Translation of "ücret" in Japanese

0.004 sec.

Examples of using "ücret" in a sentence and their japanese translations:

İyi ücret alıyor.

彼の給料はいい。

Ek ücret ne kadardı?

割り増し料金はいくらでしたか。

Liverpool için ücret nedir?

リバプールまでいくらですか。

Niçin ücret artışı istemiyorsun?

賃上げを要求したらどうですか。

Ücret büyüklüğe göre değişir.

値段は大きさによります。

İşçiler ücret artışı istediler.

労働者達は賃上げを要求した。

Burada asgari ücret yoktur.

- ここでは最低賃金は存在しない。
- ここに最低賃金はない。

Avustralya'da asgari ücret nedir?

オーストラリアの最低賃金はいくらですか?

Ülkenizdeki asgari ücret nedir?

あなたの国の最低賃金はいくらですか?

Affedersiniz. Bu ücret yeterli değil.

もしもし、料金不足ですよ。

Sendika ücret taleplerinde mütevazı idi.

その組合の賃上げ要求は穏当だった。

Patronumdan bir ücret artışı istedim.

私は社長に給料を上げて欲しいといった。

Benim aylık ücret 300.000 yen.

私の月給は30万円だ。

Peter ücret artışı için patronuna başvurdu.

ピーターは、昇給を願い出た。

Bize yüksek ücret ödemeye söz verdi.

彼は私たちに高い賃金を支払うことを約束した。

Ben büyük bir ücret artışı aldım.

大幅に昇給した。

Daha iyi bir ücret talep etti.

彼はもっと給料を上げてくれと要求した。

Teslimat için bir ücret alıyor musunuz?

- 配達は有料ですか。
- 配送は有料ですか。

Sendika, % 5 oranında ücret artışı kazandı.

組合は5%の賃上げを獲得した。

Çek Cumhuriyeti'nde asgari ücret ne kadar?

チェコの最低賃金はいくらですか。

Ve öğretmenlere çok daha az ücret veriyorlar.

教員の給与も低いのが現状です

Ön sıra koltuklar için ücret 5 dolar.

前列の席の料金は5ドルです。

Yönetim, ücret artışının söz konusu olmadığını söyledi.

経営者側は賃金を増やすことは不可能だと言った。

Madenciler bir ücret artışı için greve gitti.

鉱山労働者が賃上げを要求してストに突入した。

Okinawa'daki asgari ücret saat başına 642 yendir.

沖縄の最低賃金は642円です。

Sendika patronları ücret zammı dondurma mücadelesi veriyorlar.

労働組合の幹部は賃上げの凍結に反対して、闘っています。

Sendikanın liderleri, daha yüksek ücret için ortalığı karıştırıyorlardı.

組合の指導者たちは賃上げ要求をあおりたてた。

İşçiler daha yüksek ücret talep etmek için birleşti.

労働者たちは賃金アップを要求して団結した。

Örneğin, gidip konut kredisi alsanız sizden bir ücret alınırdı.

例えば 住宅ローンを借りれば 手数料が課されますね

Bu ürün için bu kadar ücret almamız doğru mu?

この製品に こんな値段をつけるのは 正当なことなのか?

Onun ücret artışı ile ilgili ricasını neden geri çevirdin?

なぜ彼の昇給の要求を断ったのですか。

Çalışanlarınızın mutlu olmasını istiyorsanız, onlara yeterli bir ücret ödemelisiniz.

従業員を満足させたいのであれば、彼らに適正賃金を支払わなければならない。

Sendika yüzde on oranında ücret zammı için baskı yapıyor.

組合は10パーセントの賃上げを迫っている。

O, düşük ücret ve uzun saatler yüzünden mesleğini bıraktı.

彼女は、低賃金と長時間労働が理由で、仕事をやめた。

Rus hussars ücret ve yönlendirilen kısmı Arrighi'nin Üçüncü Süvari Kolordusu.

ロシアのフサールが アリギ第Ⅲ騎兵軍団の一部を敗走させた

Biletini ne kadar erken alırsan, ücret o kadar ucuz olur.

飛行機は早割でとれば安いよ。

Onu icat eden profesör, üniversiteden makul bir ücret hakkına sahip

それを発明した教授は大学から相当の対価を受ける権利がある。

Sonuç olarak, daha fazla kadın eşit işe eşit ücret alıyor.

その結果、同一労働に対し同一賃金を得ている女性が増えつつある。

Gerekirse özel bir ücret ödeme konusunda herhangi bir itirazım yok.

必要であれば、特別料金を払うことに対して、異議は申しません。

- Onun için fazladan bir masraf olacak mı?
- Onun için ekstra bir ücret olacak mı?

それには追加料金がかかりますか。