Translation of "Edemeyiz" in English

Devam edemeyiz.

We can't attend.

Terk edemeyiz.

We can't leave.

Hareket edemeyiz.

We can't move.

- Biz ona yardım edemeyiz.
- Ona yardım edemeyiz.

We can't help him.

Bunu kabul edemeyiz.

We can't accept this.

Düşünmeden hareket edemeyiz.

We can't act without thinking.

Bunu garanti edemeyiz.

We can't guarantee that.

Tom'a yardım edemeyiz.

We can't help Tom.

Buna yardım edemeyiz.

We can't help it.

Böyle devam edemeyiz.

We can't continue like this.

Onları terk edemeyiz.

We can't leave them.

Onlara yardım edemeyiz.

We can't help them.

Biz müdahale edemeyiz.

We can't interfere.

Geleceği tahmin edemeyiz.

We can't anticipate the future.

Asya ile rekabet edemeyiz.

We can't compete with Asia.

Bunların hepsini kabul edemeyiz.

We can't accept all of these.

Biz böyle devam edemeyiz.

We can't go on like this.

Şimdi sana yardım edemeyiz.

We can't help you now.

Sana onda yardım edemeyiz.

We can't help you with that.

Kendimizi kandırmaya devam edemeyiz.

We can't keep on fooling ourselves.

Sadece Tom'u terk edemeyiz.

We can't just leave Tom.

Biz bununla mücadele edemeyiz.

We can't fight this.

Biz onu ispat edemeyiz.

We can't prove it.

Şimdi Tom'a yardım edemeyiz.

We can't help Tom now.

Korkarım sana yardım edemeyiz.

- I'm afraid we can't help you.
- I'm afraid that we can't help you.

Ne olacağını tahmin edemeyiz.

- We cannot predict what will happen.
- We can't predict what'll happen.

Biz ona yardım edemeyiz.

- We can't help him.
- We can't help her.

Biz havayı kontrol edemeyiz.

We can't control the weather.

Bu şekilde devam edemeyiz.

We can't continue this way.

Artık onlara yardım edemeyiz.

We can't help them anymore.

- Dava edemeyiz.
- Dava açamayız.

We can't sue.

Hiçbir şeyi kontrol edemeyiz.

We don't control anything.

Biz onu terk edemeyiz.

We can't leave her.

Şimdi onlara yardım edemeyiz.

We can't help them now.

Şimdi ona yardım edemeyiz.

We can't help him now.

Biz herkesi tatmin edemeyiz.

We can't satisfy everyone.

Bütün bunları kontrol edemeyiz.

We can't control all that.

Araba bozuldu. Devam edemeyiz.

The car is broken down. We can't go on.

Böyle yaşamaya devam edemeyiz.

We can't go on living like this.

Tom olmadan devam edemeyiz.

We can't continue without Tom.

Fakat biz bunu fark edemeyiz.

But we cannot realize this.

Hiçbir koşulda çekleri kabul edemeyiz.

Under no circumstances can we accept checks.

Çok üzgünüm, isteğinizi kabul edemeyiz.

I'm very sorry, we can't accept your request.

Onun dürüst olduğunu inkar edemeyiz.

We can't deny the fact that he's honest.

Bunu göz ardı edemeyiz işte.

We can't just ignore this.

Biz artık sana yardım edemeyiz.

We can't help you anymore.

Bu sorunu göz ardı edemeyiz.

We can't ignore this problem.

Tom'un geçmişini göz ardı edemeyiz.

We can't ignore Tom's past.

Biz bunu yapmaya devam edemeyiz.

We can't keep doing this.

Tom'un nasıl hissedeceğini tahmin edemeyiz.

We can't predict how Tom is going to feel.

Tom'un ne düşüneceğini tahmin edemeyiz.

We can't predict what Tom is going to think.

Tom'un nerede olacağını tahmin edemeyiz.

We can't predict where Tom is going to be.

Eşya satarak bunu tamir edemeyiz.

We can't fix this by selling stuff!

Biz onları şimdi terk edemeyiz.

We can't abandon them now.

Bunu artık göz ardı edemeyiz.

