Translation of "Olmayacaksın" in German

0.003 sec.

Examples of using "Olmayacaksın" in a sentence and their german translations:

Ona pişman olmayacaksın.

Du wirst es nicht bereuen.

Asla yalnız olmayacaksın.

Du wirst nie alleine sein.

Bundan pişman olmayacaksın.

Du wirst es nicht bereuen.

Kendi başına olmayacaksın.

Du wirst nicht auf dich allein gestellt sein.

Artık saklanmak zorunda olmayacaksın.

Du wirst dich nicht länger verstecken müssen.

Hiçbir yerde güvende olmayacaksın.

Ihr werdet nirgendwo sicher sein.

Bundan asla pişman olmayacaksın.

Sie werden das nie bereuen.

Bu sefer yalnız olmayacaksın.

- Diesmal wirst du nicht allein sein.
- Diesmal bist du nicht allein.

Bizimle yemek yiyor olmayacaksın sanırım.

Du wirst wohl nicht bei uns essen, nehme ich an.

Asla bir kadın oyuncu olmayacaksın.

Aus dir wird nie eine Schauspielerin.

Ben sağken hiçbir şeye muhtaç olmayacaksın.

Es soll dir an nichts fehlen, solange ich lebe.

Sen asla onun kadar iyi olmayacaksın.

Du wirst nie so gut sein wie sie.

Sen asla Mary kadar iyi olmayacaksın.

Du wirst nie so gut sein wie Maria.

Bu öğleden sonra meşgul olmayacaksın, değil mi?

Bist du heute Nachmittag eh nicht beschäftigt?

Bu temiz olmayabilir ama onu yemekten hasta olmayacaksın.

Es mag nicht sauber sein, aber du wirst nicht krank, wenn du es isst.

Hiçbir zaman bana ait olmayacaksın ama yine de seni seviyorum.

Niemals wirst du mir gehören, und dennoch liebe ich dich.

- Bir daha asla yalnız olmayacaksın.
- Bir daha asla yalnız olmayacaksınız.

Du wirst nie mehr allein sein.

Ne kadar akıllı olduğun önemli değil. Eğer çok çalışmazsan asla başarılı olmayacaksın.

Es spielt keine Rolle, wie klug man ist. Ohne Fleiß schafft man’s nie.

- Doğum gününde burada olmayacaksın gibi görerek sana hediyeni şimdi vereceğimi düşündüm.
- Doğum gününde burada olmayacağın İÇİN, hediyeni şimdi vereyim diye düşündüm.

Da du an deinem Geburtstag ja nicht hier sein wirst, dachte ich mir, ich gebe dir dein Geschenk jetzt.