Translation of "Olmadığını" in Dutch

0.008 sec.

Examples of using "Olmadığını" in a sentence and their dutch translations:

- Paranızın olmadığını biliyorum.
- Paranın olmadığını biliyorum.

Ik weet dat je geen geld hebt.

Anksiyetelerinin olmadığını gördük.

ze geen angststoornis hadden,

Arabam olmadığını biliyorsun.

Je weet dat ik geen auto heb.

Ciddi olmadığını biliyorum.

- Ik weet dat je niet serieus bent.
- Ik weet dat u niet serieus bent.

Paranızın olmadığını biliyorum.

Ik weet dat je geen geld hebt.

Vaktinin olmadığını söylemiştin.

Je zei dat je geen tijd had.

- Vaktim olup olmadığını bilmiyorum.
- Zamanım olup olmadığını bilmiyorum.

Ik weet niet of ik tijd heb.

Trenin altında ray olmadığını,

zien dat er geen rails zijn onder de trein

Hiçbir fark olmadığını gösteriyor.

er is geen verschil.

Sinirli olmadığını umut ediyorum.

Ik hoop dat je niet kwaad bent.

Zamanım olup olmadığını bilmiyorum.

- Ik weet niet of ik tijd heb.
- Ik weet niet of ik daar tijd voor heb.

Vaktim olup olmadığını bilmiyorum.

Ik weet niet of ik tijd heb.

Bunun kolay olmadığını biliyorum.

- Ik weet dat het moeilijk is.
- Ik weet dat het niet makkelijk is.

Bir sorun olmadığını umuyorum.

Ik hoop echt dat er geen probleem is.

Ona hazır olmadığını söyle.

Zeg haar dat je er niet klaar voor bent.

Onun o olmadığını biliyorum.

Ik weet dat zij het niet was.

Tom seçimi olmadığını söylüyor.

Tom zegt dat hij geen keuze heeft.

Bunun zor olmadığını biliyorum.

Ik weet dat dit niet moeilijk is.

Tom hasta olmadığını söyledi.

Tom zei dat hij niet ziek is.

Erkek arkadaşım olup olmadığını sordu.

vanuit het niets, vroeg ze of ik een vriend had.

Bunun bir komedi olmadığını savunuyor.

dat 'Nanette' geen comedy-show is.

Tom onun adil olmadığını düşündü.

Tom dacht dat het oneerlijk was.

Tom hayaletlerin gerçek olmadığını söylüyor.

Tom zegt dat spoken niet bestaan.

Ben onun doğru olmadığını umuyorum.

Ik hoop dat dat niet waar is.

Aşk, insanın sahip olmadığını vermektir.

Liefde is geven wat men niet heeft.

Buna ihtiyacımız olup olmadığını bilmiyorum.

Ik weet niet of we dit nodig hebben.

Görülebilir olmadığını düşündüğümüz şeyleri gördük.

Dit werd voorheen onzichtbaar geacht.

Yeterli param olup olmadığını bilmiyorum.

Ik weet niet of ik genoeg geld heb.

Tom, hikâyenin doğru olmadığını biliyordu.

Tom wist dat het verhaal niet waar was.

Tom'a onun benim olmadığını söyledim.

Ik heb Tom verteld dat het de mijne was.

Yaralarının ciddi olmadığını duyduğuma mutluyum.

- Ik ben blij te horen dat je je niet ernstig verwond hebt.
- Ik ben blij te horen dat je verwondingen niet ernstig zijn.

Mizah duygumun olmadığını mı söylüyorsun?

Zegt u nu dat ik geen humor heb?

Dünyanın evrenin merkezi olmadığını bilmelisin.

Je zou moeten weten dat de aarde niet het centrum van het heelal is.

Onun doğru olup olmadığını bilmiyorum.

Ik weet niet of het waar is.

- Umurunda olmadığını biliyorum.
- Umursamadığını biliyorum.

Ik weet dat het je niks kan schelen.

O, gitmene gerek olmadığını söyledi.

Hij zei dat je niet hoeft te gaan.

Tom hikayenin gerçek olmadığını biliyordu.

Tom wist dat het verhaal niet waar was.

Tom'un burada mutlu olmadığını biliyorum.

Ik weet dat Tom hier niet gelukkig is.

Tom suçlu olmadığını iddia etti.

Tom beweerde dat hij niet schuldig was.

Gerçekten bir sorun olmadığını umarım.

Ik hoop echt dat er geen probleem is.

Onun havai fişek olmadığını biliyordum.

Ik wist dat het geen vuurwerk was.

Lütfen bana ciddi olmadığını söyle.

Zeg me alsjeblieft dat je het niet serieus meent.

Ona hiçbir şey olmadığını umuyorum.

Ik hoop dat er niets met hem is gebeurd.

Tom paraya ihtiyacı olmadığını söylüyor.

Tom zegt dat hij geen geld nodig heeft.

Tom'un bir arabası olmadığını sanıyordum.

Ik dacht dat Tom geen auto had.

Tom aşırı kilolu olmadığını söyledi.

Tom zei dat hij niet te zwaar was.

Tom, Mary'nin aç olmadığını söyledi.

Tom zei dat Mary geen honger had.

Tom Mary'nin aç olmadığını söyledi.

Tom zei dat Mary geen honger had.

Tom çok iyimser olmadığını söyledi.

Tom zei dat hij niet erg optimistisch was.

Tom, renk körü olmadığını söyledi.

Tom zei dat hij niet kleurenblind was.

