Translation of "Olabileceğini" in German

0.009 sec.

Examples of using "Olabileceğini" in a sentence and their german translations:

Ne olabileceğini öngöremem.

Ich kann nicht voraussagen, was geschehen könnte.

Faydalı olabileceğini düşündüm.

Ich dachte, das wäre vielleicht von Nutzen.

Meraklı olabileceğini düşündüm.

- Ich dachte, dass du möglicherweise neugierig wärest.
- Ich dachte, dass Sie möglicherweise neugierig wären.
- Ich dachte, dass ihr möglicherweise neugierig wäret.

Neler olabileceğini kim bilebilirdi.

wer weiß, was gewesen sein könnte.

Bunun yararlı olabileceğini düşündüm.

Ich dachte, das wäre vielleicht von Nutzen.

Tom'un hasta olabileceğini düşündüm.

Ich dachte, dass Tom vielleicht krank wäre.

Durumun böyle olabileceğini düşündüm.

Ich dachte mir, das würde der Fall sein.

Burada ne olabileceğini biliyorum.

Ich weiß, was hier geschehen wird.

Onun karmaşık olabileceğini düşündüm.

Ich dachte, dass es kompliziert sein könnte.

Buna ihtiyacın olabileceğini düşündüm.

Ich dachte, du könntest es vielleicht brauchen.

Ne olabileceğini merak ediyorum.

Ich frage mich, was es sein könnte.

Kasabadan ayrılmış olabileceğini düşünüyordum.

- Ich dachte, Sie hätten vielleicht die Stadt verlassen.
- Ich dachte, du hättest vielleicht die Stadt verlassen.
- Ich dachte, ihr hättet vielleicht die Stadt verlassen.

Ne kadar tehlikeli olabileceğini hatırlatıyor.

wenn man die falschen Entscheidungen trifft.

O, onun doğru olabileceğini söyledi.

Sie sagte, dass es vielleicht wahr sein könnte.

Ben bunun doğru olabileceğini düşündüm.

Ich dachte, dass es vielleicht wahr sein könnte.

Onun bir olasılık olabileceğini düşündüm.

Ich hielt es für eine Möglichkeit.

Tom tehlikede olabileceğini fark etti.

Tom begriff, dass er in Gefahr sein könnte.

Tom Mary'nin güvenilir olabileceğini söylüyor.

Tom sagt, man könne Maria vertrauen.

Tom onun doğru olabileceğini söyledi.

Tom sagte, dass es wahr sein könnte.

Tom'un çalmış olabileceğini mi düşünüyorsun?

Denkst du, Tom könnte gestohlen haben?

Bunun bana olabileceğini asla düşünmedim.

Ich hätte nie gedacht, dass mir das passieren könnte.

Onun olabileceğini gerçekten düşünüyor musun?

Denkst du wirklich, dass das passieren könnte?

Onun sana yardımcı olabileceğini sanmıyorum.

Ich denke, dass er dir nicht helfen kann.

Böyle bir şeyin olabileceğini düşündüm.

Ich dachte mir, dass so etwas passieren könnte.

çünkü işlerin daha iyi olabileceğini biliyordum.

weil ich wusste, dass die Dinge besser laufen könnten.

Onun yavrularından biri olabileceğini hayal ettik.

Wir dachten, es könnte einer seiner Jungen sein.

- Bana olabileceğini düşünmemiştim.
- Başıma geleceğini düşünmemiştim.

Ich dachte, mir könnte das nicht passieren.

Tom'un nereye gitmiş olabileceğini merak ediyorum.

Wohin mag Tom wohl gegangen sein?

Tom'un bir uzaylı olabileceğini düşünüyor musun?

- Denkst du, Tom könnte ein Alien sein?
- Glaubst du, Tom könnte ein Außerirdischer sein?

Tom Mary'nin meşgul olabileceğini fark etti.

Tom begriff, dass Maria möglicherweise sehr beschäftigt war.

Tom Mary'nin aç olabileceğini fark etti.

Tom begriff, dass Maria vermutlich Hunger hatte.

Tom Mary'nin yorgun olabileceğini fark etti.

Tom verstand, dass Maria möglicherweise müde war.

Hiç onun tekrar olabileceğini düşünüyor musun?

- Glaubst du, dass das irgendwann erneut geschehen könnte?
- Glaubt ihr, dass das irgendwann erneut geschehen könnte?
- Glauben Sie, dass das irgendwann erneut geschehen könnte?

Bunun nasıl olduğunu görmüş olabileceğini umuyordum.

Ich hatte gehofft, dass du vielleicht gesehen hättest, wie es passiert ist.

Tom Mary'nin nerede olabileceğini söyledi mi?

Hat Tom gesagt, wo Mary sein könnte?

Tom bunun bir tuzak olabileceğini düşündü.

Tom dachte, es könnte eine Falle sein.

Teknisyenin tavşanlarla olan etkileşim sıklığı olabileceğini düşündüler.

mit der Häufigkeit an Menschenkontakt.

Ward ve Brownlee daha fazla olabileceğini söyledi.

Ward und Brownlee sagen, es könnte mehr geben.

Televizyonsuz hayatın nasıl olabileceğini hayal edebiliyor musunuz?

Können Sie sich vorstellen, was das Leben ohne Fernsehen wäre?

Tom kötü bir şeyin ona olabileceğini düşünüyor.

Tom meint, dass ihm nichts Schlimmes widerfahren kann.

Yardım etmek için çok meşgul olabileceğini düşündüm.

Ich dachte, du wärst vielleicht zu beschäftigt um zu helfen.

Tom onun bir sorun olabileceğini fark etti.

Tom erkannte, dass das ein Problem sein könnte.

