Translation of "Açıkladı" in German

0.006 sec.

Examples of using "Açıkladı" in a sentence and their german translations:

Kuralları detaylarıyla açıkladı.

Sie erklärte die Regeln im Einzelnen.

O onu açıkladı.

Er hat es erklärt.

Mary onu açıkladı.

Maria hat es erklärt.

Düşüncelerini resimlerle açıkladı.

Sie hat ihre Idee mit Bildern erklärt.

Tom onu açıkladı.

Tom hat es erklärt.

Tom kararını açıkladı.

Tom erläuterte seinen Entschluss.

- Kuralları ayrıntılı olarak açıkladı.
- Kuralları ayrıntılı bir şekilde açıkladı.

Er erklärte die Regeln im Einzelnen.

O, meseleyi bana açıkladı.

Er hat mir die Angelegenheit erklärt.

Parası olmadığını bana açıkladı.

- Er erklärte mir, dass er kein Geld habe.
- Er erklärte mir gegenüber, er habe kein Geld.

Konuyu detaylı olarak açıkladı.

Er erklärte die Angelegenheit ausführlich.

O, onu tekrar açıkladı.

Sie erklärte es nochmals.

Planlarını ayrıntılı olarak açıkladı.

Er erläuterte seinen Plan im Detail.

O, kuralı bana açıkladı.

Er erklärte mir die Regel.

Kazanın nasıl olduğunu açıkladı.

Er hat erklärt, wie es zu dem Unfall gekommen ist.

O, onu bana açıkladı.

Er hat mir das erklärt.

O resmen adaylığını açıkladı.

Er machte seine Kandidatur offiziell bekannt.

Tom her şeyi açıkladı.

Tom erklärte alles.

Tom sorunu Mary'ye açıkladı.

Tom erläuterte Maria das Problem.

Tom meseleyi Mary'ye açıkladı.

Tom erklärte Maria die Angelegenheit.

Tom, Mary'ye kuralları açıkladı.

Tom erläuterte Maria die Regeln.

Tom durumu bana açıkladı.

Tom erklärte mir die Situation.

Tanık onun adını açıkladı.

Der Zeuge gab seinen Namen zu Protokoll.

Tom takvimi Mary'ye açıkladı.

Tom erklärte Mary den Plan.

Tom, kararının nedenlerini açıkladı.

- Tom erläuterte die Gründe für seine Entscheidung.
- Tom erläuerte die Hintergründe seiner Entscheidung.

Tom, Mary'ye projeyi açıkladı.

Tom hat Mary das Projekt erklärt.

Bana hapishanede olduğunu açıkladı.

Er eröffnete mir, dass er im Gefängnis gewesen war.

O, her şeyi açıkladı.

Er erklärte alles.

188 milyon dolar zarar açıkladı

Kündigt Verlust von 188 Millionen US-Dollar an

Öğretmen resimleri kullanarak teorisini açıkladı

Der Lehrer erklärte seine Theorie anhand von Bildern.

Pilot manzarayı detaylı olarak açıkladı.

- Der Pilot beschrieb die Szene detailliert.
- Der Pilot hat die Szene detailliert beschrieben.

O neden geç kaldığını açıkladı.

Sie erklärte den Grund für ihre Verspätung.

O, nasıl ateş yakacağını açıkladı.

- Er erklärte, wie man Feuer macht.
- Er hat erklärt, wie man Feuer macht.

Niçin yağmur yağdığını oğluma açıkladı.

Er erklärte meinem Sohn, warum es regnet.

O, resimler vasıtasıyla fikrini açıkladı.

Sie hat ihre Idee mit Bildern erklärt.

Nasıl kek yapılacağını bana açıkladı.

Sie erklärte mir, wie man einen Kuchen macht.

Tom Mary'nin ciddi olduğunu açıkladı.

Tom wurde klar, dass es Maria ernst war.

Tom ayrıntılı olarak konuyu açıkladı.

Tom erläuterte das Problem detailliert.

Tom gördüklerini detaylı olarak açıkladı.

- Tom erklärte genau, was er gesehen hatte.
- Tom erklärte detailliert, was er gesehen hatte.
- Tom erklärte im Detail, was er gesehen hatte.
- Tom erklärte in allen Einzelheiten, was er gesehen hatte.

Tom kazanın nasıl olduğunu açıkladı.

Tom erklärte, wie es zu dem Unfall kam.

Torajiro bana âşık olduğunu açıkladı.

Torajirō ließ keinen Zweifel daran, dass er in mich verliebt war.

O, onu ayrıntılı olarak açıkladı.

- Er hat es im Detail erklärt.
- Er hat es detailliert erklärt.

Tom kuralları ayrıntılı olarak açıkladı.

Tom erklärte die Regeln im Einzelnen.

Öğretmen bize kelimenin anlamını açıkladı.

Der Lehrer hat uns die Bedeutung des Wortes erläutert.

Tom zaten onu bize açıkladı.

Tom hat uns das bereits erklärt.

Tom onu çok iyi açıkladı.

Tom hat das sehr gut erklärt.

Tom parasını nasıl kaybettiğini açıkladı.

Tom erklärte, wie er sein Geld verloren hatte.

Tom her şeyi Mary'ye açıkladı.

Tom erklärte Maria die ganze Sache.

