Translation of "Eşit" in Japanese

0.012 sec.

Examples of using "Eşit" in a sentence and their japanese translations:

Hepsi eşit.

人は誰でも平等である。

- Bütün insanlar eşit yaratılırlar.
- Bütün insanlar eşit yaratıldılar.

- 人間はみな平等である。
- 人は平等に造られている。
- 人は平等にできている。
- 人は皆平等に創られている。
- すべての人は生まれながらに平等である。

Eşit üye ülkeler olarak,

しかも 各国が対等な立場です

İki dağ eşit yüksekliktedir.

その2つの山は高さが同じだ。

Bütün insanlar eşit yaratılmaz.

すべての人間が平等に創られているわけではない。

O, babasına eşit değil.

彼は父親には及ばない。

Sonuç olarak, daha fazla kadın eşit işe eşit ücret alıyor.

その結果、同一労働に対し同一賃金を得ている女性が増えつつある。

İnsanlar eşit doğar diyebilir miyiz?

人は生まれながらに平等といえるだろうか。

Pastayı eşit olarak paylaşmak zorundasın.

- 君たちはケーキを平等に分けなければならない。
- 君たちは、ケーキを平等に分配しなくてはいけない。

Bütün insanların eşit hakları vardır.

すべての人は対等の権利を有する。

Kavunu altı eşit parçaya böl.

そのメロンをきって6等分しなさい。

Kadınlar için eşit hakları savundu.

彼女は女性差別撤廃を主張した。

Ama şu an eşit olmadığımızı söylediğimizde

男女は平等になったかもしれないと 私達が言っても

Hiç kimse ona güçte eşit değildir.

力で彼に匹敵するものはいない。

Lüks ve rahatlık mutluluğa eşit değildir.

栄華と便利は幸せと同義ではない。

Servet mirasçılar arasında eşit olarak bölündü.

財産は相続人たちの間で平等に分けられた。

Bu doğruyu 20 eşit parçaya bölün.

この線を20等分せよ。

Sana bir dolar ödersem, eşit oluruz.

私があなたに1ドル払えば清算がつく。

Yasa tüm insanların eşit olduğunu söylüyor.

法律は、すべての人は平等だと言っている。

Bir kare dört eşit kenara sahiptir.

正方形は4つの同じ長さの辺をもつ。

Ödülü kim kazanacak? Her hayvan eşit doğmaz.

王座に就くのは? 生物は平等ではありません

Başkaları için de eşit fırsatlar yaratarak büyürler.

そして その子たちが成長して 平等な機会を創り出します

İki öğretmenin de eşit sayıda öğrencisi vardı.

- その2人の先生には等しい数の生徒がいた。
- その二人の先生は、同じ数の生徒を受け持っていた。

İki çocuğun yaşları toplandığında babalarınkine eşit oluyordu.

2人の子供の足すと父親の年に等しかった。

Bir metre tam bir yardaya eşit değildir.

1メートルは1ヤードとは完全に同等ではない。

Bir demokraside bütün vatandaşların eşit hakları vardır.

民主国家では全ての国民は平等の権利を持つ。

Evlilikte vermek ve almak eşit olması gerekir.

結婚生活は公平なギブ・アンド・テイクであるべきだ。

Bir pastayı eşit parçalara ayırma oldukça zordur.

ケーキを均等に切り分けるのって、結構難しいんだぞ。

Hayatı herkes için eşit derecede zorlayıcı yapmak için

神経疾患などの障害を抱えていても 誰もが同じように

Harika bir seçimdi. Sürünmek, ağırlığınızın eşit dağılmasını sağlar

いい選択だ はえば体重が分散するんだ

Bu iki kanat güç konusunda eşit olmadığı sürece,

この両翼が等しく強くなければ

Benim acım seninkine eşit. Ordumdaki en seçkin generali

私の痛みはあなたの痛みと同じです。私は軍隊で最も著名な将軍と、

Sonuç olarak, daha fazla kadın eşit işi alıyor.

その結果、同一労働に対し同一賃金を得ている女性が増えつつある。

Para muhtemelen bu ikisi arasında eşit olarak bölünecek.

