Translation of "Etmek" in Japanese

0.008 sec.

Examples of using "Etmek" in a sentence and their japanese translations:

Müşteriyi ikna etmek

顧客に提案をした時

Park etmek yasaktır.

駐車禁止。

Veda etmek istiyorum.

「じゃね」と言いたい。

Seyahat etmek eğlencelidir.

旅行は楽しい。

Devam etmek istedim.

続けたかった。

- Seninle seyahat etmek istiyorum.
- Seninle yolculuk etmek istiyorum.

わたしはあなたと、旅行に行きたい。

- Sana yardım etmek istedim.
- Size yardım etmek istedim.

あなたを助けたかった。

- Onu memnun etmek zor.
- Onu memnun etmek zordur.

彼の機嫌を取るのは難しい。

Düşünmeden hareket etmek yerine,

自分の行動に意味があることに気づくと

Ve şefkat teşvik etmek.''

思いやりの心を育むことよ」

En iyisi devam etmek.

‎避けて移動する

İnsanları işaret etmek kalabalıktır.

- 人を指すのは失礼です。
- 人を指さすのは失礼です。

Birbirimize yardım etmek önemlidir.

助け合うことは大切である。

Yolculuk etmek bugünlerde kolaydır.

近頃は旅行は楽だ。

Acele etmek zorunda değilsiniz.

- 焦らなくてもいいですよ。
- 急ぐ必要はないよ。

Minnettarlığımı ifade etmek istiyorum.

感謝の気持ちを御伝えしたいのです。

Herkesi memnun etmek zordur.

みんなを満足させるのは難しい。

Müzeyi ziyaret etmek faydalıdır.

その博物館は訪問するだけの価値がある。

Seninle dans etmek istiyorum.

ぜひあなたと踊りたいです。

Yaşlandığımda rahat etmek istiyorum.

老後は楽に暮らしたい。

Onu memnun etmek zor.

彼を満足させるのは難しい。

Onu mutlu etmek zordur.

彼を喜ばせるのは難しい。

Planı kabul etmek aptalcaydı.

彼は愚かにもその計画に同意した。

Onu memnun etmek zordu.

彼は気難しかった。

Onu memnun etmek zordur.

- 彼は気難しい人である。
- 彼は気難しい。
- 彼の機嫌を取るのは難しい。

Dans etmek ister misiniz?

踊ってもらえますか。

Londra'yı ziyaret etmek istiyorum.

私はロンドンに行きたいと思っています。

Burayı terk etmek üzereyiz.

- 私たちはここを発つところです。
- 私たちはここを出るところです。

Başkalarını işaret etmek kabalıktır.

他人を指さすのは失礼にあたる。

Onlar isyan etmek istiyor.

奴らは暴動を起こしたがっている。

Bugünlerde seyahat etmek kolaydır.

近頃は旅行は楽だ。

Tom yardım etmek istiyor.

トムが手伝いたがっている。

Sana yardım etmek istiyorum.

あなたの役に立ちたい。

Kore'yi ziyaret etmek istiyorum.

わたしは韓国を訪れたい。

Seyahat etmek çok eğlencelidir.

旅行に行くのはとても楽しい。

Tom dans etmek istedi.

- トムはダンスがしたかった。
- トムは踊りたかった。

Başkan istifa etmek zorunda.

総理は辞職しなければならなかった。

Uçakla seyahat etmek istiyorum.

- 私は飛行機で旅行したい。
- 飛行機で旅をしてみたいな。

Giderlerimize dikkat etmek zorundayız.

財布の紐を締めなくてはいけない。

Ben kontrol etmek istiyorum.

- チェックアウトしたいのですが。
- チェックアウトお願いします。

Sizi ziyaret etmek istiyorum.

私はあなたを訪ねたいものです。

Onu mutlu etmek istiyorum.

私は彼女を幸福にしたい。

Tom'u idare etmek zor.

トムは扱いにくいやつだ。

Monte etmek kolay mı?

- それインストールするのって簡単?
- インストールは簡単ですか?
- 簡単にインストールできるんですか?

Bunu tamir etmek kolaydı.

- 直すのは簡単だったよ。
- 簡単に直ったよ。

Tom'u ziyaret etmek istiyorum.

トムに会いに行きたいの。

Geri mücadele etmek zorundayız.

私たち反撃すべきだわ。

Esperantoyu telaffuz etmek kolaydır.

エスペラントの発音は易しい。

John'u ikna etmek zordur.

ジョンを納得させるのは難しい。

John'u memnun etmek kolaydır.

