Translation of "Olmadığından" in German

0.009 sec.

Examples of using "Olmadığından" in a sentence and their german translations:

Muhtemelen fazla oksijen olmadığından.

Vermutlich ein Anzeichen dafür, dass es nicht viel Sauerstoff gibt.

Meşgul olmadığından emin misin?

Bist du auch ganz bestimmt nicht beschäftigt?

Olasılık olmadığından emin misin?

Bist du sicher, dass es keine Möglichkeit gibt?

Kanama olmadığından emin olmalıyız.

Wir müssen sicher sein, dass keine Blutung vorhanden ist.

Konunun bu olmadığından eminim.

Das ist bestimmt nicht der Fall.

Bir yolu olmadığından emin misin?

Bist du sicher, dass es keine Möglichkeit gibt?

Onun Tom'un köpeği olmadığından eminim.

Das war bestimmt nicht Toms Hund.

Yardımıma ihtiyacın olmadığından emin misin?

- Bist du sicher, dass du meine Hilfe nicht brauchst?
- Seid ihr sicher, dass ihr meine Hilfe nicht braucht?
- Sind Sie sicher, dass Sie meine Hilfe nicht brauchen?

Bunun gerçek olmadığından emin misin?

- Bist du sicher, dass das nicht stimmt?
- Seid ihr sicher, dass das nicht stimmt?
- Sind Sie sicher, dass das nicht stimmt?

- Bunun alaylı olup olmadığından emin değilim.
- Bunun ironik olup olmadığından emin değilim.

Ich weiß nicht so recht, ob das ironisch ist oder nicht.

Onun dürüst olup olmadığından şüphe ediyorum.

Ich bezweifle seine Ehrlichkeit.

Bunun Tom olmadığından ne kadar eminsin?

- Wie sicher bist du dir denn, dass es sich nicht um Tom handelt?
- Wie sicher seid ihr euch denn, dass es sich nicht um Tom handelt?
- Wie sicher sind Sie sich denn, dass es sich nicht um Tom handelt?

Onun yapmak istediğin şey olmadığından eminim.

Ich bin mir sicher, dass das nicht ist, was ihr tun wollt.

Bunun aşk olup olmadığından emin değilim.

Ich bin mir nicht sicher, ob das Liebe ist.

Onun bir avukat olup olmadığından şüpheliyim.

Ich bezweifele, dass er Anwalt ist.

Bunun doğru olup olmadığından emin değilim.

Ich bin nicht sicher, ob das richtig ist.

Bunun planının bir parçası olmadığından eminim.

Ich bin sicher, das war nicht Teil seines Plans.

Yiyecek başka bir şey olmadığından emin misin?

- Bist du sicher, dass es nichts anderes zu essen gibt?
- Seid ihr sicher, dass es nichts anderes zu essen gibt?
- Sind Sie sicher, dass es nichts anderes zu essen gibt?

Tom yeterli parası olup olmadığından emin değildi.

Tom war sich nicht sicher, ob er genug Geld dabeihatte.

Biz onun haklı olup olmadığından emin değiliz.

Wir sind uns nicht sicher, ob sie recht hat.

Sözlerinizin gerçeğe uygun olup olmadığından emin değilim.

Ich bin mir nicht sicher, ob deine Worte der Wahrheit entsprechen.

Tom'un bir kız arkadaşının olmadığından emin misin?

- Bist du dir sicher, dass Tom keine Freundin hat?
- Seid ihr euch sicher, dass Tom keine Freundin hat?
- Sind Sie sich sicher, dass Tom keine Freundin hat?

Adil ve makul olmadığından dolayı önerinizi kabul edemem.

Ich kann Ihrem Vorschlag nicht zustimmen, da er weder gerecht noch vernünftig ist.

Acıktığımdan ve beş kuruşum olmadığından dilenmeye karar verdim.

