Translation of "Oğlunun" in Japanese

0.004 sec.

Examples of using "Oğlunun" in a sentence and their japanese translations:

Oğlunun doğumundan sonra

そう息子を産んだ後

Oğlunun davranışından utanıyor.

彼は自分の息子の行動を恥ずかしく思います。

Oğlunun başarısından emin.

彼女は息子の成功を確信している。

Oğlunun omzunu okşadı.

彼女は息子の肩を軽くたたいた。

Oğlunun sağlığı hakkında endişeli.

彼女は息子の健康を心配している。

O, oğlunun omuzunu salladı.

彼は息子の肩をつかんで揺すった。

O, oğlunun kulağını çekti.

彼は息子の耳を引っ張った。

Oğlunun ölümü üzerine ağladı.

彼女は息子の死に泣いた。

Doktor oğlunun hastalığını tedavi edebilir.

医者は君の息子さんの病気を治せるよ。

Bay Smith, oğlunun başarısından memnun.

スミス氏は子どもの成功を喜んでいます。

O, oğlunun geldiği gün öldü.

彼は息子が着いた日に亡くなった。

O, oğlunun gitmesine izin vermedi.

彼女は自分の子供を手放さなかった。

Oğlunun eline biraz para koydu.

彼女は息子の手にそっと金を握らせた。

Oğlunun doktor olmasıyla gurur duyuyor.

彼女は息子が医者になったことを誇りに思っている。

Oğlunun sağlığı hakkında çok endişelendi.

彼女は息子の健康がとても不安になった。

Tom oğlunun şehirde yaşamasını istedi.

トムは、息子が都会に住むことを願っていた。

Oğlunun hâlâ hayatta olduğuna inanıyor.

彼女はまだ息子が生きていると信じている。

Tom oğlunun giyinmesine yardımcı oldu.

トムは息子が服を着替えるのを手伝った。

Oğlunun şimdi yüze kadar sayabildiğini söylüyor.

彼は息子が100まで数えられるようになったと言っている。

Onun oğlunun müziğe doğuştan yeteneği var.

彼のむすこには音楽の才能がある。

Oğlunun masum olduğu konusunda ısrar ediyor.

彼女は息子が無罪であることを主張している。

Oğlunun doğumu sebebiyle kendisini tebrik ettim.

- 私は彼に、男子出産のお祝いを述べた。
- 彼に男の子誕生のお祝いの言葉を贈った。

O, oğlunun kitap aşkı hakkında memnun.

彼は息子が本好きなので喜んでいる。

Oğlunun ölüm haberi büyük bir şoktu.

- 彼の息子が死んだという知らせはとてもショックだった。
- 彼の息子が死んだという知らせはとてもショッキングだった。

Oğlunun sefil durumunu görünce kalbi sızladı.

息子の惨めな暮らしを見て彼の胸は痛んだ。

Bay Young oğlunun daha çok çalışmasını diliyor.

ヤングさんは息子がもっと勉強してくれる様にと願っている。

Bayan Harris oğlunun geleceği hakkında çok şüpheli.

ハリス夫人は息子の将来をとても案じている。

O, oğlunun geri dönüşü için dua etti.

彼女は息子の帰還を祈った。

O, oğlunun sigara içme alışkanlığı kırmaya çalıştı.

彼は息子の喫煙をやめさせようとした。

O, oğlunun intihar edeceğini hayal bile etmedi.

彼女は息子が自殺するとは夢にも思わなかった。

O, oğlunun başarılı olması için çok endişeli.

彼女は息子の成功を切に望んでいる。

Haftada bir kez anne oğlunun odasını denetler.

週に一度、その母親は息子の部屋を点検する。

Oğlunun kazada yaralandığı haberi ona büyük bir şoktu.

その事故で息子が負傷したという知らせは、彼女には大きなショックであった。

Oğlunun güvenli varışını duyana kadar anne rahat olmayacaktır.

母親は息子が無事ついたということを聞くまでは安心しないだろう。

Oğlunun ölüm haberini duyduğu an o, gözyaşlarına boğuldu.

息子の死んだ知らせを聞いたとたん、彼女はわっと泣き出した。

Oğlunun bencil bir çocuk gibi davranmasına izin vermemelisin.

息子にわがままさせてはいけないよ。

Tom'un karısının adı Mary ve oğlunun adı Horace'tır.

トムの奥さんの名前はメアリーで、彼の息子の名前はホラスです。

Oğlunun eve gelmesini beklerken geç saatlere kadar yatmadı.

彼女は息子が帰宅するのを待って遅くまで起きていた。

William Tell, oğlunun kafasındaki elmaya bir ok attı.

ウイリアム・テルは息子の頭の上のリンゴをねらって矢を射た。

Tom Mary'ye oğlunun terbiyesiz düşünceleri için özür diledi.

トムは自分の息子の失礼な発言について、メアリーに謝罪した。

Ona savaşın kaybolduğunu söylediler ve Karın - mümkünse oğlunun lehine.

部下たちは戦争はもう負けたから 息子に譲位して退くべきだと訴えた

Yağmur yağmaya başladığında, o, oğlunun çamaşırı içeriye almasını söyledi.

雨が降りはじめると、彼女は息子に洗濯物を取り込むように言った。

O, oğlunun başarılı olduğunu öğrendiği için çok mutlu oldu.

彼は息子が成功した事を知って狂喜した。

Oğlunun uçak kazasından sağ kurtulduğunu duyduğunda sevinç çığlığı attı.

彼女は飛行機墜落事故で息子が一命をとりとめたことを聞いてうれし泣きした。

Tom oğlunun intihar etmesi gerçeğiyle başa çıkmada sorun yaşıyor.

トムは息子が自殺したという事実を受け入れられずにいる。

Hiçbir şey ona oğlunun büyüdüğünü görmekten daha büyük bir zevk vermedi.

彼女にとって息子の成長は何にも勝る喜びだった。