Translation of "Gördüğü" in Italian

0.019 sec.

Examples of using "Gördüğü" in a sentence and their italian translations:

Beni gördüğü anda odadan ayrıldı.

- Se n'è andato dalla stanza nell'istante in cui mi ha visto.
- Lui se n'è andato dalla stanza nell'istante in cui mi ha visto.
- Se n'è andato dalla stanza nell'istante in cui mi ha vista.
- Lui se n'è andato dalla stanza nell'istante in cui mi ha vista.
- Se ne andò dalla stanza nell'istante in cui mi vide.
- Lui se ne andò dalla stanza nell'istante in cui mi vide.

Onun bir canavar gördüğü doğrudur.

È vero che ha visto un mostro.

Beni gördüğü an gözyaşlarına boğuldu.

Appena mi vide, scoppiò in lacrime.

Mary gördüğü kazayı ifade etmedi.

Mary non si riferiva all'incidente che aveva visto.

Tom Mary'yi gördüğü için mutluydu.

Tom era felice di vedere Mary.

Tom gördüğü her şeyden etkilendi.

Tom era affascinato da tutto quello che ha visto.

Beni gördüğü an gülmeye başladı.

Nel momento in cui mi vide lei cominciò a ridere.

Evinin yandığını gördüğü zaman, şuurunu kaybetti.

Ha perso la ragione quando ha visto la sua casa distrutta dal fuoco.

Tom Mary'yi gördüğü için mutlu görünüyor.

Tom sembra felice di vedere Mary.

Tom bizi gördüğü için mutlu görünmüyor.

Tom non sembra felice di vederci.

Tom, Mary'yi yeniden gördüğü için mutluydu.

Tom era felice di rivedere Mary.

Herkes Tom'un gidişini gördüğü için üzgün görünüyordu.

Sembravano tutti tristi di vedere Tom.

Ve ciltte, hasar gördüğü zaman cilt kanseri gibi

e può danneggiare quelle cellule chiave della nostra pelle

Bir web sitenin gördüğü ilgi onun içeriğine bağlıdır.

La popolarità di un sito web dipende dal suo contenuto.

. Ama Ney'in, Masséna'nın feci liderliğini açıkça gördüğü şeye öfkesi açık bir

Ma la furia di Ney per quella che considerava la disastrosa leadership di Masséna si trasformò in aperta

Yine de 1811'de toplanmaya başladı. Avrupa'nın gördüğü en büyük ordu…

Tuttavia nel 1811 iniziò a radunare il più grande esercito che l'Europa avesse mai visto ...

Onun görüşüne göre, o şu ana kadar gördüğü en iyi müzisyen.

Secondo lei è il miglior musicista che abbia mai visto.

Tom Mary'ye şu ana gördüğü en güzel gözlere sahip olduğunu söyledi.

Tom ha detto a Mary che ha gli occhi più belli che abbia mai visto.

Tom Mary'nin çatının kenarında durduğunu gördüğü zaman neredeyse kalp krizi geçirmişti.

Tom ha quasi avuto un attacco di cuore quando ha visto Mary in piedi sul bordo del tetto.