ジョンは気がいい。

Jack'i ikna etmek zordur.

ジャックは納得させにくい。

Patronumuzu memnun etmek zordur.

うちの社長は気難しい。

Kaybı telafi etmek zorundaydım.

私は損失の埋め合わせをしなければならなかった。

Takip etmek istemiyor musun?

一緒について来たくないの?

- Bir hırsızlığı rapor etmek istiyorum.
- Bir hırsızı ihbar etmek istiyorum.

盗難の届をだしたいのですけど。

"Üniversiteye gitmek ve seyahat etmek,

「大学へ行って 旅行して

Onlarla sohbet etmek zorunda değilsin.

世間話をしなくてもいいからね。

Bir araba iade etmek istiyorum.

車を返却したいのですが。

Yarın mahkemede tanıklık etmek zorundayım.

あした裁判所で証言しなければならない。

Amacım önerine itiraz etmek değil.

君の提案にあえて反対はしない。

Ona hemen yardım etmek zorundayız.

我々は彼を助けなければならない、しかも直ちに。

Doğruyu yanlıştan ayırt etmek zorundayız.

我々は善悪を見分けなければならない。

Şimdi içecekleri şipariş etmek istiyorum.

飲み物を注文したいのです。

Biz toplantıyı iptal etmek zorundayız.

ミーティングを中止しなければならない。

Ben rezervasyonumu teyit etmek istiyorum.

- 予約の再確認をしたいのですが。
- 予約の確認をしたいのですが。

Otobüs hareket etmek üzere idi.

- バスは発車するところだった。
- バスは発車しようとしていた。

Partiyi iptal etmek zorunda kaldım.

パーティーを中止しなければならなかった。

Bazı insanları memnun etmek zordur.

なかには気難しい人がいる。

Yaşlı adamı memnun etmek zordur.

その老人は気難しい。

Ben yalnız seyahat etmek istiyorum.

1人で旅行がしたいものだ。

Arkadaşımı yolcu etmek için gittim.

友人を見送りに行ってきた所です。

Şimdiki patronumu memnun etmek zordur.

僕の直属の上司は気難しい。

Annesini memnun etmek için endişeliydi.

彼女は母親を喜ばせたかった。

O, memnun etmek için isteklidir.

彼は人を楽しませようと一生懸命だ。

O, tanıklık etmek için çağrıldı.

彼は証言をするために召喚された。

Onlara yardım etmek bizim görevimiz.

彼らを援助するのが我々の義務である。

O, itiraf etmek için zorlandı.

彼女は無理矢理白状させられた。

Onun hayali Paris'i ziyaret etmek.

彼女の夢はパリを訪れることだ。

Güney Kore'yi ziyaret etmek istiyorum.

わたしは韓国を訪れたい。

Meg çalışmalarına devam etmek zorunda.

メグは勉強を続けなけれがならない。

New York'u ziyaret etmek istiyorum.

私はニューヨークを訪れたいものだ。

O, Londra'ya hareket etmek üzeredir.

- 彼はまさにロンドンへ出発しようとしている。
- 彼はロンドンへ出発するところだ。

Onlar arabalarını tamir etmek zorundalar.

彼らは車を修理しなければいけない。

Tekneyle seyahat etmek çok eğlencelidir.

船で旅行するのは大変面白いです。

Ben Avustralya'ya seyahat etmek istiyorum.

- オーストラリア旅行に行きたいんだよ。
- オーストラリアを旅行したいんだ。

Otobüs duraktan hareket etmek üzere.

バスがもうすぐ停留所を出ちゃうよ。

Kaybedilen zamanı telafi etmek zordur.

失った時を埋め合わせるのは難しい。

Canım kırlarda dans etmek istiyor.

野原で踊りたい気分です。

İyiyi kötüden ayırt etmek kolaydır.

良い事、悪い事を区別するのは簡単だ。

Ben sınırlarımı test etmek istiyorum.

自分の限界を試したい。

Tom seninle sohbet etmek istiyor.

トムはあなたと話したがっている。

Tom yardım etmek için geldi.

トムが手伝いに来た。

Tom evliliği iptal etmek istiyor.

トムは結婚を取りやめたい。

Chicago için rehberlik etmek istiyorum.

私はシカゴの案内書が欲しい。

Duygularımızı kontrol etmek bazen zordur.

自分の感情を抑えることは、時に難しい。

Neden Tom'a yardım etmek zorundayım?

- どうしてトムの手伝いをしないといけないの?
- 何でトムを助けなきゃいけないの?

Dedemi memnun etmek çok zordur.

私の祖父は気難しい。