Translation of "Geniş" in Japanese

0.008 sec.

Examples of using "Geniş" in a sentence and their japanese translations:

Geniş kapsamlı data,

膨大な量のデータ

Deniz çok geniş.

海はとても広い。

Ağzınızı geniş açın.

口を大きく開けて。

Tom geniş esnedi.

- トムは大きなあくびをした。
- トムが大あくびをしたよ。

Bu nehir geniş.

- その川は幅が広い。
- その川は広い。

- Geniş bir alanda okumuşluğu vardır.
- Geniş bir yelpazede okur.

彼の読書は広範囲にわたる。

Geniş bir açıdan baktığınızda

物事を大きな視野で見れば

Geniş aileleri imdada yetişiyor.

‎力を合わせて敵を撃退する

Oda geniş ve aydınlıktır.

その部屋は広くて明るい。

Onun geniş omuzları vardı.

彼は肩幅が広い。

Geniş kütüphanenin yakınında yaşıyoruz.

僕らは大きな図書館のそばに住んでいる。

Onun geniş göğüsleri vardır.

彼女はおっぱいが大きい。

O geniş görüşlere sahip.

彼は広い視野をもっている。

Tom'un geniş omuzları var.

トムは肩幅が広い。

Geniş nehir yavaşça akar.

幅の広い川はゆっくりと流れる。

Jim'in geniş omuzları var.

ジムは肩幅が広い。

Bu ev çok geniş.

この家はとても広い。

Güzel ve geniş bir açı.

足を広げるよ

Tokyo'da geniş dairelere uğraması zordur.

東京では広いアパートなど手に入れるのはむずかしいのです。

Benim geniş bir arazim var.

私は土地をたくさん持っている。

Japon ekonomisi geniş ölçüde büyüdü.

日本の経済は、大きく成長した。

Onların yemek odası çok geniş.

彼らの家の食堂はとても広々としている。

Çay geniş ölçüde Hindistan'da yetiştirilir.

茶はインドで広く栽培されている。

Geniş bir çöl önümüzde uzanıyor.

広大な砂漠が我々の前に横たわっていた。

O roman geniş ölçüde okundu.

あの小説は広く読まれました。

Bu oda çok geniş değil.

この部屋はそう大きくはない。

Bu yol ne kadar geniş?

- この道の幅はどれくらいですか。
- この道幅はどれくらいなの?

- Onun ailesi çok geniş.
- Onun ailesi çok büyük.
- Geniş bir ailesi var.

彼女の家族は大人数だ。

MB: Ses aralığı son derece geniş,

(マシュー)ご覧のとおり トムの声域があまりにも広く

Nefreti çok geniş bir çapta tanımlıyorum

私たちは大きな問題を抱えているため

Geniş kolugo sosyal ağının bir üyesi.

‎ヒヨケザルは大規模な ‎社会を形成する

Çatı katında geniş bir oda var.

屋根裏には十分広い余地がある。

Meseleleri daha geniş bir temelde yargılamalıyız.

もっと大局的に見て判断すべきだ。

Deprem geniş çaplı hasara yol açtı.

その地震で広範囲に及ぶ被害がでた。

Şehrin çok sayıda geniş caddeleri var.

その市には広い道が多い。

Baba oturma odamızı daha geniş yaptı.

父は家族の居間を広くした。

Bizim ev beşimize yetecek kadar geniş.

私たちの家は、5人家族には十分な広さです。

Evime yakın geniş bir cadde var.

私の家の近くを広い道路が走っている。

Bu okulun müfredatı geniş ve yüzeysel.

この学校のカリキュラムは広く浅い。

Bizim geniş bir kitap seçeneğimiz var.

- 当店にはいろいろな種類の本がございます。
- 当店では様々な本を取りそろえております。

Nehir geniş bir alanı su altında bıraktı.

川が氾濫して広い地域が水浸しになった。

Onun işlerle ilgili geniş bir görüşü var.

彼女は物の見方が広い。

Bana onun geniş bir arkası olduğu söylendi.

