Translation of "Karmaşık" in French

0.033 sec.

Examples of using "Karmaşık" in a sentence and their french translations:

Bu karmaşık.

C'est compliqué.

O karmaşık.

- C'est compliqué.
- C'est complexe.

Çok karmaşık.

- C'est si difficile.
- C'est si compliqué.

Sorun karmaşık.

Le problème est complexe.

Karmaşık bir konu

C'est un mystère.

Karmaşık bir mesele.

C'est une affaire compliquée.

Arapça karmaşık değil.

L'arabe n'est pas compliqué.

Bu karmaşık değil.

Ce n'est pas compliqué.

Bu biraz karmaşık.

C'est un peu compliqué.

Bu karmaşık oluyor.

Cela se complique.

Durum çok karmaşık.

La situation est très compliquée.

O karmaşık mıydı?

Était-ce compliqué ?

O karmaşık mı?

Est-ce compliqué ?

Dilim çok karmaşık.

Ma langue est très compliquée.

Hayat çok karmaşık.

C'est très compliqué, la vie !

Bilgisayarlar karmaşık makinelerdir.

Les ordinateurs sont des machines complexes.

O karmaşık değil.

Ce n'est pas compliqué.

Bu gerçekten karmaşık.

C'est très compliqué.

Her şey karmaşık.

Tout est compliqué.

Karmaşık yaşamın ortaya çıkışı.

Pour qu'une vie complexe émerge,

Metastaz karmaşık bir süreçtir.

Les métastases ont un processus complexe,

O, inanılmaz derecede karmaşık.

- C'est à y perdre son latin.
- C'est d'une complexité délirante.

Bu karmaşık bir soru.

C'est une affaire compliquée.

Bu karmaşık bir konudur.

C'est un sujet compliqué.

Bunun hepsi çok karmaşık.

Tout est si compliqué.

O karmaşık bir soruydu.

C'était une question compliquée.

Bu çok karmaşık değil.

Ce n'est pas très compliqué.

Tom'un açıklaması çok karmaşık.

L'explication de Tom était trop compliquée.

Bu karmaşık bir konu.

C'est un problème complexe.

Karmaşık bir dünyada yaşıyoruz.

Nous vivons dans un monde compliqué.

Çok karmaşık bir durum.

C'est une situation très compliquée.

Dil bilgisi çok karmaşık.

La grammaire est une chose très difficile.

İnsan karmaşık bir organizmadır.

L'homme est un organisme complexe.

- Beynin karmaşık bir yapısı vardır.
- Beyin karmaşık bir yapıya sahiptir.

Le cerveau a une structure complexe.

- Gramer çok karmaşık bir şey.
- Dil bilgisi çok karmaşık bir şeydir.

La grammaire est quelque chose de très compliqué.

Ama karmaşık hayatın gelişimi için

mais peut-être que le développement d'une vie complexe

Bu yüzden karmaşık bir durum.

Il y a donc un peu de tout.

O kadar da karmaşık değil.

Ce n'est pas si compliqué.

Beyin sadece karmaşık bir makinedir.

Le cerveau n'est qu'une machine compliquée.

Fabrika birçok karmaşık makineleri kullanır.

L'usine utilise de nombreuses machines compliquées.

O oldukça karmaşık bir sorun.

C'est un problème très compliqué.

Bu gerçekten karmaşık bir iş.

C'est un travail très compliqué.

Bu çok karmaşık bir sistem.

C'est un système très complexe.

O, çok karmaşık bir makinedir.

C'est une machine très complexe.

Sevgi neden bu kadar karmaşık.

Pourquoi l'amour est-il si compliqué ?

Bu çok karmaşık bir konu.

C'est un problème très compliqué.

Birincisi, karmaşık hayatın evrimleşmesine imkan sağladı.

Premièrement, la vie complexe a pu évoluer.

Henüz karmaşık düşüncelerin şifrelerini çözemesek de

Même si nous ne pouvons pas correctement décoder des pensées complexes,

Bu ölçümleri karmaşık bilgisayar modelleriyle birleştiriyorlar

Et ils les combinent à des modèles informatiques complexes

Karmaşık bir kadro sistemini miras aldı

conçu par Berthier .

Onu yöneten karmaşık mekanizmaları hedef alarak,

mais en visant le mécanisme complexe derrière tout ça,

Bu benim için biraz fazla karmaşık.

C'est un peu trop compliqué pour moi.

O, karmaşık matematiksel problemleri çözmede iyidir.

Il est bon pour résoudre des problèmes mathématiques complexes.

Bilgisayarlar son derece karmaşık işleri yapabilirler.

Les ordinateurs sont capables d'effectuer des tâches extrêmement compliquées.

İki ülke arasındaki ticaret karmaşık olabilir.

Les échanges commerciaux entre pays peuvent être complexes.

"Tom senin erkek arkadaşın mı?" "Karmaşık."