O, cümlenin kelime anlamını açıkladı.

Er erklärte die wortwörtliche Bedeutung des Satzes.

Deneyin niçin başarısız olduğunu açıkladı.

Er erklärte, warum das Experiment fehlschlug.

Avukat yeni yasayı bize açıkladı.

Der Anwalt erläuterte uns das neue Gesetz.

O, olayı ayrıntılı olarak açıkladı.

Er beschrieb den Unfall detailliert.

Tom planını ayrıntılı olarak açıkladı.

Tom erläuterte seinen Plan im Detail.

O, ifadenin tam anlamını açıkladı.

Er erklärte die wörtliche Bedeutung des Satzes.

Makinenin nasıl kullanılacağını bana açıkladı.

Er hat mir erklärt, wie man diese Maschine benützt.

Tom Mary'ye projenin amacını açıkladı.

Tom erläuterte Maria den Zweck des Projekts.

Tom ve Mary nişanlarını açıkladı.

Tom und Maria haben ihre Verlobung bekanntgegeben.

Tom bunu bize zaten açıkladı.

Tom hat uns das bereits erklärt.

Daha sonrasında Ay'a insanla gideceğini açıkladı

Er kündigte später an, dass er mit dem Menschen zum Mond gehen würde

Ay'a iniş görüntülerinin orjinallerinin silindiğini açıkladı

Es wurde angekündigt, dass die ursprünglichen Landebilder der Mondlandung gelöscht wurden

Yazar cinayet davasını inandırıcı biçimde açıkladı.

Der Autor beschrieb den Mordfall sehr plastisch.

O, ne gördüğünü detaylı olarak açıkladı.

Er erklärte detailliert, was er gesehen hatte.

Matematik öğretmeni, kısmi türev kavramını açıkladı.

Der Mathematiklehrer erläuterte den Begriff der partiellen Ableitung.

O, ne olduğunu tam olarak açıkladı.

Er beschrieb genau, was passiert war.

Tom onun nasıl yapılacağını ayrıntılı olarak açıkladı.

- Tom erklärte ausführlich, wie man es macht.
- Tom erklärte ausführlich, wie es zu machen ist.

O, ona onu niçin ziyaret edemediğini açıkladı.

Sie erklärte ihm, warum sie ihn nicht besuchen konnte.

O, partiye niçin geç kaldığını ona açıkladı.

Sie hat ihm erklärt, warum sie zu spät zu seiner Party kam.

O, toplantı için onu zamanında yapamadığını açıkladı.

Sie gab zu verstehen, dass sie es nicht rechtzeitig bis zur Versammlung schaffen könnte.

- Politikacı istifasını ilan etti.
- Siyasetçi istifasını açıkladı.

Der Politiker gab seinen Rücktritt bekannt.

Bilimci son bilimsel bilgiler ışığında garip olayları açıkladı.

Der Wissenschaftler erklärte die fremdartigen Erscheinungen im Lichte neuester wissenschaftlicher Erkenntnisse.

O planını hem oğluma hem de bana açıkladı.

Er hat seinen Plan sowohl mir als auch meinem Sohn dargelegt.

Tom onu bana açıkladı fakat onu hâlâ anlayamadım.

Tom hat mir’s erklärt, aber ich hab’s noch immer nicht verstanden.

- Tom iflas başvurusunda bulundu.
- Tom iflas ettiğini açıkladı.

- Tom meldete sich bankrott.
- Tom hat sich bankrott gemeldet.

Tom onu Mary'ye çok dikkatli bir şekilde açıkladı.

Tom hat es Mary sehr sorgfältig erklärt.

Bunu kaçak yollarla 1.2 milyon dolara satın aldığını açıkladı

gab bekannt, dass er dies illegal für 1,2 Millionen Dollar gekauft habe

- Tom sorunu bana açıkladı.
- Tom problemi bana izah etti.

Tom erklärte mir das Problem.

O, Mary'ye neden onun doğum günü için geç kaldığını açıkladı.

Er erklärte Mary, warum er zu spät zu ihrer Geburtstagsfeier kam.

Tom bunu detaylı olarak açıkladı ama ben hala onu anlamıyorum.

Tom hat es zwar genau erklärt, aber ich verstehe es noch immer nicht.

Tom bunu ayrıntılı olarak açıkladı ama ben hala onu anlamıyorum.

Tom hat es zwar genau erklärt, aber ich verstehe es noch immer nicht.

Tom Mary'yi oldukça iyi açıkladı, bu yüzden onu görünce onu tanımak kolaydı.

Tom hatte Maria sehr gut beschrieben; daher erkannte ich sie leicht, als ich sie sah.

Bang gitarist ikinci kez bir baba olacak, bir sözcü grup için açıkladı.

Der Gitarrist von Bang wird laut einer Ankündigung des Sprechers der Band zum zweiten Mal Vater.

Öğretmen "Hepimiz Tom'un suçlu olduğunu biliyoruz." ve "Bildiğimiz tek şey Tom'un suçlu olması." cümleleri arasındaki farkı açıkladı.

Der Lehrer erklärte den Unterschied zwischen den Sätzen „Wir alle wissen, dass Tom schuldig ist“ und „Alles, was wir wissen, ist, dass Tom schuldig ist“.