Tom Mary'nin Kanadalı olmadığını söyledi.

Tom zei dat Maria niet Canadees was.

Sami onun gerçek olmadığını biliyordu.

Sami wist dat het niet waar was.

Tom'un çileklere alerjisi olmadığını biliyorum.

Ik weet dat Tom niet allergisch is voor aardbeien.

Ve ne yaptığımızın önemli olmadığını söylüyor

en dat het niet uitmaakt wat we doen,

Ve yeterince sağlam olup olmadığını bilmiyorum.

...en of hij stabiel en sterk genoeg is.

Bu problemin şairlere özgü olmadığını biliyorum.

En ik weet dat dit niet enkel een probleem is voor dichters,

Kurtulmayı ummuyordu, hiç ümidi olmadığını biliyordu.

Hij hoopte niet op redding, hij wist dat hij geen hoop had.

Bazıları onun hiç var olmadığını söyler.

Sommigen zeggen dat hij nooit bestaan heeft.

Ben paranın her şey olmadığını biliyorum.

Ik weet dat geld niet alles is.

Onun bir doktor olup olmadığını bilmiyorum.

- Ik weet niet of hij dokter is.
- Ik weet niet of hij een dokter is.

Babam paranın her şey olmadığını söylerdi.

- Mijn vader placht te zeggen dat geld niet alles is.
- Mijn vader was gewoon te zeggen dat geld niet alles is.
- Mijn vader zei altijd dat geld niet alles is.

Onun güvenilir olup olmadığını asla bilmeyeceğiz.

We zullen nooit weten of hij te vertrouwen is.

Onun Tom olup olmadığını merak ediyorum.

- Zou dat Tom zijn?
- Ik vraag me af of dat Tom is.

Grace'in evde olup olmadığını biliyor musunuz?

Weet je of Grace thuis is of niet?

Tüm kızların neden lezbiyen olmadığını anlamadım.

Ik begrijp niet waarom niet alle meiden lesbisch zijn.

Ben sadece bunun doğru olmadığını biliyorum.

Ik weet gewoon dat het niet goed is.

Onun göründüğü kadar kolay olmadığını biliyorum.

Ik weet dat het niet zo makkelijk is als het lijkt.

- Doktor olmadığını biliyorum.
- Doktor olmadığınızı biliyorum.

Ik weet dat je geen dokter bent.

Tom'un bir bisikleti olup olmadığını bilmiyorum.

Ik weet niet of Tom een fiets heeft of niet.

Tom'un Boston'da akrabaları olup olmadığını öğrenin.

Zoek uit of Tom familie in Boston heeft.

Yardıma ihtiyacı olup olmadığını Tom'a soracağım.

Ik ga Tom vragen of hij hulp nodig heeft.

Onun evli olup olmadığını merak ediyorum.

Ik vraag me af of hij getrouwd is.

Bunun doğru olup olmadığını bilmiyoruz bile.

- We weten niet eens of het waar is.
- Men weet niet eens of het waar is.

Onun gerçekten orada olup olmadığını soruyorum.

Ik betwijfel het of hij eigenlijk daar is.

Bunun doğru olup olmadığını bilmemiz gerekiyor.

We moeten weten of het waar is of niet.

Tom pencereyi kıran kişi olmadığını söylüyor.

Tom zegt dat hij niet degene was die het raam brak.

Onun doğru olup olmadığını merak ediyorum.

- Ik vraag me af of dat klopt.
- Ik vraag me af of dat waar is.

Tom'a, onun yardımına ihtiyacım olmadığını söyle!

Zeg maar tegen Tom dat ik zijn hulp niet nodig heb.

İrlandacanın zor bir dil olmadığını düşünüyorum.

Ik denk dat Iers geen moeilijke taal is.

Bunun gerçek olmadığını ikimiz de biliyoruz.

We weten allebei dat dat niet echt is.

Tom bana onun doğru olmadığını söyledi.

Tom vertelde me dat het niet waar was.

Onun doğru olup olmadığını bilmek zorundayım.

Ik moet weten of het waar is.

Tom bunun doğru olup olmadığını bilmiyor.

- Tom weet niet of het waar is.
- Tom weet niet of het waar is of niet.

Onun gerçek adının Tom olmadığını biliyorum.

- Ik weet dat zijn echte naam niet Tom is.
- Ik weet dat hij in het echt niet Tom heet.

Tom'a yardıma ihtiyacı olup olmadığını sorun.

Vraag Tom of hij hulp nodig heeft.

Tom'un önyargılı olup olmadığını merak ediyorum.

Ik vraag me af of bevooroordeeld is.

Tom, Mary'nin bir arabası olmadığını söyledi.

Tom zei dat Mary geen auto heeft.

Bunu yapmana gerek olmadığını nasıl bildin?

Hoe wist je dat je dat niet hoefde te doen?

Tom'un hayatta olup olmadığını merak ediyorum.

Ik vraag me af of Tom nog leeft of niet.

Tom bunu yapmak zorunda olmadığını bilmiyordu.

Tom wist niet dat hij dat niet hoefde te doen.

Bana, onun babasının evde olmadığını söyledi.

Hij zei me dat haar vader niet thuis was.

- Mutlu olup olmadığını bilmiyorum.
- Senin mutlu olup olmadığını bilmiyorum.
- Sizin mutlu olup olmadığınızı bilmiyorum.

- Ik weet niet of u gelukkig bent of niet.
- Ik weet niet of je gelukkig bent of niet.