Translation of "Gücü" in Japanese

0.006 sec.

Examples of using "Gücü" in a sentence and their japanese translations:

Kralın gücü elinden alındı.

王は権力を剥奪された。

Rüzgarın gücü yürümeyi zorlaştırdı.

風が強くて歩きにくかった。

Gücü olan istediğini alır.

- 力は正義なり。
- 勝てば官軍負ければ賊軍。
- 勝てば官軍。

Onun mutlak gücü var.

彼は絶対的な権力を持っている。

Sizin pilin gücü düşük.

バッテリー残量が少なくなっています。

Onun evlenmeye gücü yetmiyor.

彼には結婚するゆとりはない。

- Onun zengin bir hayal gücü var.
- Onun geniş bir hayal gücü var.
- Onun büyük bir hayal gücü var.

彼は想像力が豊かだ。

Mantık gücü ve duyguları olan

論理的能力と 生きようとする衝動を持つ

Hayal gücü, tüm uygarlığın köküdür.

想像力は、すべての文明の根本である。

Bu sadece onun hayal gücü.

それは彼の妄想にすぎない。

Tanrı bize sevme gücü verdi.

神は我々に愛する力を与え給うた。

Zehrin gücü ve hızlı harekete geçmesi,

攻撃が素早くて 強力な毒を持っている

Bu gücü suistimal etmek çok kolay.

この力は容易に悪用できます

Bu süper gücü yeterince kullanmadığımızı görüyoruz.

この素晴らしい能力をどうも あまり使っていないようです

Herkesin bir araba almaya gücü yetmez.

誰でも車が持てるわけではない。

ABD'nin ekonomik gücü eskisi gibi değil.

アメリカ合衆国の経済力は昔日のようではない。

Tom'un çok fazla irade gücü vardır.

トムは意志が強い。

Bilimsel bilginin her artışıyla insanın kötülük için gücü iyilik için gücü gibi aynı oranda artırılır.

科学的知識の増加とともに、人間の悪を行う力は、善を行う力に比例して増えてきた。

Bu parçaların seti, şehrin bu hayal gücü,

そしてこのパーツ・キットと 都市の作りにより

Muazzam bir hayal gücü ve enerji harcıyor.

これは一過性の メガシティなのです

Bence bu teknolojinin gerçek gücü işte bu.

これこそ この技術の力だと 私は思います

Böyle pahalı bir eve kimin gücü yeter?

誰がこんな高い家を買うことができるのでしょう。

Onun çok canlı bir hayal gücü var.

彼は生き生きとした想像力を持っている。

Şehir, doğanın acımasız gücü tarafından harap edildi.

この町は自然の残忍な力によって破壊された。

Insanlar gücü yeniden düzenledi ve bir bakıma merkezleştirdiler.

おできになりますか

...Ay'ın çekim gücü... ...okyanuslarımızı kendine çekecek kadar güçlü.

‎その月の引力が‎― ‎地球の海水を ‎引き上げているのだ

Hepsinin çekim gücü birleşince en güçlü gelgitler oluşur.

‎この時 太陽と月の引力で ‎大潮が発生し‎―

Sen devreyi kontrol etmeden önce gücü kapatman gerekir.

回路を調べる前に、電源のスイッチを切りなさい。

Onun gücü, sıradan bir insanınkinden çok daha büyüktür.

彼は普通の人より遥かに力が強い。

Ve daha sonra atfettikleri daha yüksek gücü onurlandırmak için

彼らの信じる高次元の力に 敬意を表すために

İnsanlar bana ilerleyecek gücü nereden aldığımı sık sık soruyor.

どうやって前に進み続けることが できるのかよく聞かれます

Acı çekmenin büyük gücü hayata bir süre ara vermektir.

苦しみの持つ大きな力は 人生の道ゆきを妨げます

Ama bir kere bu gücü bulduklarında mucizevi şeyler yapıyorlar.

でも 一度それに気付くと 奇跡みたいなことをやってのけます

Evi şöyle dursun, onun araba almaya bile gücü yetmez.

彼は自動車を買う余裕はない。まして家は買えない。

Sermaye, toprak ve iş gücü üretiminin üç ana faktörüdür.

資本、土地、労働は生産の三大要素である。

Oksijeni yakarak yedi buçuk milyon poundluk bir kombine itme gücü

酸素 を燃焼 し、合計で750万 ポンドの 推力を発揮しました

Önsezi, gelecekte olacak olayları görebilmek için tinsel gücü kullanma eylemidir.

予知能力とは霊力を使って、未来に起こることがらについて知ること。

O her gün, dışarıda yemek yerdi, ancak şimdi buna gücü yetmiyor.

彼は毎日外食するのが常でしたが、今はその余裕がありません。

Her zaman kendi kuvvetlerinin yeri ve gücü hakkında güncel bilgilere sahip olmasını sağladı ...

常に自分の軍隊の位置と強さに関する最新の情報と

Ancak Venedik'in gücü yapmış oldukları zekice müzakerelerden ve şahsi çıkar anlayışlarından da gelir.

しかしヴェニスは その巧みな交渉術と 利己主義姿勢でも大きな力を発揮した

Bir ülkenin ekonomik gücü sadece üretme kabiliyetinde değil aynı zamanda tüketme yeteneğinde de bulunur.

一国の経済力はその生産力だけでなく消費力にも存する。

- Bu makine emekten tasarruf etmemizi sağlıyor.
- Bu makine bize bir sürü iş gücü kazandırır.

- この機械は多くの労力を省いてくれる。
- この機械は私たちに多くの労力を省いてくれる。