Translation of "Olmadığını" in Finnish

0.043 sec.

Examples of using "Olmadığını" in a sentence and their finnish translations:

Kolay olmadığını biliyorum.

Tiedän, että se ei ole helppoa.

Seçeneğim olmadığını görüyorum.

- Näen ettei minulla ole vaihtoehtoa.
- Huomaan, ettei minulla ole muuta vaihtoehtoa.

Öyle olmadığını söyle.

Sano ettei niin ole!

- Tuzak olmadığını nasıl bilirsin?
- Tuzak olmadığını nasıl biliyorsun?

Mistä tiedät, ettei se ole ansa?

Trenin altında ray olmadığını,

junan alla ei ole junarataa,

Bunun iyi olmadığını biliyorsun.

Sinä tiedät, ettei se ole hyvä.

Bunu adil olmadığını biliyorsun.

Sinä tiedät, ettei tämä ole reilua.

İstediğinin bu olmadığını biliyorum.

Tiedän että tämä ei ollut sitä, mitä halusit.

Zamanım olup olmadığını bilmiyorum.

- En tiedä onko minulla siihen aikaa.
- En tiedä onko minulla aikaa.

Vaktim olup olmadığını bilmiyorum.

En tiedä onko minulla aikaa.

Bunun olmadığını sana söyleyebilirim.

Voin kertoa sinulle, että sitä ei tapahtunut.

Zamanımın olup olmadığını bilmiyorum.

En tiedä onko minulla aikaa vai ei.

Tom yorgun olmadığını söylüyor.

Tomi sanoo ettei hän ole väsynyt.

- Tom yeterince parası olmadığını biliyordu.
- Tom yeterli parası olmadığını biliyordu.

Tom tiesi ettei hänellä ollut tarpeeksi rahaa.

- Bunun büyük bir şey olmadığını düşündüm.
- Bunun çok önemli olmadığını düşündüm.

- Luulin, ettei tämä olisi juttu eikä mikään.
- Luulin, ettei tämä olisi mikään suuren numeron aihe.

Onun doğru olup olmadığını soralım.

Kysytään onko se totta.

Eskisi gibi genç olmadığını unutma.

Pidä mielessäsi ettet ole enää yhtä nuori kuin ennen.

Hepimiz kimsenin mükemmel olmadığını biliyoruz.

- Kaikkihan me tiedämme, että kukaan ei ole täydellinen.
- Kaikkihan me tiedämme, ettei kukaan ole täydellinen.

Tom'la konuşmanın gerekli olmadığını düşünüyordum.

Ajattelin ettei sinun kuulu puhua Tomille.

Senin hâlâ memnun olmadığını biliyorum.

Tiedän, että et ole vieläkään tyytyväinen.

Yeterli param olup olmadığını bilmiyorum.

En tiedä onko minulla tarpeeksi rahaa.

Çevirimin mükemmel olmadığını itiraf ediyorum.

Tunnustan ettei käännökseni ole täydellinen.

Bu koltuğun meşgul olmadığını umuyorum.

Toivottavasti tämä istumapaikka ei ole varattu.

Tom bunun gerekli olmadığını söyledi.

Tom sanoi, ettei se ollut tarpeen.

Bunun doğru olup olmadığını bilmiyorum.

En tiedä, onko se totta vai ei.

Tom'a bunun doğru olmadığını söyle.

Kerro Tomille, että se ei ole totta.

Beynimin olmadığını mı söylemek istiyorsun?

Yritätkö sanoa, että olen pölkkypää?

Ve yeterince sağlam olup olmadığını bilmiyorum.

ja onko se tarpeeksi vakaa ja kestävä.

Onun evli olup olmadığını merak ediyorum.

Onkohan hän naimisissa?

Bunun aşk olup olmadığını merak ediyorum.

Onkohan tämä rakkautta.

"Enayi"nin sözlükte olmadığını biliyor muydun?

Tiesitkö, että "hyväuskoinen" ei ole sanakirjassa.

Onun iş için uygun olmadığını düşünüyorlar.

He pitivät häntä epäpätevänä tätä työtä varten.

Tom acele etmeye gerek olmadığını hissetti.

Tom tunsi ettei ollut tarvetta kiirehtiä.

Bunun doğru olmadığını ikimiz de biliyoruz.

