Translation of "Paylaşmak" in French

0.004 sec.

Examples of using "Paylaşmak" in a sentence and their french translations:

Paylaşmak istiyorum.

et ce que cela signifie pour vous.

Paylaşmak istemiyorum.

Je ne veux pas partager.

- Onu paylaşmak istedim.
- Bunu paylaşmak istedim.

Je voulais le partager.

Çocuklara paylaşmak öğretilmeli.

On devrait apprendre aux enfants à partager.

Bunu seninle paylaşmak istiyorum.

- Je veux le partager avec vous.
- Je veux le partager avec toi.

Düşüncelerimi seninle paylaşmak istiyorum.

J'aimerais vous faire part de mes réflexions.

Benimle paylaşmak ister misin?

Veux-tu partager avec moi ?

Yeni bir araştırmayı paylaşmak istiyorum.

sur ce qui motive les gens à modifier leurs comportements.

Sizlere paylaşmak istedim o kadar

Je voulais tellement partager avec toi

Pastayı eşit olarak paylaşmak zorundasın.

Vous devez partager le gâteau à parts égales.

Paylaşmak istediği bir şey var mı?

et de leur appartenance à ce collectif ?

Sizinle burada bir hikâye paylaşmak istiyorum.

J'aimerais partager une histoire avec vous.

Paylaşmak isterseniz lütfen yorumlar kısmında belirtin

si vous souhaitez partager merci de préciser dans la section commentaires

Paylaşmak istediğin bir şey var mı?

Y a-t-il quelque chose que vous aimeriez partager ?

Bir gün bunu torunlarımla paylaşmak istiyorum.

Je souhaite partager ceci avec mes petits-enfants un jour.

Odasını erkek kardeşiyle paylaşmak zorunda kaldı.

- Il dut partager une chambre avec son frère.
- Il a dû partager une chambre avec son frère.
- Il devait partager une chambre avec son frère.

O, odasını erkek kardeşiyle paylaşmak zorundaydı.

Il lui fallut partager sa chambre avec son frère.

Bugün sizlerle başarımızın sırrını paylaşmak için buradayım

Aujourd'hui, je suis venu partager les secrets de notre réussite,

Bir dizi diş fırçalama görseli paylaşmak istiyorum,

Je vais vous montrer une petite vidéo de lavage de dents,

Burada hemen kısa bir video paylaşmak istiyorum.

J'aimerais juste vous montrer une courte vidéo à ce sujet.

Tom bir odayı erkek kardeşiyle paylaşmak zorunda.

Tom doit partager une chambre avec son frère.

Şimdilik, bu odayı arkadaşım ile paylaşmak zorundayım.

Pour le moment, je dois partager cette pièce avec mon ami.

Ben bir yabancıyla otel odasını paylaşmak istemiyorum.

Je ne veux pas partager la chambre d'hôtel avec un inconnu.

Hâlâ ona inanmak ve onu paylaşmak ister miydiniz?

seriez-vous encore prêt à la croire et à la partager ?

Odasını kız kardeşi ile birlikte paylaşmak zorunda kaldı.

- Il lui fallut partager une chambre avec sa sœur.
- Il lui a fallu partager une chambre avec sa sœur.

Bana, sizlerle de paylaşmak istediğim önemli bir şey öğrettiler.

Elles m'ont appris une chose importante que je veux partager avec vous.

O, kız kardeşiyle bir yatak odasını paylaşmak zorunda kaldı.

- Il lui fallut partager une chambre avec sa sœur.
- Il lui a fallu partager une chambre avec sa sœur.
- Elle dut partager une chambre avec sa sœur.
- Elle a dû partager une chambre avec sa sœur.

O erkek kardeşiyle bir yatak odasını paylaşmak zorunda kaldı.

- Il dut partager une chambre avec son frère.
- Il a dû partager une chambre avec son frère.
- Il lui fallut partager une chambre avec son frère.
- Il lui a fallu partager une chambre avec son frère.

Bu bilgiyi paylaşmak için herhangi bir zorunluluk altında değilsin.

Vous n'êtes aucunement dans l'obligation de divulguer cette information.

Benim sınıfımda sadece bir dersi paylaşmak değil daha fazla şeyi ifade ediyor...

C'était devenu bien plus grand qu'une simple leçon dans ma classe.

Dinsel görüşlerini sizinle paylaşmak isteyen insanlar, sizin dinsel görüşünüzü onlarla paylaşmanızı neredeyse hiç istemezler.

Les gens qui veulent partager leurs croyances religieuses avec toi ne veulent presque jamais que tu partages les tiennes avec eux.