Translation of "Birbirine" in Japanese

0.004 sec.

Examples of using "Birbirine" in a sentence and their japanese translations:

Kitaplar birbirine bağlanmıştı.

- 本は一まとめにしっかり縛ってあった。
- 本はひとまとめに束ねてあった。

Dişlerim soğuktan birbirine vurdu.

- 寒くて歯がガチガチ鳴った。
- 寒くて歯ががたがたいった。

Bunların hepsi birbirine benziyor.

- 彼らはみんな似たり寄ったりだ。
- どんぐりの背比べ。

İki köy birbirine bitişiktir.

その二つの村は隣接している。

İki olay birbirine bağlı.

その2つの事件は互いに関係がある。

İki leydi birbirine gülümsedi.

2人の女性はお互い微笑みあった。

Üç genç birbirine baktı.

三人の少年たちは互いに顔を見合った。

Dudaklarını sıkıca birbirine bastırdı.

彼女は口を堅く結んだ。

Tüm paraboller birbirine benzer.

全ての放物線は相似である。

İki ülke birbirine muhalif.

- 両国は反目しあっている。
- その二つの国は、お互いに対立しあっている。

Kitabın iki sayfası birbirine yapışmış.

その本のページが2枚くっついていた。

İki cadde birbirine paralel çalışır.

2本の道路は平行に走っている。

Tereyağı ve şekeri birbirine karıştırdı.

彼女はバターと砂糖を混ぜ合わせた。

İki erkek kardeş birbirine gülümsedi.

二人の兄弟は互いに微笑み合った。

Tom ve Mary birbirine kızgındılar.

トムとメアリーはお互いに腹を立てていた。

Su ve yağ birbirine karışmaz.

- 油と水は混じり合わない。
- 水と油はまざらない。

Bu iki grubu zekice birbirine bağlamak.

それらの2つのグループを ネットワークで繋ぐのです

Denizin ve gökyüzünün renkleri birbirine karışıyor.

海と空の色がお互いに溶け合っている。

Yerçekimi, nesnelerin birbirine çekildiği doğal güçtür.

引力とは物体が相互に引き付け合う自然界の力のことである。

Baba ve oğlu birbirine çok benziyordu.

その父親と息子は良く似ていた。

İki erkek kardeş birbirine çok benzer.

- その二人の兄弟はたいへん似ている。
- 二人の兄弟はとても似ている。

Dünyada yaşayan her şey birbirine bağlıdır.

地上のすべての生物は互いに依存し合っている。

Kaliforniya ve Nevada birbirine sınır komşusudur.

カリフォルニアとネバダは互いに接している。

Şu ikisi tam olarak birbirine benziyor.

あの二人は全く瓜二つだね。

Onlar ortak çıkarları tarafından birbirine bağlıdır.

彼らは共通の利害によって結ばれている。

Bu semboller, benzer düşünen insanları birbirine bağladı

これらのシンボルはどれも 考えを同じくする人々を結び付ける

İki ahtapotun birbirine yakın durması çok nadirdir.

‎タコが寄り添う姿は ‎かなり珍しい

İki şehir bu otoyol ile birbirine bağlandı.

その2つの都市はこの幹線道路によって結ばれている。

İlk bakışta bu iki otobüs birbirine benziyor.

2台のバスは一見したところお互いに似ている。

Yapıştırıcı ile iki kağıt yaprağını birbirine yapıştırdım.

私はのりで二枚の紙を貼り合わせた。

Ken ve erkek kardeşi birbirine çok benzer.

ケンと弟は本当によく似ている。

Aslında yaptığım tek şey bu dalları birbirine sarmak.

絡(から)み合わせるよ この枝をね

Paul'ün üç oğlu var. Onlar birbirine çok benziyor.

ポールには3人の息子がいます。みんなとてもよく似ています。

Tatoeba gerçekten çok dilli. Bütün diller birbirine bağlıdır.

Tatoebaは本当に多言語なところです。全ての言語がお互いにつながっています。

Onlar bir demiryolu ile şehirleri birbirine bağlamayı planlıyorlar.

彼らは都市を鉄道で結ぶことを計画中だ。

Bu sabah uyandığınızda göz kapaklarınız birbirine yapışmış mıydı?

今朝目が覚めたら、まぶたがくっついて開かなかったのですか?

Bir A-7 kağıdını ikiye katlayın ve birbirine yapıştırın.

A—7を二つ折りにして貼り合わせる。

Yalnızlık ile izole edilmeyi birbirine karıştırmamak gerek. Bunlar iki farklı şey.

孤独と孤立を混同してはいけない。それぞれ異なったものである。

Tüm mutlu aileler birbirine benzer; her mutsuz aile kendi yolunda mutsuzdur.

すべての幸福な家庭は互いに似ている。不幸な家庭はそれぞれの仕方で不幸である。

İşin kötü tarafı, mesleğimin ve özel hayatımın bu derece birbirine karışıyor olması.

イヤなところといえば、仕事とプライベートがかなりごっちゃになっちゃうってところだな。

Fakat burada, uzak akrabalarla birbirine tamamen yabancı olanlar yıldızların altında su içip yıkanıyor.

‎しかし ここでは星空の下‎― ‎遠い親戚や他人が ‎一緒に水場を楽しんでいる

Bütün mutlu aileler birbirine benzer, mutsuz olan her aile mutsuzluğunu kendine göre yaşar.

すべての幸福な家庭という物はお互いに似通っているが不幸な家庭という物はめいめいそれなりに違った不幸があるものだ。

- Birbirine zıt iki şeyi aynı anda idare edemezsin.
- Birini seç, ikisi birden olmaz.
- Hem o hem bu olmaz, birini seç.

両天びんにかけようたってそうはいきませんよ。