- Tiedämme molemmat, että tämä ei ole oikein.
- Me tiedämme molemmat, että tämä ei ole oikein.
- Me molemmat tiedämme, että tämä ei ole oikein.

Tom Mary'ye yakışıklı olup olmadığını sordu.

Tom kysyi Marilta onko hän Marin mielestä komea.

Tom bana yardımıma ihtiyacı olmadığını söyledi.

Tom sanoi minulle, ettei hän tarvitse apuani.

Tom Mary'nin evli olup olmadığını sordu.

Tom kysyi onko Mari naimisissa.

Onun doğru olup olmadığını merak ediyorum.

- Mahtaakohan se olla totta.
- Onkohan se totta.
- Lieneekö se totta.

Bunun ciddi bir şey olmadığını umuyorum.

Toivottavasti se ei ole mitään vakavaa.

Tüm kızların neden lezbiyen olmadığını anlamadım.

En ymmärrä miksi kaikki tytöt eivät ole lesboja.

Bunun çok fazla sorun olmadığını umuyorum.

Toivon ettei siitä ollut liian paljon vaivaa.

Bunun büyük bir hata olmadığını umuyorum.

- Toivon, että tämä ei ole suuri virhe.
- Mä toivon, et tää ei oo suuri moka.

Bunun her zaman kolay olmadığını biliyorum.

- Tiedän, että se ei ole aina helppoa.
- Tiedän, ettei se ole aina helppoa.

Devam etmek için sebep olmadığını anlıyorum.

En näe mitään syytä jatkaa.

Mary, bir kocaya ihtiyacı olmadığını söyledi.

Mary sanoi, ettei tarvinnut aviomiestä.

Tom'un neden burada olmadığını bilmek istiyorum.

Haluan tietää miksei Tom ole täällä.

Bunun büyük bir anlaşma olmadığını düşündüm.

- Luulin, ettei se olisi juttu eikä mikään.
- Luulin, ettei se olisi mikään suuren numeron aihe.

Tom Mary'ye hazır olup olmadığını sordu.

Tom kysyi Marylta oliko hän valmis.

Tom'un iyi olup olmadığını görmeye gideceğim.

- Menen katsomaan onko Tomilla kaikki hyvin.
- Menen katsomaan onko Tom OK.
- Menen katsomaan onko Tom kunnossa.

Tom'un bir bisikleti olup olmadığını bilmiyorum.

En tiedä onko Tomilla polkupyörä vai ei.

Onlar o ilacın güvenli olmadığını söylüyorlar.

Sanotaan, että tuo lääke ei ole turvallinen.

Tom'un hâlâ hayatta olup olmadığını bilmiyorum.

En tiedä, onko Tomi yhä elossa.

Bunun Tom'unki olup olmadığını söyleyebilir misin?

Osaatko sanoa, onko tämä Tomin?

Tom'un karısı bana evde olmadığını söyledi?

Tomin vaimo kertoi minulle, ettei hän ollut kotona.

Tom neden partisinde olmadığını biliyor mu?

Tietääkö Tom miksi et ollut hänen juhlissaan?

Köpeğimi neyle beslediğimin sorun olmadığını düşünürdüm.

Ennen luulin, että sillä ei ole juurikaan väliä, mitä minä syötän koiralleni.

Yazdığımın doğru olup olmadığını merak ediyorum.

Onkohan se, mitä kirjoitin, oikein kirjoitettu?

Tom onu yapmama gerek olmadığını düşünüyor.

Tomin mielestä minun ei tarvitse tehdä tuota.

- Lütfen bana o kadar aptal olmadığını söyle.
- Lütfen bana bu kadar aptal olmadığını söyle.

Sano, että et ole noin typerä!

Deneyimlerime dayanarak koyun yakalamanın kolay olmadığını biliyorum.

Tiedän kokemuksesta, että lampaiden kiinniottaminen ei ole helppoa.

Ancak uzmanlar, gergedanların doğuştan katil olmadığını savunur.

Mutta asiantuntijoiden mukaan sarvikuonot eivät ole tappajia.

Ama uçak enkazı olup olmadığını söylemek zor.

On vaikea sanoa, onko se koneen hylky.

Tom onun büyük bir anlaşma olmadığını söyledi.

Tom sanoi, että se ei ole mikään iso juttu.

Bunun iyi bir fikir olup olmadığını bilmiyorum.

En tiedä oliko tämä niin kovin hyvä ajatus.