Tom pasaportunu nereye koymuş olabileceğini merak ediyordu.

Tom überlegte, wo er seinen Pass hingetan haben könnte.

Tom, Mary'de bir yeme bozukluğu olabileceğini düşünüyor.

Tom denkt, dass Maria eine Essstörung haben könnte.

Tom Mary'nin nereye gitmiş olabileceğini söyledi mi?

Hat Tom gesagt, wo Mary hingegangen sein könnte?

Şu ana kadar senin aç olabileceğini düşündüm.

Ich dachte, du hättest inzwischen vielleicht Hunger.

Bunun sorunun bir parçası olabileceğini düşünüyor musun?

Glaubst du, dass das an dem Problem beteiligt sein könnte?

Tom da onun Boston'da olabileceğini düşündüğünü söyledi.

Tom sagte, dass er glaube, das könne auch in Boston passieren.

Papaz bu kitabın gençler için zararlı olabileceğini söyledi.

Der Priester sagte, dieses Buch könne die Jugend schädigen.

O zaman Tom'un ne yapmış olabileceğini anlamaya çalışıyordum.

Ich habe mich mit der Frage befasst, was Tom zu jener Zeit getan haben könnte.

Tom'un ne hakkında düşünüyor olabileceğini hayal bile edemiyorum.

Ich kann mir nicht vorstellen, worüber Tom nachdenkt.

Aç olabileceğini düşündüm, o yüzden birkaç sandviç yaptım.

Ich habe ein paar Brote gemacht, weil ich dachte, du wärst vielleicht hungrig.

Tom daha çok paraya ihtiyacı olabileceğini fark etti.

Tom stellte fest, dass er wohl mehr Geld nötig haben würde.

Tom diğerlerinin başarısız olduğu yerde başarılı olabileceğini düşünüyor.

Tom glaubt, er könne da erfolgreich sein, wo andere versagt haben.

Biraz yardım olmadan bunu birinin başarıyla tamamlamış olabileceğini anlayamıyorum.

Es ist mir nicht ersichtlich, wie jemand das hier ohne Hilfe hätte bewerkstelligen können.

O tür bir durumun ne kadar stresli olabileceğini biliyorum.

Ich weiß, wie stressig so eine Situation sein kann.

Tom burada olmasaydı ne olabileceğini hiç merak ettin mi?

Hast du dich je gefragt, was hätte passieren können, wenn Tom nicht dagewesen wäre?

Tom'la tek başına birkaç dakika meşgul olabileceğini düşünüyor musun?

Glaubst du, dass du ein paar Minuten lang allein mit Tom zurechtkommst?

Kim onun o kadar zayıf ve küçük olabileceğini düşünürdü?

Wer hätte gedacht, dass sie so klein und dünn sein könnte?

Pilot üstü kapalı olarak onun bir UFO olabileceğini söyledi.

Der Pilot äußerte die Vermutung, es könne sich um ein Ufo handeln.

Baba yalvarırım bir kere de yanılıyor olabileceğini kabul et.

Papa, ich bitte dich, einmal einzuräumen, dass du auch unrecht haben kannst!

Tom, Mary'nin onunla flört ediyor olabileceğini hiç fark etmedi.

Auf den Gedanken, dass Maria mit ihm geschäkert haben könnte, kam Tom gar nicht erst.

Çünkü haklı olmadığımız da oldu. Pepe'nin başkan olabileceğini hiç düşünmemiştik.

Nicht immer haben wir recht gehabt. Wir hätten nie gedacht, dass Pepe Präsident wird.

Ve sonra Covid-19'un ne denli tehlikeli olabileceğini görürsünüz.

Und dann kann man sehen wie viel gefährlicher Covid-19 sein kann.

Tom'un kamerasını nereye koymuş olabileceğini dair herhangi bir fikrin var mı?

- Hast du eine Ahnung, wo Tom seine Kamera hingetan haben könnte?
- Habt ihr eine Idee, wo Tom seine Kamera hingelegt haben könnte?

Bu bilgisayar oyununun Tom için biraz çok zor olabileceğini düşünmüyor musun?

Meinst du nicht, dass dieses Computerspiel etwas zu schwierig für Tom sein könnte?

Veri bir dersin ideal uzunluğunun 60 dakika yerine 30 olabileceğini öneriyor.

Die Sachverhalte deuten an, dass die optimale Dauer einer Vorlesung 30 statt 60 Minuten wäre.

Onlar Amerika'da herhangi birinin başkan olabileceğini söylüyorlar fakat belki gerçekten doğru değildir.

Es heißt zwar, in Amerika könne jeder Präsident werden, aber so ganz stimmt das wohl nicht.

Çıngıraklı yılan ısırığı böyle bir görevin ne kadar tehlikeli olabileceğini hatırlatan bir gösterge.

Der Biss der Klapperschlange ist eine schmerzvolle Erinnerung daran, wie gefährlich so eine Mission sein kann.

Çıngıraklı yılan ısırığı, böyle bir görevin ne kadar tehlikeli olabileceğini hatırlatan bir gösterge.

Der Biss der Klapperschlange ist eine schmerzhafte Erinnerung daran, wie gefährlich solche Missionen sein können.

Tom Mary'yi öğleden sonra geç saatlerde onun yardımına ihtiyacı olabileceğini söylemek için aradı.

Tom rief Mary an, um ihr zu sagen, dass er möglicherweise später am Nachmittag ihre Hilfe benötige.

Batıda yapılan çalışmalar, kanserin büyümesini önleyebileceğini ve morfinden daha etkili bir uyuşturucu olabileceğini göstermiştir.

Westliche Studien haben gezeigt, dass es das Wachstum von Krebs hemmen und Schmerzen effektiver als Morphine lindern könnte.