Translation of "Karmaşık" in German

0.006 sec.

Examples of using "Karmaşık" in a sentence and their german translations:

- Karmaşık değil.
- Bu karmaşık değil.

Es ist nicht kompliziert.

Bu karmaşık.

Das ist kompliziert.

Çok karmaşık.

Es ist so kompliziert.

Karmaşık bir konu

Es ist ein Rätsel,

Arapça karmaşık değil.

Arabisch ist nicht kompliziert.

Bu karmaşık değil.

Das ist nicht kompliziert.

Bilgisayarlar karmaşık makinelerdir.

Computer sind komplizierte Maschinen.

Ne kadar karmaşık?

- Wie kompliziert ist es?
- Wie kompliziert ist er?
- Wie kompliziert ist sie?

Bu karmaşık oluyor.

Das wird langsam kompliziert.

O karmaşık görünüyor.

Das hört sich kompliziert an.

Bu çok karmaşık.

- Es ist zu kompliziert.
- Das ist zu kompliziert!

Durum çok karmaşık.

- Die Situation ist sehr kompliziert.
- Die Situation ist sehr komplex.

O karmaşık mı?

Ist es kompliziert?

Hayat çok karmaşık.

Das Leben ist so kompliziert.

Arapça karmaşık değildir.

Arabisch ist nicht kompliziert.

Bu gerçekten karmaşık.

Das ist sehr kompliziert.

- Bu karmaşık bir dildir.
- Bu karmaşık bir dil.

Es ist eine komplizierte Sprache.

Karmaşık yaşamın ortaya çıkışı.

Komplexe Lebensformen müssen entstehen --

O, inanılmaz derecede karmaşık.

Es ist wahnsinnig komplex.

Onun karmaşık olabileceğini düşündüm.

Ich dachte, dass es kompliziert sein könnte.

Bu çok karmaşık mı?

Ist das so kompliziert?

Kimya çok karmaşık olabilir.

Chemie kann sehr vielschichtig sein.

Bu korkunç karmaşık görünüyor.

Das hört sich unwahrscheinlich kompliziert an.

O çok karmaşık görünüyor.

Das hört sich zu kompliziert an.

Tom'un açıklaması çok karmaşık.

Toms Erklärung war zu kompliziert.

Aşk karmaşık ama harıkadır!

Liebe ist kompliziert, aber wunderbar!

Benim için çok karmaşık.

Das ist mir zu kompliziert.

Tom karmaşık bir kişidir.

Tom ist ein komplizierter Mensch.

- Beynin karmaşık bir yapısı vardır.
- Beyin karmaşık bir yapıya sahiptir.

Das Gehirn hat eine komplexe Struktur.

- Gramer çok karmaşık bir şey.
- Dil bilgisi çok karmaşık bir şeydir.

Grammatik ist etwas sehr Kompliziertes.

Ama karmaşık hayatın gelişimi için

aber die Entwicklung von komplexem Leben

Sorunun ardında karmaşık durumlar vardır.

Es spielen komplizierte Zusammenhänge in diese Angelegenheit hinein.

Açıklama çok daha karmaşık olabilir.

Die Erklärung ist vielleicht bei weitem komplizierter.

O kadar da karmaşık değil.

Es ist nicht so kompliziert.

Kızlar karmaşık değildir. Erkekler basittir.

- Mädchen sind nicht kompliziert. Männer sind schlicht.
- Es sind nicht Mädchen kompliziert, sondern Männer allzu einfach.

Beyin sadece karmaşık bir makinedir.

Das Gehirn ist nur eine komplizierte Maschine.

Hayat bazen istediğimden daha karmaşık.

Das Leben ist manchmal komplizierter, als ich es möchte.

Bu örnek biraz daha karmaşık.

Dieses Beispiel ist etwas komplexer.

O oldukça karmaşık bir sorun.

Das ist ein ziemlich kompliziertes Problem.

O çok karmaşık bir soru.

Das ist eine sehr schwierige Frage.

Bu çok karmaşık bir konu.

Das ist eine sehr komplexe Angelegenheit.

Birincisi, karmaşık hayatın evrimleşmesine imkan sağladı.

Erstens erlaubte er die Entstehung von komplexem Leben.

Karmaşık ve derin meseleleri açıklamak için

Mit ganz einfachen Worten

Karmaşık bir kadro sistemini miras aldı

selbst entwickelt hatte.

O meseleleri daha karmaşık hale getirecek.

