Translation of "Büyük" in Korean

0.011 sec.

Examples of using "Büyük" in a sentence and their korean translations:

Büyük büyük annem "feminist" kelimesini bilmiyordu

제 증조할머니께선 '페미니스트'란 단어를 모르십니다.

İşte büyük an!

결정적인 순간입니다!

Büyük bir gemiye

이렇게 되면 각각 수억 달러의 비용이 필요합니다.

Büyük bir şey,

큰 일을 할 때이고

çünkü büyük sır, sezgimizin bize verdiğinden çok daha büyük

어떤 비밀도 없단 거예요. 그렇지만 보다 위대한 비밀은

Büyük Kanyon'dan daha büyük ne olabilir ki diye düşündüm?

그랜드 캐년보다 더 원대한 것이 뭘까요?

Sıkı çalışırsam büyük nesneler,

저한테 얘기하곤 해요. 열심히 연습하면

Oldukça büyük bir şeydi.

하지만, 그 점이 중요했습니다.

Büyük bir yılan, baksanıza.

정말 큰 뱀이네요

Bu, büyük bir başarıydı.

결국 대성공이었죠.

Bunlar göründüğünden daha büyük.

해양 드론은 보이는 것보다 훨씬 큽니다.

ülkedeki en büyük şehirdeydim.

저는 전국에서 가장 큰 도시에 있었고,

Bu büyük bir ilerleme.

매우 큰 발전입니다.

Büyük bir uydumuz oldu

우리는 매우 큰 위성을 가지게 됐고

Çok büyük bir fırsat.

거대한 기회인 것입니다.

Ve büyük bir park.

큰 공원이기도 합니다.

Yetişkinlere "büyük yardımcı" diyoruz.

"Senior Helper(어른 조력자)"는 어른들에게 주는 계급이죠.

Büyük bir karmaşıklık durumunda,

세상이 복잡해질수록

Büyük beyaz köpek balıkları.

‎바로 백상아리입니다

Mossel Körfezi, büyük beyazların

‎모셀베이는 전 세계에서 유일하게

Daha büyük, daha cesur.

‎더 크고 대담한 녀석이죠

Dokuz büyük pizzaya eşdeğer.

‎라지 사이즈 피자 9판에 ‎해당하는 양이죠

Büyük farka bir bakın.

상당히 겹치는 부분이 있죠?

Toplumumuzda büyük bir sorun.

이것은 우리 사회에선 중요한 문제죠.

Bu büyük bir iş

이건 커다란 과제죠. 이해합니다.

Büyük patlamadan hemen sonrası.

빅뱅이 발생한 바로 그 직후로 말입니다.

Bu büyük parçalar okyanusu kirleten plastiğin büyük bir miktarını oluştursalar da...

이런 일회용 플라스틱은 플라스틱 해양 오염의 전체 질량에서 가장 큰 비중을 차지하지만

çünkü bence sihrin büyük kısmının

문제를 그려내 보여주기 때문이거든요.

Kıvrımlı modeller büyük beden terimini

볼륨있는 모델들은 만연해있는 플러스 사이즈 문화를

Bu çiftlikler, en büyük tesislerde

하루에 3만 개의 야채를 생산하는

At büyük bir adım attı

비틀대며 내려갔습니다.

Büyük bağışçılar normalde insanları sever,

날 때부터 훌륭한 기금모금가들은 사람들을 좋아하고,

Ve bana büyük acılar yaşattı.

예전 같지 않아 마음이 아팠습니다.

Burada büyük bir uçurum var.

높은 절벽이 있어요

Isının büyük kısmını zeminden kaybedersiniz.

찬 바닥에 열을 많이 뺏기게 되거든요

Bu büyük kayanın çevresine dolayabilirim.

이 커다란 바위에 두를 수도 있죠

Büyük pençeleri varsa, silahları odur.

커다란 집게발이 있다면 그게 무기겠죠

Yarın büyük bir gün olacak.

내일은 힘든 하루가 될 겁니다

Bu benim en büyük bahisim.

그 것이 제가 한 가장 큰 베팅입니다.

Oranın halkı büyük gelişme kaydediyor.

그 지역은 번성하고 있어요.

O, benden çok daha büyük.

그 속에서 나넷은 저보다 훨씬 큰 존재죠.

Eğer büyük resmi görmek istiyorsanız

자기 생각을 포기해야 할 순간이 한 번쯤은 올 것입니다.

Verecekleri büyük bir haber vardı.

놀랄 만한 발표를 했습니다.

Öfkemiz büyük bir rahatsızlık getiriyor

우리의 분노는 굉장한 불편함을 가져오고

Çok büyük, güçlü tepkiler aldım.

엄청난 응답을 받게 되었죠.

Küçük ya da büyük olsun,

키가 크든지 작든지,

Daha da büyük taşkınlar yaratırsa?

훨씬 더 크게 넘쳐 터진다면요?

Ayrıca büyük bir fırsat da.

