
- Ateşin yok.

Je hebt geen koorts.

- Bir köpeğim yok.
- Köpeğim yok.

Ik heb geen hond.

- Zamanım yok.
- Benim zamanım yok.

Ik heb geen tijd.

- Hiç param yok.
- Param yok.

Ik heb geen geld.

- Benim hiç param yok.
- Hiç param yok.
- Param yok.

Ik heb geen geld.

Saat yok,

Er is geen klok,

Sopası yok ...

...

Ateşin yok.

Je hebt geen verhoging.

Kimler yok?

Wie is er afwezig?

Tom yok.

Tom is afwezig.

İtiraz yok.

Geen bezwaar.

Köpeğim yok.

Ik heb geen hond.

Nakarat yok.

Er is geen rode draad.

Seçeneğim yok.

Ik heb geen keus.

Düşmanlarım yok.

Ik heb geen vijanden.

Ailem yok.

Ik heb geen gezin.

Seçeneğimiz yok.

We hebben geen keus.

Zamanım yok.

Ik heb geen tijd.

Ümit yok.

Er is geen hoop.

Votkam yok.

Ik heb geen wodka.

Kimsem yok.

Ik heb niemand.

Yorulmak yok.

Je mag niet moe worden.

Çincem yok.

Ik spreek geen Chinees

Sabun yok.

Er is geen zeep.

- Hayır.
- Yok.

Nee.

Giriş yok!

Verboden toegang!

Çocuklarım yok.

Ik heb geen kinderen.

Bahçemiz yok.

Wij hebben geen tuin.

Suyumuz yok.

We hebben geen water.

Nokta yok.

De punt ontbreekt.

Arabam yok.

Ik heb geen auto.

Tesadüf yok!

Toeval bestaat niet!

Kanıtımız yok.

We hebben geen bewijs.

Tedavi yok.

Er is geen remedie.

Dövmem yok.

- Ik heb geen tatoeage.
- Ik heb geen tattoo.

Anahtarım yok.

Ik heb de sleutel niet.

Paramız yok.

We hebben geen geld.

Sorun yok!

- Geen probleem!
- Geen enkel probleem!

Param yok.

- Ik zit krap bij kas.
- Ik heb geldproblemen.

Yok artık!

- Zeker niet!
- Absoluut niet!

Ateşim yok.

Ik heb geen koorts.

Acelem yok.

Ik ben niet gehaast.

Yorum yok.

- Geen kommentaar
- Geen commentaar.
- Zonder commentaar.

Su yok.

- Er is geen water.
- Daar is geen water.

Reform yok.

Geen hervorming.

Alerjim yok.

Ik heb geen allergieën.

Suyum yok.

Ik heb geen water.

Yok olun.

Wegwezen.

Hastane pijamaları yok, iğrenç yemekler yok

geen ziekenhuispyjama, geen waardeloos eten

- Benim bir biletim yok.
- Biletim yok.

Ik heb geen ticket.

- Hiçbir fikrim yok.
- Bir fikrim yok.

Ik heb geen flauw benul.

- Sorun yok!
- Sorun değil.
- Sorun yok.

Geen probleem.

- Hiç çözüm yok.
- Hiçbir çözüm yok.

Er is geen oplossing.

- Bizde şeker yok.
- Bizim şekerimiz yok.

We hebben geen suiker.

- Yeterince param yok.
- Yeterli param yok.

Ik heb niet genoeg geld.

- Boş vaktim yok.
- Boş zamanım yok.

Ik heb geen vrije tijd.

- Çok yok bende.
- Bende fazla yok.

Ik heb niet veel.

- Benim bir anadilim yok.
- Anadilim yok.

Ik heb geen moedertaal.

- Sorun için cevap yok.
- Sorunuza cevap yok.

- Er is geen antwoord op uw vraag.
- Er is geen antwoord op jouw vraag.
- Er is geen antwoord op jullie vraag.

- Onun yeterli arkadaşı yok.
- Yeterince arkadaşı yok.

Hij heeft niet genoeg vrienden.

- Gizleyecek.bir şeyimiz yok.
- Saklayacak bir şeyimiz yok.

We hebben niets te verbergen.

- Senin gibisi yok.
- Senin gibi kimse yok.

Er is niemand zoals jij.

- Tek meteliğim yok.
- Beş kuruş param yok.

- Ik heb geen rooie cent.
- Ik heb geen stuiver.

- İlginç bir yanı yok.
- Tadı tuzu yok.

Er is geen smaak of kraak aan.

- Henüz yorumlar yok.
- Henüz hiçbir yorum yok.

Er zijn nog geen opmerkingen.

- Yanımda para yok.
- Üzerimde hiç param yok.

- Ik heb geen geld bij.
- Ik heb geen geld bij me.

- Bir çamaşır makinem yok.
- Çamaşır makinem yok.

Ik heb geen wasmachine.

El sıkışma yok, "haydi çak bir tane" yok, evin dışında sarılmak yok.

Geen handdrukken, geen high-fives, geen knuffels buiten thuis.

Hiçbir şeyim yok.

Ik heb niks.

Çok alan yok.

Niet veel ruimte.

Buradan geçiş yok.

Daar kom ik niet door.

Gücüm de yok.''

Ik heb geen macht."

Temel atmak yok,

Er zijn geen fundamenten,

- düşünmeye tahammülü yok'.

- zal er niet aan denken'.

Hiçbir fikrim yok.

Ik heb geen idee.

Küçük çocuklarım yok.

Ik heb geen jonge kinderen;

Hiç iştahım yok.

- Ik heb geen trek.
- Ik heb geen eetlust.

Mary'de yeterince yok.

Mary kan er niet genoeg van krijgen.

Hiç acelesi yok.

Er is geen haast.