We can't ignore this anymore.

Biz seni orada terk edemeyiz.

We can't leave you there.

Biz onları orada terk edemeyiz.

We can't leave them there.

Biz onu orada terk edemeyiz.

We can't leave her there.

Biz onu burada terk edemeyiz.

We can't leave him here.

Biz şimdi onları terk edemeyiz.

We can't just leave them.

Biz şimdi onu terk edemeyiz.

We can't just leave him.

Onunla ilgili onlara yardım edemeyiz.

We can't help them with that.

Bunun üzerine Tom'a yardım edemeyiz.

We can't help Tom with that.

Biz onu yapmaya devam edemeyiz.

We can't keep doing that.

- Ona yardım edemeyiz.
- Elimizde değil.

We can't help that.

Kaza olasılığını göz ardı edemeyiz.

We can't discard the possibility of an accident.

Uzun lafın kısası, önerini kabul edemeyiz.

To make a long story short, we cannot accept your offer.

Onun dürüst olduğu gerçeğini inkar edemeyiz.

- We cannot gainsay that he is honest.
- We can't deny the fact that he's honest.

Size herhangi bir para teklif edemeyiz.

We can't offer you any money.

Böylesine zor bir sorunla baş edemeyiz.

- We cannot deal with such a difficult problem.
- We can't deal with such a difficult problem.

Bu mesafeden gerçeği bilmeyi umut edemeyiz.

At this distance we cannot hope to know the truth.

Jessie'nin dürüst olduğu gerçeğini inkar edemeyiz.

We can't deny the fact that Jessie is honest.

Tüm bu insanları yemeğe kabul edemeyiz.

We can't have all those people over for dinner.

Biz sadece bunu yapmaya devam edemeyiz.

We just can't keep doing that.

Tom'un ne düşüneceğini önceden tahmin edemeyiz.

We can't predict what Tom will think.

Bunu inkar edemeyiz -- kültürde varlık imkân yaratır.

We cannot deny it -- presence creates possibility.

Biz onu küçük kız kardeşinden ayırt edemeyiz.

We cannot distinguish her from her younger sister.

Tam yardımımıza ihtiyacı olduğunda Tom'u terk edemeyiz.

We can't abandon Tom just when he needs our help.

Bu işi bitirinceye kadar Boston'u terk edemeyiz.

We can't leave Boston until we finish this job.

Yardımın için sana çok fazla teşekkür edemeyiz.

We cannot thank you too much for your help.

Tom ve ben neden birlikte seyahat edemeyiz?

Why can't Tom and I travel together?

- Bunu göz ardı edemeyiz.
- Bu olasılığı dışlayamayız.

We can't rule that out.

Sen bize yardım etmedikçe biz sana yardım edemeyiz.

We can't help you unless you help us.

- Çabalamadan vazgeçemeyiz.
- Mücadele etmeden bırakamayız.
- Çabalamadan pes edemeyiz.

We can't give up without a fight.

Bunun bir kaza olduğu ihtimalini göz ardı edemeyiz.

- We can't rule out the possibility that it was an accident.
- We can't rule out the possibility it was an accident.

Biz herkese yardım edemeyiz ama herkes birine yardım edebilir.

We can't help everyone, but everyone can help someone.

Eğer biz şimdilerde yaşıyorsak geçmiş ve gelecek kavramından söz edemeyiz

If we live now, we cannot talk about the past and the future.

Tabi ki, bu gerçeği inkar edemeyiz ama bu emirliğin başarılarına

Of course we can not ignore this reality, but we can not not paying attention to the

- Henüz hiçbir şeyi dışlayamayız.
- Henüz hiçbir şeyi göz ardı edemeyiz.

We can't rule out anything yet.

Biz, mevcut koşullar altında daha fazla fiyat indirimi teklif edemeyiz.

We cannot offer a further price reduction under the current circumstances.

- Şimdi sana yardım edemiyoruz çünkü başa çıkılacak kendi sorunlarımız var.
- Uğraşacak kendi sorunlarımız olduğu için şimdi sana yardım edemeyiz.

We can't help you now because we have our own problems to deal with.