Translation of "Karmaşık" in Spanish

0.007 sec.

Examples of using "Karmaşık" in a sentence and their spanish translations:

- Karmaşık değil.
- Bu karmaşık değil.

No es complicado.

Bu karmaşık.

Es complicado.

Cevap karmaşık.

La respuesta es complicada.

Durum karmaşık.

- El caso es complicado.
- El caso es complejo.

- Karmaşık görünmüyor.
- Karmaşık gelmiyor.
- Zor görünmüyor.

No parece complicado.

Karmaşık bir konu

Es un acertijo

Bilgisayarlar karmaşık makinelerdir.

Los computadores son máquinas complicadas.

Ne kadar karmaşık?

¿Qué complejidad tiene?

Bu durum karmaşık.

- Este caso es complejo.
- Este caso es complicado.

Bunlar karmaşık konular.

Estos son problemas complicados.

Bu çok karmaşık.

Es demasiado complicado.

Durum çok karmaşık.

La situación es muy complicada.

O karmaşık mı?

¿Es complicado?

Karmaşık yaşamın ortaya çıkışı.

Deben surgir formas de vida complejas

Metastaz karmaşık bir süreçtir.

La metástasis es un proceso complejo.

Bu karmaşık bir soru.

Es una cuestión complicada.

Onun karmaşık olabileceğini düşündüm.

Pensé que podría ser complicado.

Kimya çok karmaşık olabilir.

La química puede ser muy compleja.

Bu karmaşık bir konu.

Es un asunto complicado.

O karmaşık bir çocuk.

Es un muchacho complicado.

Karmaşık bir dünyada yaşıyoruz.

Vivimos en un mundo complicado.

Dil bilgisi çok karmaşık.

La gramática es muy complicada.

Tom karmaşık bir kişidir.

Tom es una persona complicada.

- Beynin karmaşık bir yapısı vardır.
- Beyin karmaşık bir yapıya sahiptir.

El cerebro tiene una estructura compleja.

- Gramer çok karmaşık bir şey.
- Dil bilgisi çok karmaşık bir şeydir.

La gramática es algo muy complejo.

Ama karmaşık hayatın gelişimi için

pero tal vez el desarrollo de la vida compleja

Bu yüzden karmaşık bir durum.

Entonces, es una bolsa muy variada.

O kadar da karmaşık değil.

No es tan complicado.

Beyin sadece karmaşık bir makinedir.

El cerebro es solamente una máquina complicada.

Ama biraz karmaşık olduğunu farketmişsinizdir.

pero te puedes dar cuenta que estan un poco mezcladas.

Fabrika birçok karmaşık makineleri kullanır.

La fábrica usa muchas máquinas complicadas.

O çok karmaşık bir dünyaydı.

Era un mundo muy complicado.

O oldukça karmaşık bir sorun.

Es un problema bastante complicado.

O çok karmaşık bir soru.

Esa es una pregunta muy complicada.

Bu çok karmaşık bir konu.

Éste es un problema muy complejo.

Bu çok karmaşık bir sorun.

Éste es un problema muy complejo.

O, konuyu karmaşık hale getirebilir.

Eso puede complicar las cosas.

Bizler karmaşık kimyasal reaksiyonların sonucu hayattayız.

Estamos vivos gracias a complicadas reacciones químicas.

Birincisi, karmaşık hayatın evrimleşmesine imkan sağladı.

Primero, permitió que evolucionara la vida compleja.

Karmaşık ve derin meseleleri açıklamak için

Y tenía un lenguaje muy simple

Henüz karmaşık düşüncelerin şifrelerini çözemesek de

Aunque aún no podemos descodificar de manera fiable los pensamientos complejos,

Bu ölçümleri karmaşık bilgisayar modelleriyle birleştiriyorlar

Y combinan las medidas en complejos modelos computarizados

Karmaşık bir kadro sistemini miras aldı

.

Onu yöneten karmaşık mekanizmaları hedef alarak,

sino sobre los complejos mecanismos que gatillan ese crecimiento,

Bu benim için biraz fazla karmaşık.