Da ich hungrig war und keinen Cent mehr besaß, beschloss ich zu betteln.

Bunun benim anahtarım olup olmadığından emin bile değilim.

Ich bin mir nicht einmal sicher, ob das mein Schlüssel ist.

Yapmamız gereken başka bir şey olmadığından emin misin?

Bist du sicher, dass wir sonst nichts zu tun haben?

Bunun iyi bir fikir olup olmadığından emin değilim.

Ich bin mir nicht sicher, ob das so klug ist.

Bu hafta çok fazla insan olmadığından projeyi tamamlayamadık.

Mit so vielen Leuten, die nicht da waren, konnten wir das Projekt nicht beenden.

Dünyadaki birçok insan okumak için vakitleri olmadığından şikayet eder.

Viele Leute auf der Welt beklagen, dass sie keine Zeit zum Lesen haben.

Senin için yapabileceğim başka bir şey olmadığından emin misin?

Kann ich sonst bestimmt nichts für dich tun?

Eğer hiçbir çözüm yoksa bu hiçbir sorun olmadığından dolayıdır.

Wenn es keine Lösung gibt, dann heißt dies, es gibt kein Problem.

Buranın 15 metreden fazla olup olmadığından emin değilim. Ne düşünüyorsunuz?

Ich bin nicht sicher, ob das über 15 Meter sind. Was denkst du?

- Tom'un niyetinin kötü olmadığından eminim.
- Tom'un niyetinin iyi olduğuna eminim.

Ich bin sicher, dass Tom gute Absichten hat.

"Benden daha fazla para kazanıyorsun." " Bu bir işin olmadığından, Tom!"

„Du verdienst mehr als ich.“ – „Das liegt daran, dass du keine Arbeit hast, Tom!“

Tom yemek için yeterli zamanı olmadığından öğle yemeği yemeden gitti.

Tom ging ohne Mittagessen, da er keine Zeit mehr dafür hatte.

Bu bölgede sizi mahvedebilecek bir şey olmadığından emin olmalısınız. Şuna bakın.

Man muss sich vergewissern, dass der Platz sicher ist. Oh, schau mal.

Giydiğim şey durum için uygun olmadığından dolayı elbiseleri değiştirmek zorunda kaldım.

Ich musste mich umziehen, weil das, was ich gerade trug, der Situation nicht angemessen war.

1453 yılınca cami olmadığından ve aynı zamanda da güç gösterisi için camiye çevrilen Ayasofya

Da es 1453 keine Moschee gab und sich auch in eine Moschee für Powershows verwandelte, wurde die Hagia Sophia

Kemiklerin balıklardan hoşlanmamak için gerçekten iyi bir neden olmadığından dolayı sadece balıklardan hoşlanmadığını söylüyorsun.

Die Gräten sind doch kein Grund, nicht gerne Fisch zu essen!

Hiç çocuğum olmadığından, gönüllü iş yapmak için ebeveynlerin harcadığından daha çok harcayacak zamanım var.

Aufgrund meiner Kinderlosigkeit habe ich mehr Zeit für Freiwilligenarbeit als Menschen, die Eltern sind.

Alice nehir kıyısında kız kardeşinin yanında oturmaktan sıkılmaya başlamıştı ve yapacak da bir şeyi olmadığından bir iki kez kız kardeşinin okuduğu kitaba çaktırmadan bakıverdi fakat kitapta resim ya da diyalog yoktu, Alice de "resimsiz ve diyalogsuz bir kitap ne işe yarar" diye kendi kendine düşündü.

Langsam hatte Alice die Nase voll davon, neben ihrer Schwester auf der Bank zu sitzen und nichts zu tun zu haben: ein zweimal hatte sie einen Blick auf das Buch geworfen, das ihre Schwester las, doch es enthielt weder Abbildungen noch Dialoge; "und wozu taugt ein Buch", dachte Alice, "ohne Abbildungen oder Dialoge?"