- Das wird die Dinge verkomplizieren.
- Das wird die Dinge noch komplizierter machen.

Hayat her zaman daha karmaşık olacaktır.

Das Leben wird immer komplexer.

O, karmaşık matematiksel problemleri çözmede iyidir.

Er ist gut darin, komplizierte mathematische Probleme zu lösen.

Bilgisayarlar son derece karmaşık işleri yapabilirler.

Computer können extrem komplizierte Aufgaben erledigen.

İki ülke arasındaki ticaret karmaşık olabilir.

Handelsbeziehungen zwischen zwei Ländern können kompliziert sein.

Bu cevaplamak için karmaşık bir soru.

Das ist eine schwierig zu beantwortende Frage.

Neden her şey bu kadar karmaşık?

Warum ist alles so kompliziert?

"Tom senin erkek arkadaşın mı?" "Karmaşık."

"Ist Tom dein Freund?" "Es ist kompliziert."

Yıldızlar arası toz bulutlarında karmaşık organik moleküller,

komplexe organische Moleküle in interstellaren Staubwolken,

Kadınlar erkeklerin genellikle çok karmaşık olduğunu hissediyorlar.

Frauen finden, dass Männer oft sehr kompliziert sind.

Bu, çok karmaşık bir hikaye haline geliyor.

Dies wird eine sehr komplizierte Geschichte.

Onların iletişimi düşündüğümüzden çok daha karmaşık olabilir.

Ihre Kommunikation ist vielleicht viel komplexer als wir dachten.

Planı karmaşık ve pahalı olduğundan, muhtemelen uygulanmayacak.

Da sein Plan schwierig und kostspielig ist, steht er ganz außer Frage.

Bu çocuk karmaşık matematik problemini kolaylıkla çözdü.

Dieses Kind hat dieses komplizierte mathematische Problem leicht gelöst.

Fakat gerçek, bundan çok daha zor ve karmaşık.

aber die Realität ist schwieriger und komplexer.

- Bu çok karmaşık mı?
- O çok zor mu?

- Ist das zu schwierig?
- Ist das so kompliziert?
- Ist es zu kompliziert?

- Bilgisayar karmaşık bir makinedir.
- Bilgisayar kompleks bir makinedir.

Ein Computer ist eine komplexe Maschine.

Ve müteahhitleri karmaşık Apollo uzay aracının tasarımını aceleye getirdi.

und ihre Auftragnehmer das Design des komplexen Apollo-Raumschiffs beschleunigt.

Bu form biraz karmaşık görünüyor. Onu doldurmama yardım et.

Dieses Formular sieht kompliziert aus. Hilf mir beim Ausfüllen!

Kolayca anlaşılması için bir cümle gereksiz yere karmaşık olmamalı.

Um leicht verständlich zu sein, sollte ein Satz nicht unnötig kompliziert sein.

Büyümek ve karmaşık hale gelmek için yaşam oksijene ihtiyaç duyar.

Leben braucht Sauerstoff, um groß und komplex zu werden.

Yırtıcılar, avlarını alt etmenin karmaşık yollarını bulmak için evrimleşmek durumunda.

Räuber müssen raffinierte Strategien entwickeln, um Beute zu überlisten.

Bu süre zarfında... ...hayvanlar âlemindeki en karmaşık görme yetisini geliştirdi.

Und im Laufe der Zeit haben sie das komplexeste Sehvermögen im Tierreich entwickelt.

Hayat karmaşık değildir! Bize, büyümemizi ve gelişmemizi sağlayan görevler verir yalnızca. Bizim bunu istememiz yeterlidir!

Das Leben ist nicht kompliziert! Es stellt uns nur Aufgaben, die uns wachsen und lernen lassen. Wir müssen es nur wollen!

Ve sonra çok daha karmaşık ve birinci sınıf bir ölçü ile başka bir şiir yazıyor ve

Und dann produziert er ein weiteres Gedicht in einem viel komplexeren und hochwertigeren Meter und sagt:

Çok sıkıcı olduğunu düşündüğü Avrupa dillerinden sinirlenen Christopher Columbus Columbian dilini icat etti, öyle karmaşık bir dildi ki onu sadece o konuşabildi.

Über die europäischen Sprachen frustriert, die er für „zu langweilig“ hielt, erfand Christoph Kolumbus „Kolumbisch“, eine Sprache, die so kompliziert war, dass nur er sie sprechen konnte.