Es un poco demasiado complicado para mí.

Bilgisayarlar son derece karmaşık işleri yapabilirler.

Los computadores son capaces de realizar trabajo extremadamente complicado.

Ve büyük, ışıltılı ve karmaşık dünyaya girecektim.

y entrar en ese mundo grande, brillante y desordenado

Greg Gage: Ahtapot inanılmaz karmaşık davranışlar sergileyen,

Greg Gage: El pulpo es un animal bastante raro en apariencia

Yıldızlar arası toz bulutlarında karmaşık organik moleküller,

moléculas orgánicas complejas en nubes de polvo interestelar,

Kadınlar erkeklerin genellikle çok karmaşık olduğunu hissediyorlar.

Las mujeres sienten que a menudo los hombres son muy complicados.

Bu, çok karmaşık bir hikaye haline geliyor.

Esto se convierte en una historia muy complicada.

Onların iletişimi düşündüğümüzden çok daha karmaşık olabilir.

Su comunicación podría ser mucho más compleja de lo que pensamos.

Bu çocuk karmaşık matematik problemini kolaylıkla çözdü.

Este niño ha resuelto fácilmente este problema complicado de matemáticas.

Birçok farklı unsuru içinde barındıran karmaşık bir bileşim.

Es una compleja combinación de muchos factores distintos.

Fakat gerçek, bundan çok daha zor ve karmaşık.

Pero la realidad es más difícil y más compleja.

- Bilgisayar karmaşık bir makinedir.
- Bilgisayar kompleks bir makinedir.

Un ordenador es un aparato complejo.

Bu karmaşık meseleler, acı bir şekilde kişisel hâle geliyor

esos temas complejos se vuelven dolorosamente personales

Ve müteahhitleri karmaşık Apollo uzay aracının tasarımını aceleye getirdi.

y sus contratistas habían apresurado el diseño de la compleja nave espacial Apolo.

Kolayca anlaşılması için bir cümle gereksiz yere karmaşık olmamalı.

Para que una oración sea fácil de entender, debe evitarse complicaciones innecesarias.

Büyümek ve karmaşık hale gelmek için yaşam oksijene ihtiyaç duyar.

Sabemos que la vida necesita oxígeno para desarrollarse y volverse más compleja.

Altta yatan pek çok karmaşık ve değişken etkeni dikkate almaz

ignoran muchos de los factores complicados y cambiantes detrás de esto.

Yırtıcılar, avlarını alt etmenin karmaşık yollarını bulmak için evrimleşmek durumunda.

Los depredadores deben crear formas cada vez más sofisticadas de burlar a su presa.

Bu süre zarfında... ...hayvanlar âlemindeki en karmaşık görme yetisini geliştirdi.

Y, en ese tiempo, desarrolló la vista más compleja del reino animal.

Loch Ness canavarı gerçek mi yoksa sadece karmaşık bir aldatmaca mı?

- ¿El monstruo del Lago Ness es real, o es solo un engaño elaborado?
- ¿Es el monstruo del lago Ness real o solo un truco bien elaborado?

Fakat medeniyetler daha karmaşık hale gelirken, daha iyi iletişim metotları gerekliydi.

Pero a la medida en que las civilizaciones se volvían más complejas, se requerían mejores métodos de comunicación.

Bunun sebebi ise karmaşık bir dünyada, sevgi ve empati en güçlü öğretmenlerdir.

Porque en un mundo complejo, la compasión y la empatía son grandes maestros.

Ve sonra çok daha karmaşık ve birinci sınıf bir ölçü ile başka bir şiir yazıyor ve

Y luego escribe otro poema en una métrica mucho más compleja y de clase alta, y dice

Çok sıkıcı olduğunu düşündüğü Avrupa dillerinden sinirlenen Christopher Columbus Columbian dilini icat etti, öyle karmaşık bir dildi ki onu sadece o konuşabildi.

Frustrado con las lenguas europeas, que él consideraba "extremadamente aburridas", Cristóbal Colón inventó el "coloní", una lengua tan difícil que sólo él podía hablarla.