Translation of "Alıyor" in Korean

0.012 sec.

Examples of using "Alıyor" in a sentence and their korean translations:

SAMSUNG'dan alıyor!

삼성이야.

Mantıklı kararlar alıyor,

합리적인 결정을 내리고

Dişi, mesajı alıyor.

‎암컷은 이를 알아챕니다

Diliyle koku alıyor.

‎혀로 냄새를 모으죠

Gittikçe bataklık hâlini alıyor.

굉장히 진 땅이네요

Ginza, Tokyo'da yer alıyor.

도쿄의 긴자에요.

...oselo işi ağırdan alıyor.

‎오실롯이 때를 기다립니다

Cep telefonuyla bile satın alıyor.

핸드폰에도 이런 걸 적용해 볼 수 있겠고요.

Gerçek, sistematik değişim zaman alıyor

실질적이고 체계적인 변화는 시간이 걸린다는 겁니다.

İyileşme de ayrıca zaman alıyor.

치유하는데도 시간이 필요합니다.

Fakat sürü, tehlike kokusu alıyor.

‎대신 과나코 무리는 ‎냄새로 위험을 알아차리죠

Bu gittikçe tehlikeli bir hâl alıyor.

점점 더 위험해지네요

Mikrofonu eline alıyor ve şunu diyor:

마이크를 잡고 말하길

New York'taki Meatpacking District'te yer alıyor.

뉴욕의 미트패킹 지역에 있죠.

New Caledonia'nın Nouméa bölgesinde yer alıyor.

뉴 칼레도니아의 누메아에 있죠.

Gece herkes rahat bir nefes alıyor.

‎밤에는 한풀 꺾입니다

Güç sıralamasında dördüncü sırada yer alıyor.

각각 159개국에 무비자로 접근한다.

İsmini göz alıcı bir saldırganlık gösterisinden alıyor.

녀석은 화려한 공격성으로도 이름을 얻었습니다

Gece yarısı geldiğinde herkes soğuktan nasibini alıyor.

‎자정이 되면 ‎모두가 추위를 느낍니다

Dünyanın en güçsüz pasaportları arasında yer alıyor.

세계에서 가장 힘없는 여권 중 하나야

Ve Mark Facebook'u düzeltme konusundaki suçlamaları üzerine alıyor.

마크는 페이스북을 고치는 데 앞장서고 있어요.

"Sayın L, aklınızı toplamak için ilaç alıyor musunuz?"

"L씨, 정신 맑아지는 약 드셨어요?"

İnsanlar ne yaptığını değil neden yaptığını satın alıyor.

사람들은 그들이 만든 것을 사는게 아니라 그 이유를 사는 겁니다.

şu anda güç sıralamasında ilk sırada yer alıyor.

162개국에 무비자로 접근하다

Yaklaşık 23 milyar dolar daha fazla yıllık fon alıyor.

두 지역의 학생수가 같아도 그렇습니다.

Ancak sessiz alan bulmak gitgide daha zor bir alıyor,

하지만 조용한 장소를 찾는 건 점점 더 어려워지고 있습니다.

Harika şekilde regoliti alıyor, ve yapı inşası için taşıyor.

파낸 표토를 싣고 구조물까지 운반하죠.

Gerçekten de yapay zekâ çok sayıda rutin işi elimizden alıyor

실제로 AI는 많은 단순 노동을 대체할 것입니다.

Bu karşılaşmada, saldıran gergedan pirinç tarlasından geçen Hintli bir köylüyü hedef alıyor.

돌진하는 코뿔소가 마을 주민을 향해 논을 가로질러 달립니다

Bir hayvanla bu şekilde bir bağ kurup böyle deneyimler yaşamak, tam anlamıyla insanın aklını başından alıyor.

‎이렇게 동물과 친해져서 ‎특별한 경험을 나눌 때면 ‎가슴이 벅차오릅니다