Translation of "Kocasının" in French

0.006 sec.

Examples of using "Kocasının" in a sentence and their french translations:

- Kocasının ölümünü hazmedemedi.
- Kocasının ölümünün üstesinden gelemedi.
- Kocasının ölümünü atlatamadı.

- Elle ne put surmonter la mort de son mari.
- Elle ne put surmonter le décès de son époux.
- Elle n'arrivait pas à se remettre de la mort de son mari.

O, kocasının şapkasını fırçaladı.

Elle a brossé le chapeau de son mari.

Kocasının ölümü onun yeniden doğuşuydu.

La mort de son mari fut sa renaissance.

Kocasının sağlığı için çok endişeliydi.

Elle était très inquiète au sujet de la santé de son époux.

Kocasının aksine çok genç görünüyor.

Elle paraît très jeune, comparée à son époux.

Mary kocasının giysilerini ateşe attı.

Mary a jeté les vêtements de son marie dans le feu.

Kocasının ölümü onu tamamen şaşkına çevirmiş.

La mort de son mari l'a complètement bouleversée.

O, kocasının ölümünden sonra işi devraldı.

Elle reprit l'affaire à la mort de son mari.

Tom Mary'nin kocasının en iyi arkadaşı.

Tom est le meilleur ami du mari de Mary.

Kocasının kazandığının yarısı kadar çok para kazanır.

Elle gagne moitié moins que son mari.

Kocasının ölümünden beri Cristina çok acı çekti.

Depuis la mort de son mari, Cristina a beaucoup souffert.

Rolünün açık bir göstergesi olarak, kocasının devlet dairelerinde

nombreuses interrogations sur son rôle au pouvoir, en particulier avec

Yeni kocasının kötü bir kişi olduğu ortaya çıktı.

Son nouveau mari s'est révélé être une mauvaise personne.

Onlar Bayan Lincoln'a kocasının nereye gömülmesini istediğini sordu.

- Ils demandèrent à Madame Lincoln où elle voulait que son époux fût enseveli.
- Elles demandèrent à Madame Lincoln où elle voulait que son époux fût enseveli.

Peki ya kocasının bebeğiyle zaten ilgilenmesi gerektiğini ve bunun gayet

Maintenant que se passerait-il si elle voyait ça comme

Kocasının ölümünden sonra o, iki çocuğu tamamen kendi başına yetiştirdi.

Après la mort de son mari, elle éleva les deux enfants toute seule.

Karısı iki çocuğunun yanı sıra şimdi kocasının dedesine de bakmak zorundaydı.

Sa femme devait maintenant prendre soin de son grand-père, pour ne rien dire de leur deux enfants.

O, kocasının hafta sonunda şehir dışında olacağını bana söylemek için aradı.

Elle m'appela pour me dire que son mari ne serait pas en ville pour le week-end.

Ve kocasının kararları üzerindeki etkisi güçlü bir şekilde arttı ve insani yardım çalışmaları yoluyla

et son influence sur les décisions de son mari a fortement augmenté et a élargi sa promotion à

- İş arkadaşım ve kocasının ikisi de Amerikalı.
- Hem iş arkadaşım hem de onun kocası Amerikalı.

Ma collègue et son mari, ils sont Américains tous les deux.