彼は寛大であると聞いている。

Geniş çaplı bir buzdolabı satın almak istiyorum.

大きな型の冷蔵庫がほしい。

Dünkü konserde geniş bir dinleyici kitlesi vardı.

昨日のコンサートにはたくさんの聴衆がいた。

Amerikan edebiyatı üzerine geniş bir kütüphanem var.

私は米文学の蔵書がたくさんある。

Ayrıca, bu kavramı daha geniş ölçüde düşünebileceğimizi düşünüyorum.

さらに私は このコンセプトを もっと広げて検討できると考えています

Bunun ilk nedeni, okyanusların çok geniş bir alanı,

第一の理由は正に海の大きさによるものです

Mümkün olan en geniş çapta insanın hoşuna gidebilmeli,

政治的な党派間の断層を越えて できるだけ幅広い人々に

Geniş kıyafetlerden kesilen, dikilen ve hatta bazen yapıştırılan

変更のプロセスはシンプルで 切って縫うという

Bilim insanları ayrıca geniş doku bankası inşa ettiler,

科学者は又 生体組織試料の 巨大な貯蔵庫を作りました

Görüş alanım eskisi kadar geniş değil gibi görünüyor.

視野が狭くなったようです。

Eğer doğruysa bunu destekleyen geniş ölçekli bulgu var mı?

もし本当なら 証拠となる 大量のエビデンスはあるか?

Geniş, kıllı ayaklarıyla en derin karda bile süzülerek ilerler.

‎大きく毛深い足で ‎雪上を駆け回る

İşe yarayıp yaramadıklarını görmek için geniş yelpazede teklif edilen

私は提案される様々な技術の実効性を

Savaştan beri Japonya bilim ve teknolojide geniş ölçüde gelişti.

- 戦後日本は科学技術の面で大いに進歩した。
- 戦後日本は科学と工学に大いに進歩した。

Meyve ağaçları büyümek için geniş bir alan alanı gerektirir.

果実がなる樹木は、成長するための空間がかなり必要だ。

Aile arazisinin geniş alanını çocuklar arasında eşit olarak böleceğiz.

我が家の大きな土地を子供たちのために公平に区分する。

Dörde bölünmüş Çin lahanasını biraz geniş şeritler halinde kesin.

1/4カットの白菜を太めの千切りにザクザク切る。

Bu yol o kadar geniş ki, otobüsler kolayca geçebilir.

この道路はとても広いのでバスも楽に通れる。

- New York'un caddeleri çok geniştir.
- New York'un caddeleri çok geniş.

ニューヨークの道路はとても広い。

- Tom birçok şeyle ilgileniyor.
- Tom'un geniş bir ilgi alanı var.

トムは多趣味だ。

GG: Yani daha geniş kanatları var, o yüzden daha yavaş çırpıyorlar.

(グレッグ)羽が大きいから ゆっくり打っているのですね

Avrupa ötesinde, savaş tüm dünyaya yayılıyor okyanuslar ve geniş Avrupa kolonileri.

戦禍はヨーロッパだけでなく 海上や世界中の植民地にも広がった

Columbus Amerika'yı keşfettiği zaman, bizon ( Amerikan mandası ) geniş bir alanda yaşıyordu.

コロンブスがアメリカ大陸を発見したとき、バイソン(アメリカ野牛)は、広大な地域に棲んでいた。

Baldızı Aimée Leclerc ile evlenmeye teşvik ederek Davout'u Birinci Konsolos'un geniş ailesine kattı.

エイメ・レクレールと結婚することを奨励し、ダバウトを 第一領事の拡大家族の中に連れてきました。

Yurt dışına seyahat ettiğinde çok geniş hissedersin. Böyle bir ruh hali içinde fazla para harcamak kolaydır.

海外に行くと、気が大きくなって思わず使いすぎちゃうんだよね。

- Onun zengin bir hayal gücü var.
- Onun geniş bir hayal gücü var.
- Onun büyük bir hayal gücü var.

彼は想像力が豊かだ。