Translation of "Olay" in Japanese

0.007 sec.

Examples of using "Olay" in a sentence and their japanese translations:

Olay çıkartmayın.

声を立てて騒ぐな。

Olay çözüldü!

一件落着!

Olay hatırlamaya değer.

その事件は記憶する価値がある。

- Olay, hafızamızda hâlâ tazedir.
- Olay anımızda hâlâ taze.

その事件はまだ我々の記憶に新しい。

Bir olay diğerini izledi.

次々に事件が起きた。

Bu başka bir olay.

それは別問題だ。

Olay onun hafızasına kazınmıştı.

その出来事は彼の記憶に刻み込まれた。

Olay onun dürüstlüğünü kanıtlıyor.

その事実は彼の正直さを証明している。

Olay onun geleceğini etkiledi.

その事件は彼の将来に影響した。

Zamanın ilerlemesiyle olay unutuldu.

その事件は時が進むにつれて忘れ去られていった。

Olay gece yarısı gerçekleşti.

その事件は真夜中に起こった。

İki olay birbirine bağlı.

その2つの事件は互いに関係がある。

Katil olay yerinde tutuklandı.

殺人犯はその場で逮捕された。

Bu bir günlük olay.

こんな出来事は日常茶飯である。

Bu önemli bir olay.

これは重要な行事です。

Yaralı, olay yerinden uzaklaştırıldı.

負傷者現場から運ばれて行った。

Bence olay bu değil.

そう思いませんよ。

Olay anında Tom ofisindeydi.

事件当時、トムは会社にいた。

Hepsi bu, olay çözülmüş demektir.

これが決め手となり 調査終了です

İki olay arasında yıllar geçer.

その二つの事件の間には何年もの月日が経っていた。

Olay belleğimde hâlâ canlı duruyor.

その出来事は今でも私の記憶に生々しく残っている。

Olay onun Amerika'ya gitmesini engelledi.

その事件が彼の渡米を妨げた。

Olay hakkında yalan söylemekle suçlandı.

彼はそのことについてうそをついたと非難された。

Bir kalabalık olay yerinde toplandı.

- 群衆が現場に群がった。
- 現場に野次馬が集まった。

Olay yerini detaylı olarak tanımladı.

彼女はその場の光景を詳細に述べた。

Bu olay yavaş yavaş anlaşılıyor.

この現象は徐々に解明されつつある。

O olay onu ünlü yaptı.

その事件が彼を有名にした。

Polisler hırsızı olay yerinde tutukladı.

- 警察は強盗犯を即座に逮捕しました。
- 警官は強盗犯を即座に逮捕しました。

Ben olay için hesap vereceğim.

私がその事件について説明しよう。

Beklenmedik bir olay dizisi yaşanması gerekti.

一連の奇跡的な出来事が もたらしたものかもしれません

Olay, Davout'un tümgeneralliğe terfi etmesini hızlandırdı ...

事件はダヴーの准将への昇進を加速させた...

Çevik kuvvet polisleri olay yerine geldi.

機動隊が現場に到着した。

O olay 15 yıl önce oldu.

その事件は15年前に起こったものだ。

Böyle bir olay burada oldukça yaygındır.

そのような事件は当地ではざらにある。

O olay onun tam önünde oldu.

その事件は彼のすぐ目の前でおこった。

- Durum böyle değil.
- Olay bu değil.

それは事実とは違う。

Polisler olay yerinin birkaç fotoğrafını çekti.

警察は事故現場の写真を何枚か撮った。

Olay şu ki ben uyumayı çok seviyorum.

実は 私は寝ることが好きなんです

Olay şu ki, bu kavrayışa varabilmek için

ここまで理解を深めるには

Bir dizi olay savaşın başlamasına yol açtı.

一連のできごとが戦争の勃発を引き起こした。

Onun konuşması sırasında garip bir olay oldu.

彼の演説中に不思議なできごとが起こった。

Trafik kazasının olay yeri korkunç bir manzaraydı.

自動車事故の現場は恐ろしい光景だった。

Son zamanlarda birçok hileli iğrenç olay oldu.

最近、タチの悪い詐欺事件が多いわね。

Olay şu, daha çok davranış iteklendikçe uyumsuzluklar azalıyor.

ポイントは より多くの行動がナッジされると 認知的不協和が鎮まることです

Dedektif olay hakkında binlerce insanı tam olarak sorguladı.

- 刑事はその事件について文字どおり何千もの人たちに尋問した。
- 刑事は文字通り何千人もの人に事件についての聞き込みを行った。

- Bu başka bir olay.
- O başka bir mesele.

それは別問題だ。

Olay, Dışişleri Bakanı Powell'ın Japonya'yı ziyareti sırasında meydana geldi.

パウエル米国国務長官の来日中、事件は起こった。

O, o olay hakkında bir şey biliyor gibi görünüyor.

彼はその事件について何か知っているようだ。

- Durum böyle değil.
- O, kanıt değildir.
- Olay bu değil.

それは真相ではない。

Bu modül ile Enter tuşunun bir olay oluşturmasını sağlayabilirsiniz.

このモジュールを使用すると、エンターキーでイベントを生成することができます。

O korkunç, hayatı değiştiren ve hayatı yok eden olay gördü

コンピュータが見たものは 命の危険を 伴うような恐ろしい出来事ですが

- Kaza onun şöhretine zarar verdi.
- Bu olay onun ününü zedeledi.

その事件は彼の名声を傷つけた。

Olay yerinde bulunduğuna dair ona karşı herhangi bir kanıt yoktu.

現場には彼に不利な証拠品は何もなかった。

Bu, tarihte şimdiye kadar gerçekleşmiş en büyük olay olarak geçecektir.

これは空前の大事件として歴史に残るでしょう。

Kaza vuku bulur bulmaz, olay yerine hemen bir polis arabası intikal etti.

事故が発生するとすぐに、パトカーが現場に急行した。

İnsanlar yaralı adamın etrafına toplandılar fakat doktor olay yerine yaklaştığında ona yol verdiler.

人々はケガ人の回りに群がっていたが、医者が事故現場に着くと道をあけた。

Bu olaydan beni en çok şaşırtan, avukatların olay yerine o kadar hızlı gelmesi.

その事故について私が最も驚いたのは、いかに早く弁護士が現場に駆けつけたかということだ。

- Kaza hakkında beni en çok şaşırtan şey avukatların olay yerine ne kadar çabuk varmalarıydı.
- Bu kazada beni en çok şaşırtan şey avukatların olay yerine bu kadar çabuk gelmeleri.

その事故について私が最も驚いたのは、いかに早く弁護士が現場に駆けつけたかということだ。

Başka bir deyişle, ilgili kişilerin dışında, Osaka'da sadece bir kişi bu olay hakkında biliyordu.

いいかえれば、当事者はべつとして、その出来事を知っているものは、大阪中にただ一人しかいない-ということになる。

- Asit yağmuru bir doğa olayı değildir.
- Asit yağmuru doğal bir fenomen değildir.
- Asit yağmuru doğal bir olay değildir.

酸性雨は自然現象ではない。