Translation of "Petrol" in German

0.010 sec.

Examples of using "Petrol" in a sentence and their german translations:

Petrol taşıyan bir gemiye petrol tankeri denir.

Ein Schiff, das Öl transportiert, wird Öltanker genannt.

Petrol fiyatı yükseliyor.

Der Preis von Erdöl steigt.

Petrol tankerle nakledilir.

Erdöl wird mit Öltankern transportiert.

Petrol fiyatı düşüyor.

Der Ölpreis fällt.

Petrol fiyatı yükseldi.

Der Ölpreis stieg.

Petrol fiyatı düştü.

Der Ölpreis ist gefallen.

Petrol arzı sınırsız değildir.

Die Ölvorräte sind nicht unbegrenzt.

Kuzey Denizi'nde petrol bulundu.

Unter der Nordsee wurde Öl entdeckt.

Ham petrol fiyatı düşmektedir.

Der Rohölpreis ist gefallen.

Japonya petrol ithal ediyor.

Japan muss Öl importieren.

Petrol sızıntısı körfezi kirletti.

Die Ölkatastrophe verunreinigte die Bucht.

Ham petrol fiyatı düşüyor.

Der Preis des Rohöls sinkt.

Bu ülkede petrol sınırlıdır.

Öl ist in diesem Land selten.

Bu hafta petrol fiyatı düşük.

Der Ölpreis ist diese Woche tief.

Ham petrol çağının sonu görünümde.

Das Ende des Erdölzeitalters ist in Sicht.

Petrol boru hattı sızıntı yapıyor.

Diese Erdölleitung leckt.

Bu ısıtma sistemi petrol yakar.

Dieses Heizsystem verbrennt Öl.

Bu ülke petrol yönünden zengindir.

Dieses Land ist reich an Öl.

Körfezde bir petrol platformu patladı.

In der Bucht explodierte eine Erdölplattform.

İki gram petrol için dünyayı yakanlar

Die Welt für zwei Gramm Öl verbrennen

Onlar petrol için sondaj yapmaya niyetlendiler.

Sie beabsichtigten, nach Öl zu bohren.

Japonya büyük miktarda petrol ithal eder.

Japan importiert große Mengen Rohöl.

Japonya petrol için diğer ülkelere bağımlıdır.

In Bezug auf Öl ist Japan von anderen Ländern abhängig.

Tom bir petrol şirketi için çalışıyor.

Tom arbeitet bei einem Ölkonzern.

Sudi Arabistan petrol bakımından çok zengindir.

Saudi-Arabien ist sehr reich an Öl.

Buralarda bir petrol istasyonu var mıdır?

- Gibt es hier eine Tankstelle?
- Ist hier in der Nähe eine Tankstelle?

Japonya, petrol için Arap ülkelerine bağımlıdır.

Japan ist wegen des Öles von arabischen Ländern abhängig.

Tom'un şirketi petrol için sondaj yapıyor.

Toms Firma bohrt nach Öl.

Bugün, günde 100 milyon varil petrol kullanıyoruz.

Heute verbrauchen wir tagtäglich 100 Millionen Barrel Öl.

Petrol medeniyetin ilerlemesinde önemli bir rol oynadı.

Öl spielte eine wichtige Rolle in der Entwicklung der Zivilisation.

Dünya'nın petrol yerine yeni enerji kaynakları geliştirmesi gerekmektedir.

Die Welt muss neue Energiequellen entwickeln anstelle von Erdöl.

Bölgedeki savaştan dolayı petrol arzı geçici olarak kesildi.

Die Ölversorgung war zeitweise eingestellt wegen Kämpfen in dieser Region.

- Yağ, su üzerinde yüzer.
- Petrol su üzerinde yüzer.

Öl hat die Eigenschaft, auf Wasser zu schwimmen.

Bu şekil ham petrol ithalatının azaldığının bir göstergesidir.

Dieses Diagramm spiegelt die Abnahme der Rohölimporte wider.

Bu petrol kuyusu günde 100 varilden daha fazla üretiyor.

Diese Ölquelle bringt täglich über 16 000 Liter zutage.

15 sene önce devlete ait büyük bir İtalyan petrol şirketine katılmak için

Vor 15 Jahren verließ ich eine amerikanische Investment-Bank,

Kömür, doğal gaz ve petrol, milyonlarca yıl önce yaşamış bitki ve hayvanların kalıntılarıdır.

Die Kohle, das Methangas und das Erdöl sind Überreste von Pflanzen und Tieren, die vor Millionen von Jahren gelebt haben.

1973'te petrol varil başına üç dolara mal oldu; 2008'de - varil başına 80 dolar.

1973 kostete ein Fass Öl drei Dollar; 2008 waren es achtzig.