そのお金は彼ら二人で平等に分けられるでしょう。

O görev için eşit olan tanıdığım tek kişidir.

彼は私の知っている人でその仕事をやりとげる力量のあるただひとりの人です。

Eşit alanlara sahip değiliz ve bu hep böyle oldu.

今までもずっと 公平な土俵ではありませんでした

Bu, tüm dünyadaki yolculukların 3'te 2'sine eşit.

これは全世界合計の 3分の2に相当します

Müzik alanında hiç kimse bu genç kadın eşit değildir.

音楽の分野では誰もこの若い女性にかなわない。

Aile arazisinin geniş alanını çocuklar arasında eşit olarak böleceğiz.

我が家の大きな土地を子供たちのために公平に区分する。

Yasa şimdi kadınların erkeklerle eşit şartlarda istihdam edilmesini gerektiriyor.

今法律では女性が男性と同一条件で雇用されることが求められている。

O, siyahların şiddet olmaksızın eşit haklar için mücadelelerini kazanabileceklerine inanıyordu.

彼は、黒人たちが暴力に頼らずとも平等な権利を勝ち取れると信じていた。

Ben erkeklerin ve kadınların eşit olduğunu güçlü bir şekilde hissediyorum.

男と女は同等だと切に感じる。

Belgelerin yığınını eşit şekilde böl, ve onları birer birer odanın her iki tarafına koy.

書類の山を均等に分けて、部屋の両側へひとつずつ持っていきなさい。

Kazanmak için ister Lions'ları ister Tiger'ları seç, sonucu şansa bağlıdır. Çünkü her iki takım eşit olarak güçlüdür.

ライオンズが勝つかタイガースが勝つか、五分と五分といったところ。どちらも、同じように強いから。

Tüm insanlar özgür, şeref ve haklar bakımından eşit doğar. Akıl ve vicdana sahiplerdir ve birbirlerine karşı kardeşlik ruhuyla hareket etmelidir.

すべての人間は、生まれながらにして自由であり、かつ、尊厳と権利とについて平等である。人間は、理性と良心とを授けられており、互いに同胞の精神をもって行動しなければならない。

- Bütün insanlar hür, haysiyet ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler ve birbirlerine karşı kardeşlik zihniyeti ile hareket etmelidirler.
- Bütün insanlar hür, haysiyet ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler ve kardeşlik ruhu içinde birbirlerine karşı hareket etmelidirler.

すべての人間は、生まれながらにして自由であり、かつ、尊厳と権利とについて平等である。人間は、理性と良心とを授けられており、互いに同胞の精神をもって行動しなければならない。

Bütün insanlar hür, haysiyet ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler ve birbirlerine karşı kardeşlik zihniyeti ile hareket etmelidirler.

すべての人間は、生まれながらにして自由であり、かつ、尊厳と権利とについて平等である。人間は、理性と良心とを授けられており、互いに同胞の精神をもって行動しなければならない。

Diğer insanlar tarafından nefret edilmekten korktuğunu söylüyorsun fakat bizzat senin de hoşlanmadığın bazı insanlar vardır, değil mi? Rakamsal olarak konuşursak, senin hoşlanmadığın ve senden hoşlanmayan eşit sayıda insan vardır. Birisiyle ilgili nefretinden vazgeçsen, başka biri de senden nefret etmekten vazgeçecektir demiyorum; bu sadece sen birinden nefret edersen, o zaman başka biri de senden nefret eder gerçeğini değiştiremezsin anlamına gelir. Sadece vazgeçip ve o gerçeği kabul edersen hayat çok daha kolay olacaktır.

人に嫌われるのが怖いって言うけどさ、君も苦手な人いるでしょ。数学的に言って、同じ数の人が君のこと苦手なんだよ。これは別に、嫌いな人をなくせば誰からも嫌われなくなるって言いたいんじゃなくて、単純に君に嫌いな人がいるように誰かに嫌われることがあっても仕方ないってこと。そこを諦めればもっと気楽に生きられるんじゃないかな。