Translation of "çıkmasına" in German

0.004 sec.

Examples of using "çıkmasına" in a sentence and their german translations:

Tom'un çıkmasına izin verdim.

Ich ließ Tom gehen.

Duygularının ortaya çıkmasına izin verme.

Zeige deine Gefühle nicht.

Kızının dışarı çıkmasına engel olamadı.

Sie konnte ihre Tochter nicht davon abhalten, auszugehen.

Arkadaşının aniden ortaya çıkmasına şaşırdı.

Das plötzliche Erscheinen seines Freundes überraschte ihn.

Tom'un erken çıkmasına izin verdim.

Ich ließ Tom früher gehen.

Bugün Tom'un dışarı çıkmasına izin vermeyin.

- Lass Tom heute nicht nach draußen!
- Lasst Tom heute nicht nach draußen!
- Lassen Sie Tom heute nicht nach draußen!

Tom hamsterın kafesinden çıkmasına izin verdi.

Tom ließ den Hamster aus seinem Käfig.

Tom Mary'ye kayıktan çıkmasına yardım etti.

Tom half Maria aus dem Ruderboot.

Tom kedisinin dışarı çıkmasına izin verdi.

Tom ließ die Katze hinaus.

Tom kedinin çantasından çıkmasına izin verdi.

- Tom hat die Katze aus dem Sack gelassen.
- Tom ließ die Katze aus dem Sack.

Tom Mary'nin tekneden çıkmasına yardım etti.

Tom half Maria aus dem Boot.

Tom’un bugün erken çıkmasına izin verdim.

- Ich habe Tom erlaubt, heute eher zu gehen.
- Ich habe Tom heute erlaubt, eher zu gehen.

Karanlıktan sonra onun dışarı çıkmasına izin verme.

- Lass sie nicht im Dunkeln rausgehen.
- Lasst sie nicht im Dunkeln rausgehen.
- Lassen Sie sie nicht im Dunkeln rausgehen.

Tom Mary'nin merdivenleri çıkmasına yardım etmeye çalıştı.

Tom versuchte, Maria beim Treppensteigen zu helfen.

Bir refakatçı olmadan kızların erkeklerle çıkmasına izin verilmezdi.

Es war Mädchen nicht erlaubt, ohne Anstandsdame mit Knaben auszugehen.

Tom bugün evden erken çıkmasına rağmen işe geç kaldı.

- Obwohl er zeitig von zu Hause wegging, kam Tom zu spät zur Arbeit.
- Obwohl Tom heute zeitig von zu Hause wegging, kam er zu spät zur Arbeit.

Tom'un ebeveynleri onun okul gecelerinde Mary ile dışarı çıkmasına izin vermeyecek.

Toms Eltern lassen ihn, wenn Schule ist, nicht mit Maria ausgehen.

Mary, arkadaşlarıyla dışarı çıkmasına izin vermeleri için annesini ve babasını zorladı.

Mary drängte ihre Eltern dazu, sie mit ihren Freunden ausgehen zu lassen.

- Bu dumanlı havanın odadan çıkmasına ve biraz temiz havanın içeri girmesine izin ver.
- Bırak bu dumanlı hava odadan çıksın ve temiz hava girsin.

Lass die verrauchte Luft aus dem Zimmer und frische Luft hinein.