Translation of "Alıyor" in Japanese

0.022 sec.

Examples of using "Alıyor" in a sentence and their japanese translations:

Dişi, mesajı alıyor.

‎メスが気づいた

Diliyle koku alıyor.

‎まず舌に匂いを吸着させる

Kadın notlar alıyor.

その女性はメモを取っている。

Proje şekil alıyor.

その計画は具体化してきた。

O, kilo alıyor.

彼は体重が増えている。

İyi ücret alıyor.

彼の給料はいい。

Tom kilo alıyor.

トム、太ってきたね。

O kilo alıyor.

彼女は目方がふえつつある。

İlaçlarını alıyor musun?

薬飲んでるの?

Çok alkol alıyor.

彼は酒を飲みすぎる。

Tom duş alıyor.

トムはシャワーを浴びています。

Notlar alıyor musunuz?

- メモしてる?
- メモ、取ってるの?

Nefes alıyor mu?

呼吸は?

Vitamin alıyor musun?

ビタミンは摂ってますか?

Gittikçe bataklık hâlini alıyor.

かなり泥が深い

Ginza, Tokyo'da yer alıyor.

東京の銀座にあります

...oselo işi ağırdan alıyor.

‎オセロットが待機する

Yakında kar alıyor olacağız.

まもなく雪が降ってくることでしょう。

Güzel bir maaş alıyor.

彼はいい給料をもらっている。

Tom bugün izin alıyor.

トムは今日休暇を取っています。

O, nefes alıyor mu?

- 呼吸は?
- 彼は息をしていますか。

O matematik eğitimi alıyor.

彼女は、数学を勉強します。

O, zor nefes alıyor.

- 彼は荒い息遣いをしている。
- 彼は肩で息をしている。

Başka ilaçlar alıyor musunuz?

何か他にお薬を服用していますか?

O elma satın alıyor.

彼はりんごを買っています。

Kız süpermarkette süt alıyor.

女の子はスーパーで牛乳を買います。

Tom ne satın alıyor?

トムは何を買う?

- O gelişigüzel ayakkabı satın alıyor.
- O rastgele ayakkabı satın alıyor.
- O ayrım gözetmeksizin ayakkabı satın alıyor.

彼女はやたらと靴を買う。

Cep telefonuyla bile satın alıyor.

時に携帯電話の充電にも使われます

Gerçek, sistematik değişim zaman alıyor

制度全体にわたる本当の改革には 時間がかかり

İyileşme de ayrıca zaman alıyor.

癒すのにも時間がかかります

Fakat sürü, tehlike kokusu alıyor.

‎しかし群れは危険を察知した

Yaz için planlarımız şekil alıyor.

夏休みの計画が具体化してきた。

Fuji dağının eteğinde yer alıyor.

それは富士山の麓にある。

O muhabir haberin kokusunu alıyor.

その記者にはニュースを嗅ぎ付ける力がある。

Her zaman pahalı elbiseleri alıyor.

彼女はいつも高価な服を買ってばかりいる。

O, üniversitede hukuk eğitimi alıyor.

彼は大学で法律を勉強している。

Kamu görevlerim çok zaman alıyor.

公務のために多くの時間がとられる。

O, üniversitede tarih eğitimi alıyor.

彼は大学で歴史を勉強しています。

Herhangi bir ilaç alıyor musun?

何か飲んでいる薬はありますか?

Bir sincap gölette banyo alıyor.

栗鼠が池で水浴びをしています。

Tom yeni bir ev alıyor.

トムは新しい家を買います。

Bu nedenle, biraz daha zaman alıyor.

この変化には 少し時間がかかります

Bu gittikçe tehlikeli bir hâl alıyor.

かなり危なっかしい

Mikrofonu eline alıyor ve şunu diyor:

マイクを取って話します

New York'taki Meatpacking District'te yer alıyor.

新しいホイットニー美術館です

New Caledonia'nın Nouméa bölgesinde yer alıyor.

ニューカレドニアのヌメアにあります

Gece herkes rahat bir nefes alıyor.

‎夜は過ごしやすい

Okula yürüyerek gitmek yarım saatimizi alıyor.

- 学校へは徒歩で30分かかる。
- 学校までは歩いて30分です。

Annem birkaç yıldır Fransızca dersleri alıyor.

母は数年前からフランス語を習っています。

O, bugün bir günlük izin alıyor.

彼は今日お休みです。

Onun kitabı trafik kazalarını ele alıyor.

彼の本は交通事故を扱っている。

Ondan sık sık haber alıyor musun?

彼からよく便りがありますか。

Teslimat için bir ücret alıyor musunuz?

- 配達は有料ですか。
- 配送は有料ですか。

Tom Mary için bazı çiçekler alıyor.

トムはメアリーのためにいくつか花を買っている。

Hala piyango biletleri satın alıyor musun?

まだ宝くじ買ってるの?

