Translation of "Karmaşık" in English

0.013 sec.

Examples of using "Karmaşık" in a sentence and their english translations:

- Karmaşık değil.
- Bu karmaşık değil.

- It's not complicated.
- It isn't complicated.

Bu karmaşık.

- It's complicated.
- It's complex.
- This is complicated.

O karmaşık.

It's complex.

Cevap karmaşık.

The answer is complicated.

Çok karmaşık.

It's so complicated.

Sorun karmaşık.

The problem is complex.

Durum karmaşık.

The case is complex.

Karmaşık bir konu

It's a puzzle,

Karmaşık bir mesele.

It's a complicated matter.

Dünya çok karmaşık.

The world is very complicated.

Arapça karmaşık değil.

- Arabic isn't complicated.
- Arabic is not complicated.
- Arabic isn't complex.

Bu karmaşık değil.

- It's not complicated.
- It isn't complicated.

Bu biraz karmaşık.

It's a little complicated.

Herkesin hayatı karmaşık.

Everyone's life is complicated.

Bilgisayarlar karmaşık makinelerdir.

- Computers are complicated machines.
- Computers are complex machines.

Ne kadar karmaşık?

How complex is it?

Bu karmaşık oluyor.

This is getting complicated.

Çok karmaşık olmamalı.

It shouldn't be too complicated.

Bu durum karmaşık.

This case is complex.

Konular zaten karmaşık.

Matters are complicated already.

Bu şeyler karmaşık.

These things are complicated.

Bunlar karmaşık konular.

These are complicated issues.

O karmaşık görünüyor.

That sounds complicated.

İnsanlar karmaşık organizmalardır.

People are complicated organisms.

Bu çok karmaşık.

It's too complicated.

Durum çok karmaşık.

The situation is very complicated.

O karmaşık mıydı?

Was it complicated?

O karmaşık mı?

Is it complicated?

Dilim çok karmaşık.

My language is very complicated.

Hayat çok karmaşık.

Life is so complicated.

Arapça karmaşık değildir.

Arabic isn't complex.

O karmaşık değil.

That isn't complex.

Göründüğünden daha karmaşık.

It's more complicated than it looks.

Karmaşık duygular içindeyim.

I kind of have mixed emotions.

Bu gerçekten karmaşık.

It's really complicated.

Her şey karmaşık.

Everything is complicated.

- Bu karmaşık bir dildir.
- Bu karmaşık bir dil.

- It's a complicated language.
- It is a complicated language.

- Bu karmaşık bir sorundur.
- Bu karmaşık bir problemdir.

This is a complex problem.

Karmaşık yaşamın ortaya çıkışı.

Complex life forms must arise --

Metastaz karmaşık bir süreçtir.

Metastasis is a complicated process.

O, inanılmaz derecede karmaşık.

It's insanely complex.

Bu karmaşık bir soru.

It's a complicated question.

Bu karmaşık bir konudur.

- It's a complicated subject.
- This is a complicated issue.

Bunlar çok karmaşık cihazlardır.

These are very sophisticated devices.

Onun karmaşık olabileceğini düşündüm.

- I thought it might be complicated.
- I thought that it might be complicated.

Bu çok karmaşık mı?

Is that so complicated?

Bunun hepsi çok karmaşık.

This is all so complicated.

O karmaşık bir soruydu.

It was a complicated question.

Kimya çok karmaşık olabilir.

Chemistry can be very complex.

Bu hiç karmaşık değil.

- It's not complicated at all.
- It isn't complicated at all.

O aslında oldukça karmaşık.

It's quite complex actually.

Bu karmaşık bir işlem.

It's a complicated transaction.

Bu korkunç karmaşık görünüyor.

It sounds terribly complicated.

O çok karmaşık görünüyor.

That sounds too complicated.

Bu çok karmaşık değil.

- It's not very complicated.
- It isn't very complicated.

Tom'un karmaşık duyguları vardı.

Tom had mixed feelings.

Sorun daha karmaşık oldu.

The problem has become more complex.

Bu biraz karmaşık görünüyor.

That sounds a little complicated.

Bu gerçekten karmaşık görünüyor.

This looks really complicated.

Neden bu kadar karmaşık?

Why is it so complicated?

Çok karmaşık bir durum.

It's a very complicated situation.

Bu karmaşık bir konu.

- It's a complex issue.
- This is a complex issue.

Tom'un açıklaması çok karmaşık.

Tom's explanation was too complicated.

Bu karmaşık bir sorun.

- It's a complex problem.
- The problem is complex.
- That's a hard problem.
- It's a hard problem.
- It's a complicated problem.
- It is a complicated problem.
- This is a complex problem.
- This is a difficult problem.

O karmaşık bir çocuk.

He's a complicated boy.

Çok karmaşık konularla ilgileniyorduk.

We were dealing with very complicated issues.

Karmaşık bir dünyada yaşıyoruz.

We live in a complicated world.

Bu karmaşık bir dünya.

It's a complicated world.

Dil bilgisi çok karmaşık.

Grammar is very complicated.

İnsan karmaşık bir organizmadır.

Man is a complex organism.

Cevaplamak için fazla karmaşık.

It's too complicated to answer.

O karmaşık bir faktördü.

That was the complicating factor.

Bu karmaşık bir süreçtir.

- It is a complex process.
- It is a complicated process.

Bu konu çok karmaşık.

This issue is very complex.

Bunu yapmak karmaşık değildi.

Doing that wasn't complicated.

Benim için çok karmaşık.

It's too complicated for me.

Tom karmaşık bir kişidir.

Tom is a complicated person.

- Beynin karmaşık bir yapısı vardır.
- Beyin karmaşık bir yapıya sahiptir.

The brain has a complex structure.

- Gramer çok karmaşık bir şey.
- Dil bilgisi çok karmaşık bir şeydir.

Grammar is a very complex thing.

Ama karmaşık hayatın gelişimi için

but perhaps the development of complex life

Bu yüzden karmaşık bir durum.

So it's a very mixed bag.

Sorunun ardında karmaşık durumlar vardır.

There are complicated circumstances behind the matter.

Açıklama çok daha karmaşık olabilir.

The explanation may be much more complex.

O kadar da karmaşık değil.

- It's not that complicated.
- It isn't that complicated.

Kızlar karmaşık değildir. Erkekler basittir.

Girls aren't complicated. Men are simple.

Tom'un durumu daha karmaşık oluyor.

Tom's situation is getting more complicated.

Beyin sadece karmaşık bir makinedir.

The brain is just a complicated machine.