오히려 큰 기회이기도 합니다.

Büyük bir sorunumuz olduğunu biliyoruz.

복약지시를 따르지 않거나 약을 적게 먹는 일이죠.

Buradan çıkarılacak büyük ders şu,

여기서 깨달은 훌륭한 교훈은

Amazon'dan yaklaşık %80 daha büyük.

아마존 이용자보다 80%나 더 많은 겁니다.

Ayrıca büyük bir aciliyet var.

이 일에 대한 경각심도 한몫을 하고 있죠.

Bu kadar büyük programlar yapabilirsiniz.

더 인기 있는 드라마로 자랄 수 있습니다.

Insanlık tarihinin en büyük gerçeği.

인류의 역사에서 드러나는 실로 대단한 실상이죠.

Ve büyük hayallerle savaşmaya hazır

보석금을 내주기 위한 네트워크가 확장되고 있죠.

Hayatının en büyük hatası olacak.

그건 네 인생 최악의 실수가 될거야.

Avlanma sahalarını büyük kedilerle paylaşıyorlar.

빅 캣과 사냥터를 공유하게 됐습니다

Ve daha büyük avlara yeltenebilirler.

‎더 큰 사냥감도 잡을 수 있습니다

Ama büyük bir sorunu var.

‎그런데 큰 문제가 있군요

Dünyadaki en büyük göçtür bu.

‎이렇듯 세계 최대 규모의 ‎이동을 합니다

Büyük beyaz daha ne istesin?

‎백상아리에겐 충분하죠

Biraz küçültülerek büyük oranda azalıyor,

음식물 쓰레기양이 줄어듭니다.

Havadaki karbondioksiti kazıyacak büyük makineler

아니면 인공 나무라고 부르는 거대한 기계를 만들어

Büyük genişlikte ekilebilir araziye sahip

경작이 가능한 땅이 많이 남아있고

Büyük bir yosun ormanının koruduğu

‎너무나 특별한 공간을 찾았거든요

Büyük Buhran sıralarında bu değişti.

이것은 대공황 중에 바뀌었습니다.

Büyük Buhran ve Hitler'in yükselişi sırasında ABD, Avrupa'dan ziyade çok büyük oranda

대공황과 히틀러가 부상하는 동안 미국은 유럽보다 국내 문제에 훨씬 더 많이 집중했지만

Tüm gergedanlar için en büyük tehdit insanlığın açgözlülüğü ve büyük bir kâr vaadi.

그러나 코뿔소가 마주한 가장 큰 위협은 인간의 탐욕과 그로 인한 막대한 수익입니다

Yaşama isteğime büyük bir darbe vurmuştu.

삶을 지속할 의지를 위태로울 정도로 흔들었습니다.

Beynimiz büyük bir genetik mutasyona uğradı

우리의 뇌는 주요한 유전적 변화를 겪었는데

Evrimsel biyolojideki en büyük gizemlerden biri

진화 생물학에서 가장 큰 신비 중 하나는

Bunlardan dinozorların büyük bir çoğunluğunda bulunuyor.

우리는 대부분의 공룡에서 이런 것들을 발견합니다.

Büyük Kanyon tam bir bakir doğa

그랜드 캐년은 진정한 황야이며

Ve dünyadaki en büyük dinleri oluşturmaktadırlar.

그리고 그 책들은 세계에서 가장 큰 종교들을 만들었습니다.

Büyük Set Resifi'ndeki mercanların yarısı ölmüş.

그레이트 배리어 리프에 사는 산호의 반이 죽었습니다.

Sonunda en büyük varlığımıza yatırım yapabiliriz.

결국 우리의 가장 위대한 자산에 투자할 수 있습니다.

Büyük değişikliklere verdiği tepkiyi çok düşünüyorum.

사람들의 대응을 자주 생각하곤 합니다.

çok büyük bir değişime yol açmıştı.

큰 변화가 일어난다는 걸 알고 있었던 것이죠.

Ve büyük bir tatmin duygusu yaşıyordum.

'사마리아 사람들'의 일원으로서

Ve bu, ormanda büyük bir kayıp.

정글에서는 큰 손실입니다

Bakın, bu büyük bir memeliye ait.

커다란 포유류 시체예요

Şuna bakın! Bu büyük bir kaka!

이것 보세요! 큰 똥 덩어리가 있어요

Bu ateş büyük bir fark yaratıyor.

불을 피우면 큰 도움이 됩니다

Bakın, ileride büyük bir açıklık var.

보세요, 저 앞에 넓은 빈터가 있습니다

Burada büyük bir bölgeye SOS yazacağız!

자, 이 넓은 곳에 발로 밟아서 그릴 겁니다 SOS!

Büyük bir neon peruk koleksiyonu kurdum

어마어마한 양의 형광 가발들을 모았고,

Nasıl toplandığımızın önemi de çok büyük

우리가 어떻게 모임을 하는지가 중요한 거죠.