Yalnız hasta dikiş dikmekten zevk alıyor.

孤独なその患者は縫い物をすることに楽しみを感じている。

Tom partiden keyif alıyor gibi görünüyor.

トムはパーティーを楽しんでるようだね。

Tom herhangi bir ilaç alıyor mu?

トムは何か薬を飲んでいますか?

Yanan bir şey kokusu alıyor musun?

なんか焦げ臭くない?

Bu oda biraz güneş ışığı alıyor.

この部屋はあまり日光が当たらない。

Bu bira kupası bir pint alıyor.

このジョッキは1パイント入る。

Kate asıl branş olarak Almancayı alıyor.

ケイトはドイツ語を専攻している。

Basketbol takımımız uzun boylu erkekleri alıyor.

うちのバスケット部は背の高い男子を募集している。

İsmini göz alıcı bir saldırganlık gösterisinden alıyor.

名前の由来は 威嚇行動にあります

Gece yarısı geldiğinde herkes soğuktan nasibini alıyor.

‎真夜中には ‎誰もが寒さに震える

Düzenli olarak herhangi bir ilaç alıyor musun?

何か薬を常用していますか。

Sıra dışı bir şeyin kokusunu alıyor musun?

- 何か妙なにおいがしませんか。
- 何か変なにおいしない?

Şirket mevsimlik olarak yeni personel işe alıyor.

その会社は社員を季節的に採用する。

Orta Amerika'da, ormanların yerini sığır çiftlikleri alıyor.

中米では森林が家畜の牧場に取って代わられている。

- Ona haftalık ödenir.
- Maaşını haftalık olarak alıyor.

彼は週給で仕事をしている。

O, modern edebiyatı asıl branş olarak alıyor.

彼は近代文学を専攻している。

Arkadaşım Mike Oxford Üniversitesi'nde kimya eğitimi alıyor.

私の友人のマイクはオックスフォード大学で化学を研究している。

Erkek kardeşim üniversitede zevk alıyor gibi görünüyor.

- 兄さんは大学で楽しそうです。
- 兄さんは大学で楽しそうなんだ。

Telefon Bell'e atfedilen buluşlar arasında yer alıyor.

電話は、ベルのいろいろな発明品の一つである。

Ve Mark Facebook'u düzeltme konusundaki suçlamaları üzerine alıyor.

そしてマークはFacebookの 軌道修正の責任者として

Duydum ki İngiliz insanlarla arkadaşlık kurmak zaman alıyor.

英国人と親しくなるには時間がかかるそうだ。

Sonuç olarak, daha fazla kadın eşit işi alıyor.

その結果、同一労働に対し同一賃金を得ている女性が増えつつある。

Kasaba deniz seviyesinden 1500 metre yüksekte yer alıyor.

その街は海抜1500メートルの所にある。

Kız kardeşim dört yaşından beri piyano dersleri alıyor.

妹は四歳の時からずっとピアノを習っている。

O, ana branş olarak çocuk psikolojisi eğitimi alıyor.

- 彼女は児童心理学専攻だ。
- 彼女はね、児童心理学を専攻してるのよ。

Doğum günü için Tom'a bir şey alıyor musun?

トムの誕生日に何かプレゼント買うの?

Şahsi tecrübem; Fransızca gramerini öğrenmek bir yıl alıyor.

私の経験によると、フランス語の文法を身に付けるのには1年かかります。

Bu otomat sadece yüz yen'lik madeni paraları alıyor.

この販売機は百円硬貨しか使えない。

Bu göl ülkede en derinler arasında yer alıyor.

この湖はその国でもっとも深いものの一つだ。

İnsanlar ne yaptığını değil neden yaptığını satın alıyor.

人は「何を」ではなく 「なぜ」に動かされるのです

Yaklaşık 23 milyar dolar daha fazla yıllık fon alıyor.

両学区とも児童の数は 同じくらいなのにもかかわらず です

Ancak sessiz alan bulmak gitgide daha zor bir alıyor,

しかし静寂な空間を探し出すことは ますます困難になっています

Harika şekilde regoliti alıyor, ve yapı inşası için taşıyor.

レゴリスを建築現場へ運ぶのに 威力を発揮します

- O şişmanlıyor gibi görünüyor.
- O kilo alıyor gibi görünüyor.

彼女はますます太っていくようだ。

O, çocuklarla oynamaktan çok büyük zevk alıyor gibi görünüyor.

彼女はこどもたちと遊ぶのが非常に好きだ。

- Ders çalışmaktan keyif alıyor musun?
- Ders çalışmaktan hoşlanır mısın?

あなたは、勉強が好きですか。

O, bir kitaplık yapabilmesi için biraz kereste satın alıyor.

彼は本箱を作るために材木を少し買っている。

Önümüzdeki şubat ayında beş yıldır İngilizce eğitimi alıyor olacağım.

私は今度の2月で5年間英語を勉強していることになります。