« Est-ce que Tom est ton petit ami ? » « C'est compliqué. »

Ve büyük, ışıltılı ve karmaşık dünyaya girecektim.

pour aller dans le grand monde, incroyable et désordonné.

Greg Gage: Ahtapot inanılmaz karmaşık davranışlar sergileyen,

Greg Gage : La pieuvre est un animal à l'allure étrange

Yıldızlar arası toz bulutlarında karmaşık organik moleküller,

des molécules organiques dans des nuages de poussière interstellaires

Kadınlar erkeklerin genellikle çok karmaşık olduğunu hissediyorlar.

Les femmes trouvent que les hommes sont souvent très compliqués.

Bu, çok karmaşık bir hikaye haline geliyor.

Cela devient une histoire très complexe.

Onların iletişimi düşündüğümüzden çok daha karmaşık olabilir.

Il se peut que leur communication soit beaucoup plus complexe que nous le pensions.

Planı karmaşık ve pahalı olduğundan, muhtemelen uygulanmayacak.

Comme son plan est compliqué et cher, il ne sera vraisemblablement pas adopté.

Bu çocuk karmaşık matematik problemini kolaylıkla çözdü.

Cet enfant a résolu facilement ce problème mathématique compliqué.

Fakat gerçek, bundan çok daha zor ve karmaşık.

Mais la réalité est plus difficile et plus complexe.

- Bu çok karmaşık mı?
- O çok zor mu?

Est-ce trop difficile ?

- Bilgisayar karmaşık bir makinedir.
- Bilgisayar kompleks bir makinedir.

L'ordinateur est une machine complexe.

Bu karmaşık meseleler, acı bir şekilde kişisel hâle geliyor

ces problèmes complexes deviennent douloureusement personnels,

Ve müteahhitleri karmaşık Apollo uzay aracının tasarımını aceleye getirdi.

et ses sous-traitants avaient précipité la conception du complexe vaisseau spatial Apollo.

Vahşi hayat çok basit ve toplumlarımız çok karmaşık makine!

La vie sauvage est si simple, et nos sociétés sont des machines si compliquées !

Bu form biraz karmaşık görünüyor. Onu doldurmama yardım et.

Ce formulaire a l'air bien compliqué. Aide-moi à le remplir.

Büyümek ve karmaşık hale gelmek için yaşam oksijene ihtiyaç duyar.

On sait que la vie a besoin d'oxygène pour se développer de façon complexe

Altta yatan pek çok karmaşık ve değişken etkeni dikkate almaz

ne considère pas des facteurs variables et complexes.

Yırtıcılar, avlarını alt etmenin karmaşık yollarını bulmak için evrimleşmek durumunda.

Les prédateurs doivent rivaliser d'ingéniosité pour se montrer plus malins que leurs proies.

Bu süre zarfında... ...hayvanlar âlemindeki en karmaşık görme yetisini geliştirdi.

Et, depuis, elle a développé la vue la plus complexe du règne animal.

Dünya'nın güneş çevresindeki yörüngesindeki hareketi birçok karmaşık fizik yasasına uyar.

La rotation de la Terre autour du Soleil est soumise à de nombreuses lois physiques complexes.

Yüksekliğin bundan daha büyük olduğunu düşünün . Ama her zaman karmaşık bir

la hauteur qui est plus grande que cela. Mais ils se heurtaient toujours à un problème

, yaralılar için komaya ve çoğu zaman çok karmaşık ve ölümcül bir

rapidement dans une période maximale de quarante-huit heures jusqu'à ce qu'ils conduisent au

Yani, bu durum işleri karmaşık hale getiriyor ve biraz da korkutu.

"Ca rend alors les choses compliquées et un peu effrayant."

Loch Ness canavarı gerçek mi yoksa sadece karmaşık bir aldatmaca mı?

Le monstre du Loch Ness est-il réel ou est-ce juste un canular élaboré ?

Ev ödevi o kadar karmaşık ki sınıftaki hiç kimse onu bitirmedi.

Le devoir était si compliqué que personne de la classe ne l'a terminé.

Bunun sebebi ise karmaşık bir dünyada, sevgi ve empati en güçlü öğretmenlerdir.

Dans ce monde complexe, la compassion et l'empathie sont de puissants professeurs.

Ve sonra çok daha karmaşık ve birinci sınıf bir ölçü ile başka bir şiir yazıyor ve

Et puis il produit un autre poème dans un mètre beaucoup plus complexe et de grande classe, et dit

Çok sıkıcı olduğunu düşündüğü Avrupa dillerinden sinirlenen Christopher Columbus Columbian dilini icat etti, öyle karmaşık bir dildi ki onu sadece o konuşabildi.

Frustré par les langues européennes qu'il considérait comme "trop ennuyantes", Christophe Colomb inventa le "Colombin", une langue si compliquée que seul lui pouvait la parler.