Translation of "Yaşıyorlar" in French

0.005 sec.

Examples of using "Yaşıyorlar" in a sentence and their french translations:

Onlar yaşıyorlar.

Ils sont en vie.

Burada yaşıyorlar.

Elles demeurent ici.

- Acınacak koşullarda yaşıyorlar.
- İçler acısı koşullarda yaşıyorlar.

Ils vivent dans des conditions déplorables.

Maddî zorluklar yaşıyorlar.

Ils souffrent de difficultés financières.

Cezayir'de mi yaşıyorlar?

- Est-ce qu'ils vivent en Algérie ?
- Est-ce qu'elles vivent en Algérie ?
- Vivent-ils en Algérie ?
- Vivent-elles en Algérie ?

Hayal dünyasında yaşıyorlar.

- Ils vivent dans un monde de fantaisie.
- Elles vivent dans un monde de fantaisie.

Ebeveynlerim kırsalda yaşıyorlar.

Mes parents vivent à la campagne.

Bu tırtılların sırtında yaşıyorlar

Ils vivent sur le dos des chenilles

Anne babam Kyoto'da yaşıyorlar.

Mes parents habitent à Kyoto.

Onlar şehir dışında yaşıyorlar.

Ils logent à l'extérieur de la ville.

Onlar bu kasabada yaşıyorlar.

Ils vivent dans cette ville.

Onlar okulun yanında yaşıyorlar.

Ils habitent près de l'école.

Onlar kalıcı korkuyla yaşıyorlar.

- Ils vivent dans une peur permanente.
- Elles vivent dans une peur permanente.

Onlar aynı devlette yaşıyorlar.

- Ils vivent dans le même état.
- Elles vivent dans le même état.

Onlar sefalet içinde yaşıyorlar.

Ils vivent dans la misère.

Bir bakın bakalım nasıl yaşıyorlar?

Jetez un oeil et voyez comment ils vivent?

Onlar iyi bir ortamda yaşıyorlar.

Ils vivent dans un bon environnement.

Pekin'e yakın bir şehirde yaşıyorlar.

Ils habitent dans une ville proche de Pékin.

Onlar büyük bir evde yaşıyorlar.

Ils vivent dans une grande maison.

Onlar bir sosyal konutta yaşıyorlar.

Ils habitent dans un logement social.

Onlar sokağın diğer tarafında yaşıyorlar.

Ils vivent de l'autre côté de la rue.

Birçok ülke benzer sorunlar yaşıyorlar.

De nombreux pays font l'expérience de problèmes similaires.

- Onlar nerede yaşıyor?
- Nerede yaşıyorlar?

- Où vivent-ils ?
- Où habitent-ils ?
- Où habitent-elles ?
- Où vivent-elles ?

Ve daha az ateş basması yaşıyorlar.

et elles ont également moins de bouffées de chaleur.

Orta ve Güney Amerika ormanlarında yaşıyorlar

Ils vivent dans les jungles d'Amérique centrale et du Sud

Bu insanlar birlikte çalışıyor ve yaşıyorlar.

Mais là-haut, tout le monde vit et travaille ensemble.

Ve çok büyük koloniler halinde yaşıyorlar

et ils vivent dans de très grandes colonies

Kadınlar çoğunlukla erkeklerden daha uzun yaşıyorlar.

Les femmes vivent normalement plus longtemps que les hommes.

- Finansal zorluk çekiyorlar.
- Mali zorluklar yaşıyorlar.

Ils souffrent de difficultés financières.

Tom ve Mary kütüphanenin yakınında yaşıyorlar.

Tom et Mary habitent près de la bibliothèque.

Onlar hala anne ve babalarıyla beraber yaşıyorlar.

Ils vivent encore chez leurs parents.

Tom ve Mary kiralık bir evde yaşıyorlar.

Tom et Marie habitent dans une maison de location.

Tom ve Mary sessiz bir yerleşim bölgesinde yaşıyorlar.

Tom et Marie vivent dans un quartier résidentiel tranquille.

Genellikle kadınlar erkeklerden on yıl daha uzun yaşıyorlar.

En général, les femmes vivent dix ans de plus que les hommes.

Onun iki kız kardeşi var. İkisi de Kyoto'da yaşıyorlar.

Elle a deux sœurs qui habitent à Kyoto.

- Onlar lüks içinde yaşıyorlar.
- Onlar çok rahat bir yaşam sürüyor.

Ils mènent grand train.

- Onlar uzun süredir burada yaşıyor.
- Onlar uzun süredir burada yaşıyorlar.

Ils ont vécu ici depuis longtemps.

Ben bir kasabada yaşıyorum ama anne ve babam köyde yaşıyorlar.

J'habite en ville, mais mes parents habitent à la campagne.

- Mary ve Tom sadece altı aydır burada yaşıyorlar ama şimdiden iyi adapte olmuşlar.
- Mary ve Tom yalnızca altı aydır burada oturuyorlar ama şimdiden iyi uyum sağladılar.

Marie et Tom ne vivent que depuis six mois ici, mais ils se sont déjà bien adaptés.