Translation of "Alıyor" in Arabic

0.010 sec.

Examples of using "Alıyor" in a sentence and their arabic translations:

Mantıklı kararlar alıyor,

تتخذ قرارات عقلانية،

Dişi, mesajı alıyor.

‫فهمت الأنثى الرسالة.‬

Diliyle koku alıyor.

‫يجمع لسانه الرائحة.‬

Gittikçe bataklık hâlini alıyor.

‫أصبح أشبه بالمستنقعات.‬

Ginza, Tokyo'da yer alıyor.

في منطقة جينزا في طوكيو.

Hannibal insiyatifi eline alıyor.

أخذ حنبعل زمام المبادرة

...oselo işi ağırdan alıyor.

‫ينتظر الأصلوت في هدوء.‬

Vekalet ücreti alıyor avukatı

يتقاضى المحامي رسوم المحامي

Yaşayan orduyu çiçek gibi alıyor.

يأخذ الجيش كالوردة.

Cep telefonuyla bile satın alıyor.

في بعض الأحيان على هواتفهم النقالة.

Gerçek, sistematik değişim zaman alıyor

التغيير الحقيقي المنهجي يستغرق وقتًا،

İyileşme de ayrıca zaman alıyor.

والشفاء أيضاً يستغرق الكثير من الوقت،

Fakat sürü, tehlike kokusu alıyor.

‫لكن القطيع يشتمّ رائحة الخطر.‬

Bir animasyon stüdyosu satın alıyor

يشتري استوديو للرسوم المتحركة

O, kitapları nereden satın alıyor?

من أين تشتري الكتب؟

Bu nedenle, biraz daha zaman alıyor.

هذا يأخذ بعض الوقت.

Bu gittikçe tehlikeli bir hâl alıyor.

‫الأمر أصبح في غاية الخطورة الآن.‬

Mikrofonu eline alıyor ve şunu diyor:

يحملُ الميكرفون ويقول:

New York'taki Meatpacking District'te yer alıyor.

في مقاطعة ميتباكينج في نيويورك.

New Caledonia'nın Nouméa bölgesinde yer alıyor.

يقع في نوميا عاصمة كاليدونيا الجديدة.

Gece herkes rahat bir nefes alıyor.

‫يأتي الليل بالراحة.‬

Annem birkaç yıldır Fransızca dersleri alıyor.

والدتي اخذت دروس فرنسية من عدة سنوات

Peter bir erkek kedi satın alıyor.

توم يشترى قِط.

Fadıl altı rakamlı bir maaş alıyor.

فاضل يتقاضى راتبا يقدّر بمآت آلاف الدّولارات.

Ve kişilerin sadece yüzde onu tedavi alıyor.

وأن ما يعادل عشرة بالمئة فقط يتلقى العلاج؟

İsmini göz alıcı bir saldırganlık gösterisinden alıyor.

‫حصل على اسمه من عرض عدواني يجلب الأنظار.‬

Gece yarısı geldiğinde herkes soğuktan nasibini alıyor.

‫بحلول منتصف الليل، يشعر الجميع بالبرد.‬

Program toplantıya girmeden önce sizden onay alıyor

يتلقى البرنامج تأكيدًا منك قبل دخول الاجتماع

Ve Mark Facebook'u düzeltme konusundaki suçlamaları üzerine alıyor.

ومارك يقود مسئولية اصلاح فيس بوك.

"Sayın L, aklınızı toplamak için ilaç alıyor musunuz?"

"سيد ل، هل تتناول أدوية لتصفية ذهنك؟"

İnsanlar ne yaptığını değil neden yaptığını satın alıyor.

فالناس لا يشترون ما تصنع بل يشترون سبب صنعك له.

Ilaç arabasına gidiyor, ilacı alıyor ve hastanın yatağına yöneliyor.

تأخذ عندها الدواء وتتوجه نحو سرير المريض.

Yaklaşık 23 milyar dolar daha fazla yıllık fon alıyor.

على الرغم من أنها تخدم نفس العدد من الطلبة.

Ancak sessiz alan bulmak gitgide daha zor bir alıyor,

ومع ذلك، فإن صُعوبة العثور على مساحات هادئة في ازدياد

Harika şekilde regoliti alıyor, ve yapı inşası için taşıyor.

