Translation of "Olasılık" in German

0.005 sec.

Examples of using "Olasılık" in a sentence and their german translations:

Sınırsız olasılık var.

sind also grenzenlos.

O tek olasılık.

Das ist die einzige Möglichkeit.

Bir olasılık yok.

Es gibt keine Chance.

Olasılık olmadığından emin misin?

Bist du sicher, dass es keine Möglichkeit gibt?

Yalnızca iki olasılık var.

Es gibt nur zwei Möglichkeiten.

O kesinlikle bir olasılık.

Das ist auf jeden Fall eine Möglichkeit.

Onun bir olasılık olabileceğini düşündüm.

Ich hielt es für eine Möglichkeit.

Kazanmak için olasılık % 0.001'dir

Die Wahrscheinlichkeit zu gewinnen beträgt 0,001 %.

Onun bir olasılık olduğunu düşünüyorum.

Ich denke, es ist eine Möglichkeit.

Bunun için hiçbir olasılık yok.

Es ist dafür keine Möglichkeit.

İkinci bir olasılık hâlâ var.

Es gibt noch eine zweite Möglichkeit.

Olasılık şimdi bir trilyonda bir gezegen,

Ein Planet in einer Billion Galaxien,

Adamın öldürüldüğüne dair bir olasılık var.

Es besteht die Möglichkeit, dass der Mann ermordet wurde.

Onun seçileceğine dair iyi bir olasılık var.

Er hat gute Aussichten, gewählt zu werden.

Ne olasılık ne de özgür irade var.

Es gibt weder Zufall noch freien Willen.

"Tom muhtemelen geç kalacak." "Evet, o bir olasılık."

„Tom wird sich wahrscheinlich verspäten.“ – „Ja, das ist durchaus möglich.“

Yarın yağmur yağacağına dair yüksek bir olasılık var.

Morgen wird es höchstwahrscheinlich regnen.

Binlerce olasılık bizi yeni bir hayata davet ediyor.

Das Leben bietet uns Millionen von Möglichkeiten.

- Mümkün olduğunu düşünüyorum.
- Bence o mümkün.
- Bunun mümkün olduğuna inanıyorum.
- Onun bir olasılık olduğunu düşünüyorum.

- Ich glaube, dass es möglich ist.
- Ich glaube, das ist möglich.
- Ich glaube, das ist drin.
- Ich glaube, das ist durchaus drin.
- Ich glaube, es ist möglich.
- Ich glaube, es ist drin.
- Ich glaube, das ist machbar.
- Ich glaube, es ist machbar.
- Ich glaube, das liegt im Bereich des Möglichen.
- Ich glaube, es liegt im Bereich des Möglichen.
- Ich glaube, dass es im Bereich des Möglichen ist.
- Ich glaube, dass das im Bereich des Möglichen ist.
- Ich glaube, dass das drin ist.
- Ich glaube, dass es drin ist.

Tom Mary'nin Cuma gecesi çocuklara bakıcılık yapmayı kabul edeceğine dair büyük bir olasılık olduğunu düşünüyor.

Tom denkt, dass gute Aussichten bestehen, dass Maria zustimmen wird, Freitagabend auf die Kinder aufzupassen.

- Onun seçimi kazanması için herhangi bir olasılık var mı?
- Onun seçimi kazanması için herhangi bir ihtimal var mı?

Hat er eine Chance, die Wahl zu gewinnen?

Biz ve sovyetler nükleer yıkımın alışılmış tehditiyle yüz yüzeyiz ve hem kapitalizmin hem komunizmin nükleer bir savaşla mücadele etmesi olasılık dışı.

Wir sind ganz genauso wie auch die Sowjets der allgemeinen Gefahr der nuklearen Auslöschung ausgesetzt, und wahrscheinlich würden weder der Kapitalismus noch der Kommunismus einen Atomkrieg überstehen.