Translation of "Olmadığını" in Chinese

0.013 sec.

Examples of using "Olmadığını" in a sentence and their chinese translations:

- Bunun doğru olmadığını biliyorum.
- Doğru olmadığını biliyorum.

我知道这不是真的。

- Onun doğru olmadığını biliyorum.
- Doğru olmadığını biliyorum.

我知道这不是真的。

Rahat olmadığını biliyorum.

我知道你不舒服。

- Vaktim olup olmadığını bilmiyorum.
- Zamanım olup olmadığını bilmiyorum.

我不知道我有沒有時間。

Suçlu olmadığını beyan etti

她声称自己没罪。

Zamanım olup olmadığını bilmiyorum.

我不知道我有沒有時間。

Ben öyle olmadığını umuyorum.

我希望事情並非如此。

Vaktim olup olmadığını bilmiyorum.

我不知道我有沒有時間。

Bunun doğru olmadığını biliyorum.

我知道这不是真的。

Zaman olup olmadığını bilmiyorum.

- 有时候不知道的。
- 我不知道有没有时间。

Zamanımın olup olmadığını bilmiyorum.

- 我不知道我有沒有時間。
- 我不知道有没有时间。

Tom'un ehliyetinin olmadığını bilmiyordum.

我不知道汤姆没有驾照。

Onun iyi olup olmadığını bilmiyorum.

我不知道它是好是坏。

Onun doğru olup olmadığını soralım.

让我们来问问这是不是真的。

Onun buna ihtiyacı olmadığını umalım.

希望你用不着它。

Görülebilir olmadığını düşündüğümüz şeyleri gördük.

我们看到一些原以为不可能看到的东西

Neyin doğru olmadığını asla söylemem.

我從不說謊。

Bence bunun doğru olmadığını biliyorsun.

我认为你知道那不是真的。

Cevabımın doğru olup olmadığını gör.

看看我的答案是不是對的。

Seçeneğimin olmadığını biliyorsun, değil mi?

你知道我沒法選擇,不是麼?

Onun doğru olup olmadığını bilmiyorum.

我不知道這是不是真的。

Tom'un seçilmesinin olası olmadığını düşünüyorum.

我觉得汤姆不太可能会当选。

Tom Mary'nin yorgun olmadığını söylüyor.

湯姆說瑪麗不累。

Kendisinde müzik kulağı olmadığını fark etmiyor.

他不知道他自己五音不全。

Ben paranın her şey olmadığını biliyorum.

- 我知道金钱不是万能的。
- 我知道金钱不代表一切。

Bunun aşk olup olmadığını merak ediyorum.

我不知道這是不是愛。

Tom'un aptal olmadığını ben de biliyorum.

我也知道汤姆不很笨蛋的。

Fransızlar hiçbir şeyin imkansız olmadığını düşünürler.

法國人覺得世界上沒有不可能的事。

Onun Tom'un istediği olup olmadığını bilmiyorum.

我不知道那是不是汤姆想要的。

Tom Mary'nin mutlu olup olmadığını bilmiyor.

汤姆不知道玛丽是高兴呢,还是不高兴。

Tom'a, onun yardımına ihtiyacım olmadığını söyle!

告诉汤姆我不需要他的帮助!

Bunun senin için kolay olmadığını biliyorum.

我知道這對於你不容易。

Yazdığımın doğru olup olmadığını merak ediyorum.

我在想我寫的對不對。

Tom'a dün neden burada olmadığını sordum.

我问汤姆为什么他昨天没在这里

Yazacak bir şeyin olup olmadığını merak ediyorum.

我懷疑你是否有東西可寫。

Bana herhangi bir sorun olup olmadığını sordu.

她问我是不是发生了什么事。

Bunu yapmak için zamanım olup olmadığını bilmiyorum.

我不知道我是否有时间做。

Ona bir şey olup olmadığını merak ediyorum.

我怀疑有什么事在他身上发生了。

- Onun evde olmadığını düşünüyorum.
- Sanırım evde değil.