Yapabileceğim bir şey olup olmadığını bana bildirin.

Kerro minulle, jos on mitään, minkä voin tehdä.

Diğer gezegenlerde yaşam olup olmadığını merak ediyorum.

Onkohan muilla planeetoilla elämää?

Benim kadar meşgul olup olmadığını merak ediyorum.

Oletkohan yhtä kiireinen kuin minä?

Tom'un neden bugün okulda olmadığını biliyor musun?

Tiedätkö miksei Tom ollut koulussa tänään?

Tom, Boston hakkında fazla bilgisi olmadığını söylüyor.

Tom sanoo, ettei hän tiedä paljoakaan Bostonista.

Hayatımın yaşamaya değer olup olmadığını merak ediyorum.

Liekö elämäni elämisen arvoista.

Tom bir taksiye ihtiyacım olup olmadığını sordu.

Tom kysyi tarvitsenko taksia.

Tom'un neden burada olmadığını bana söyleyebilir misin?

Osaatko sanoa, miksi Tomi ei ole täällä?

Tom'un bugün neden burada olmadığını biliyor musun?

Tiedätkö miksei Tom ole täällä tänään?

Tom'un dün neden burada olmadığını biliyor musun?

Tiedätkö miksi Tom ei ollut täällä eilen?

Onun haklı olup olmadığını sadece zaman gösterecek.

Vain aika näyttää, oliko hän oikeassa.

Tom Mary'nin niçin mutlu olmadığını öğrenmek istedi.

- Tom tahtoi tietää miksi Mari ei ollut onnellinen.
- Tom halusi tietää miksei Mari ollut onnellinen.

Tom bana onunla bir sorunu olmadığını söyledi.

Tom kertoi minulle, että hänestä siinä ei ole ongelmaa.

Bunun gerçekten doğru olup olmadığını merak ediyorum.

Onkohan tämä todellakin totta?

Tom'un alt katta olup olmadığını merak ediyorum.

Onkohan Tomi alakerrassa.

Insanların azgın bir gergedandan kurtulma şansı olmadığını söylüyor.

että ihmisellä ei ole mahdollisuutta karistaa hyökkäävää sarvikuonoa.

Enkaz olup olmadığını anlamanın en iyi yolu nedir?

tutkimaan, onko kimaltava metalli koneen hylky?

Bir şekilde önündeki şeyin tehlikeli olmadığını fark ediyor,

Se ymmärsi, etten ollut vaaraksi,

Ben onun iyi bir fikir olmadığını hiç söylemedim.

- En sanonut ikinä, että se ei olisi hyvä ajatus.
- En sanonut koskaan, ettei se olisi hyvä idea.

Satranç oynayan insanları izlemenin çok eğlenceli olmadığını düşünüyorum.

Minusta ei ole kovin hauskaa katsoa ihmisten pelaavan shakkia.

Öğretmenlerinden biri bugün okulda olmadığını söylemek için aradı.

Yksi opettajistasi soitti ja kertoi, ettet ollut koulussa tänään.

Tom'un bir kız arkadaşı olup olmadığını bile bilmiyorum.

En edes tiedä onko Tomilla tyttöystävää.

Tom, Mary'ye kendisinin güreş takımının kaptanı olmadığını söyledi.

Tom kertoi Marylle, että hän ei ollut painijoukkueen kapteeni.

Onu yapmak için yeterli zamanım olup olmadığını bilmiyorum.

En tiedä onko minulla tarpeeksi aikaa, että voin tehdä sen.

Tom, ödünç alabileceği bir kravatım olup olmadığını sordu.

- Tom kysyi, onko minulla mustaa solmiota, jonka hän voisi lainata.
- Tom kysyi minulta, onko minulla mustaa kravattia, jonka hän voisi ottaa lainaan.

Tom gerçekten bir kaza olup olmadığını merak ediyordu.

Tom pohti oliko se todella ollut onnettomuus.

Diğer ülkelerin de tuzlu ekmeği olup olmadığını bilmiyorum.

En tiedä onko muissakin maissa suolaleipää.

Onun bir kız arkadaşı olup olmadığını biliyor musun?

Tiedätkö, että onko hänellä tyttöystävää?

Tom, Mary'nin erkek arkadaşı olup olmadığını öğrenmek istiyor.

Tom halusi tietää oliko Marilla poikaystävää.