Translation of "Reklam" in German

0.007 sec.

Examples of using "Reklam" in a sentence and their german translations:

Televizyonda reklam yapmalıyız.

Wir müssen im Fernsehen werben.

- İnternette nasıl reklam yapmalısın?
- İnternet'te nasıl reklam verilir?

Wie sollte man im Netz werben?

Reklam departmanı da kurdu.

Er gründete auch die Werbeabteilung.

En sevdiğin reklam hangisi?

Was ist deine Lieblingswerbung?

Tatoeba'da hiçbir reklam bulunmamaktadır.

Auf Tatoeba gibt es keine Werbung.

Tom reklam sektöründe çalışıyor.

Tom ist in der Werbebranche tätig.

Yine reklam verdi ya!

Schon wieder Werbung!

Reklam almış gibi olduk ama

Wir schienen Werbung erhalten zu haben, aber

O, gazeteye bir reklam verdi.

Er schaltete eine Anzeige in der Zeitung.

Sarı sayfalarda reklam yapar mısın?

Hast du eine Anzeige in den Gelben Seiten?

YouTube'da çok fazla reklam vardır.

Bei YouTube gibt es zu viele Werbeanzeigen.

O sadece ucuz bir reklam kampanyası.

Das ist nur ein billiger Werbegag.

Facebook hedeflenmiş reklam satarak para kazanır.

Bei Facebook verdient man Geld durch den Verkauf von gezielter Anzeigenwerbung.

Şirket reklam üzerine çok para harcadı.

Diese Firma hat sehr viel Geld für Werbung ausgegeben.

Tabi amaç reklam ve yaygınlaştırmak değil ise.

Natürlich, wenn der Zweck nicht Werbung und Verbreitung ist.

Yeni kitaptan, dergideki reklam ile haberim oldu.

Ich erfuhr durch eine Anzeige in dem Magazin von dem neuen Buch.

Büyük şirketlerin ve reklam şirketlerinin neler çevirdiğini anlattı

sprach darüber, was große Unternehmen und Werbefirmen drehen

Tom Boston'da büyük bir reklam firması için çalışıyor.

Tom arbeitet bei einer großen Werbefirma in Boston.

O, gelen kutusunda penis büyütmeyle ilgili bir reklam aldı.

Sie bekam eine Werbung für Penisverlängerung in ihren Posteingangsordner.

Eski kanepeni satmak istiyorsan neden yerel bir gazeteye bir reklam koymuyorsun?

Warum gibst du nicht eine Annonce in der örtlichen Zeitung auf, wenn du dein altes Sofa verkaufen willst?

- Reklam için yeterli param yok.
- İlan vermek için yeterli param yok.

Ich habe nicht genug Geld für Werbung.

-O reklam güçlü bir izlenim bırakıyor-Özellikle müzik.O, kafanın içinde kalıyor.

Diese Werbung hinterlässt einen starken Eindruck - besonders die Musik. Sie geht dir nicht aus dem Kopf.

Reklam, insanları ihtiyacı olmayan şeylere, sahip olmadıkları paraları harcamaya ikna etme sanatıdır.

Werbung ist die Kunst, Leute zu überzeugen, Geld auszugeben, das sie nicht haben, für etwas, das sie nicht brauchen.

Google'ın tüm web arama geçmişinizi tuttuğunu ve size reklam sunmak için e-postalarınızın içeriğine baktığını biliyor muydunuz?

Wussten Sie schon, dass man bei Google alle ihre Suchanfragen speichert und den Inhalt Ihrer Netzpost überprüft, um Sie mit Werbung zu versorgen?

Beş dakikada bir reklam çıkınca Tom sinirli bir şekilde televizyonu kapatarak okumak için eline bir kitap aldı.

Alle fünf Minuten kam Werbung. Tom schaltete genervt den Fernseher aus und nahm sich ein Buch, um darin zu lesen.