إنه ماهر جدًا في أخذ الثرى والإتيان به إلى البناء.

Onun mikrofonunu açıyor ve sesini alıyor diğer insanlarda duyuyor

تقوم بتشغيل الميكروفون الخاص بها وتسمع صوتها في الأشخاص الآخرين

Önümüzdeki şubat ayında beş yıldır İngilizce eğitimi alıyor olacağım.

سأكون قد درست الإنجليزية لخمس سنوات مع حلول فبراير المقبل.

- Beni duyabiliyor musun?
- Sesimi alıyor musun?
- Sesim geliyor mu?

- أيمكنك أن تسمعني؟
- هل بإمكانك سماعي؟

Gerçekten de yapay zekâ çok sayıda rutin işi elimizden alıyor

وحقاً يأخذ الذكاء الاصطناعي الكثير من الوظائف الروتينية،

Arazi boyunca, Longus'un birliklerinin pozisyon alması bir kaç saat alıyor.

استغرق جيش لونجوس عدة ساعات للإنتشار في جميع أنحاء الميدان

Ya içeriden bilgi alıyor ya da dedikleri doğru gelecekten geliyor

إما أن تحصل على معلومات من الداخل أو تأتي من المستقبل الصحيح كما يقولون

Şimdilerde rakip gördüğü şirketleri hemen bünyesinde satın alıyor onu geliştiriyor.

في الوقت الحاضر ، يشتري الشركات التي يراها على الفور ويطوره.

Düşmanın şaşırtıcı hamlesine rağmen Roma keşif kolu savaş pozisyonu alıyor hızla.

على الرغم من مفاجأتهم من قبل العدو، تشكلت الطليعة الرومانية للمعركة

Kavga gittikçe kanlı bir hal alıyor, iki tarafta üstünlüğünü kanıtlamak istiyor

كان القتال شرسا، حيث يريد الجانبان إثبات تفوقهما

, en zengin Arap ülkeleri arasında yer alıyor. 2020 yılında devletin vatandaşlarına

منذ سنواتٍ ليست بالقليلة تعد الامارات من بين اغنى الدول العربية فدخل الفرد

Bu karşılaşmada, saldıran gergedan pirinç tarlasından geçen Hintli bir köylüyü hedef alıyor.

‫في هذه المواجهة،‬ ‫وحيد قرن يستهدف قروياً هندياً‬ ‫يسير عبر حقل أرز.‬

Bu küçük çatışmalar her iki tarafında düzenli mevzi oluşturamadığı bir hal alıyor.

تطورت الاشتباكات حيث لا يستطيع أي من الجانبين تعزيز صفوفه

Ve kendisine bir tane yatırımcı bulup hemen bu istediği oteli satın alıyor

ويجد مستثمر واحد ويشتري هذا الفندق على الفور

Galyalı müttefikler İspanyol ve Libyalı piyadeler her iki taraflarında olacak şekilde pozisyon alıyor.

حلفاء الغال في الوسط، مع المشاة الإسبانية والليبية في الوسط

Filler piyadelerin kanadında yer alırken, Numidyalı ve Galyalı süvariler daha geniş bir kanat pozisyonu alıyor.

الفيلة كانت على أجنحة المشاة، بينما الفرسان النوميديين والفرسان الغاليون مثلوا أجنحة الجيش

Daha geride ise, Roma merkezinin ve arkada ki birliklerin ön hatta neler olduğunu anlaması vakit alıyor.

علاوة على ذلك، فقد مر بعض الوقت قبل أن يدرك المركز الروماني والخلفي ما يحدث في المقدمة

Bir hayvanla bu şekilde bir bağ kurup böyle deneyimler yaşamak, tam anlamıyla insanın aklını başından alıyor.

‫عندما تحظى بذلك التواصل مع حيوان‬ ‫وتعيش تلك التجارب، يكون الأمر مذهلًا تمامًا.‬

Taşlar kaydırılarak tepeye kadar çıkarılıyordu inşaat bittikten sonra ise en dış sarmal kısım yıkılarak bugün ki halini alıyor

تم نقل الحجارة إلى أعلى التل ، وبعد الانتهاء من البناء ، تم تدمير الجزء الحلزوني الخارجي وأصبح ما هو عليه اليوم.