我觉得他不在家。

Diğer gezegenlerde yaşam olup olmadığını merak ediyorum.

不知道別的星球上有沒有生物呢?

Tom bana seninle evlenmeye niyeti olmadığını söyledi.

Tom告诉我他们有想要娶你的想法。

Babamın hala ofiste olup olmadığını biliyor musun?

你知道我父親是否還在辦公室嗎?

Onun hikayesinin gerçek olup olmadığını merak ettim.

我想知道她的故事是否是真的。

Birinin beni tanımasının oldukça olası olmadığını biliyorum.

我知道有人认识我的可能性微乎其微。

Mary her zaman Tom'un yeterince romantik olmadığını söylüyor.

玛丽总是说汤姆不够浪漫。

Öğretmenlerinden biri bugün okulda olmadığını söylemek için aradı.

你的老师们之一打电话了我告诉你今天不上学了。

- Tom'un öfkeli olmadığını umuyorum.
- Umarım Tom öfkeli değildir.

我希望湯姆不生氣。

Tom Mary'nin yapmak istediği şeyden emin olmadığını söyledi.

汤姆说他不确定玛丽想做什么。

Onun bir kız arkadaşı olup olmadığını biliyor musun?

你知道他有没有女朋友吗?

Tom, Mary'nin erkek arkadaşı olup olmadığını öğrenmek istiyor.

汤姆想知道玛丽是否有男朋友?

Tom sana dün neden okulda olmadığını söyledi mi?

- 汤姆告诉你他昨天为什么不去学校了吗?
- 汤姆昨天告诉你他为什么不去学校了吗?

Annesinin ona kızgın olmadığını gördüğünde onun gözleri sevinçle parlıyordu.

當她看到媽媽沒在生她的氣,她的雙眼因為幸福而閃爍了。

Tom yardım etmek için zamanın olup olmadığını bilmek istiyor.

Tom想知道你是否有時間幫助他。

Neden bütün geçen hafta olmadığını bize söylemene ihtiyacımız var.

我们要你告诉我们你为什么整个上周都缺勤。

Tom hazır olmadığını söyledi ama Mary hazır olduğunu söyledi.

汤姆说他没准备好,但玛丽说她准备好了。

Noel babanın gerçekten olup olmadığını anneme sorduğumda dokuz yaşındaydım.

我九岁的时候问我妈妈圣诞老人是否真的存在。

Tom Mary'nin yardıma ihtiyacı olup olmadığını anlamak için geldi.

汤姆过来看看玛丽有没有什么需要帮忙的。

Sadece bunun başka biri için aynı olup olmadığını merak edebilirim.

我只能问自己这对其他所有人是不是一回事呢。

- Bizim kadar meşgul olup olmadığını merak ediyorum.
- Bizim kadar meşgul olup olmadığınızı merak ediyorum.

我担心你會跟我們一樣忙。

Sigorta bize içinde yaşadığımız dünyanın tamamen güvenli olmadığını hatırlatıyor; biz hastalanabiliriz ya da beklenmedik şeylerle karşılaşabiliriz.

保险使我们意识到我们生活在一个不安全的世界中,可能会生病、面临危险、出现意外等等,我们必须要面对。

"Ben polisim. Karakola kadar gelir misiniz?” "N-neden?" “Şehrin ortasında silahla ateş etmenin suç olmadığını mı düşünüyorsun?”

"我是警察。你可以到警察局來嗎?" "為-為什麼?" "你不能認為在市中心開槍射擊不是犯罪行為?!"

- Onun benden daha genç ya da daha yaşlı olup olmadığını bilmiyorum.
- Benden büyük mü küçük mü bilmiyorum.

我不知道他比我大还是小。

- Yarın yağış olup olmayacağını biliyor musun?
- Yarın havanın yağışlı olup olmayacağını biliyor musun?
- Yarın yağmur olup olmadığını biliyor musun?

您是否知道,明天会不会下雨?