Translation of "Bölgedeki" in German

Bölgedeki insanlara bulaşıp hasta edip

Menschen in der Gegend infizieren und krank machen

Tom, bölgedeki en büyük çiftliğin sahibidir.

Tom ist der Besitzer des größten Bauernhofs in der Region.

Bu bölgedeki yıllık yağışlar her şeyi ıslatıyor.

Durch den Regen zu dieser Jahreszeit ist alles feucht.

Bölgedeki savaştan dolayı petrol arzı geçici olarak kesildi.

Die Ölversorgung war zeitweise eingestellt wegen Kämpfen in dieser Region.

Kırsal bölgedeki yürüyüşte yorgun hissettiği için, o şekerleme yaptı.

Müde vom Wandern durch die Landschaft, machte er ein Nickerchen.

Birliklerinin yaşamak için mücadele edeceğini bilmek bu fakir bölgedeki topraklardan

Er wusste, dass seine Truppen kaum vom Land leben konnten in dieser verarmten Gegend, und so

O, o bölgedeki yoksullara yardım etmek için onun enerjisine yatırım yapıyor.

Sie hat ihre Energie darauf verwendet, den Armen in jener Gegend zu helfen.