Translation of "Attı" in Arabic

0.011 sec.

Examples of using "Attı" in a sentence and their arabic translations:

Zincir attı bekleyin zincir attı

انتظر رمى السلسلة رمى السلسلة

Ve attı.

وألقى به بعيدا.

Bana mesaj attı.

رسالة نصية طويلة.

Tom gol attı.

أحرز توم هدفًا.

Sekreterini işten attı.

قام بطرد سكرتيرته.

Tom topu attı.

رمى توم الكرة.

Ona tokat attı.

صفعها

Sami eşyaları attı.

كان سامي يرمي أشياءا.

O, topa tekme attı.

ركل الكرة.

Mary bana mesaj attı.

ماري أرسلت لي رسالة قصيرة.

Korkudan beti benzi attı.

اصفرَّ وجهه من الخوف.

At büyük bir adım attı

وعندما نزلنا خطوة كبيرة،

Örgütler ve bürokrasinin temellerini attı.

على الأراضي المتزايدة

Kız alevleri gördüğünde çığlık attı.

صرخت الفتاة حين رأت ألسنة اللهب.

O, yardım için çığlık attı.

صرخ طالباً النجدة.

O yardım için çığlık attı.

صرخت طالبة المساعدة.

Fred bir topa tekme attı.

- فريد ركل الكرة.
- ركل فريد الكرة.

Onun yüzüne bir tokat attı.

لقد صفعته في الوجه.

Tom Mary'yi bardan dışarı attı.

رمى توم ماري خارج البار.

Fadıl, Leyla'nın hayatını tehlikeye attı.

عرّض فاضل حياة ليلى للخطر.

Sami, Leyla'nın hayatını tehlikeye attı.

لقد عرّض سامي حياة ليلى للخطر.

Sami pencereden bir sandalye attı.

ألقى سامي بكرسيّ عبر النّافذة.

Delinin biri kuyuya bir taş attı

رجل مجنون ألقى حجرا في البئر

Kılıcını savurarak kendini savaşın derinliklerine attı

بكلتا يديه.

Napolyon ünlü şapkasını yere attı öfkeyle.

اشتهر نابليون بقبعته على الأرض في غضب.

O savaş uçağı bir bomba attı.

- الطائرة المقاتلة أسقطت قنبلة.
- الطائرة المقاتلة ألقت قنبلة.

- O, topu attı.
- O, topu fırlattı.

رمى الكرة.

Sami, Leyla'nın kanlı cesedini ormana attı.

تخلّص سامي من جثّة ليلى الدّامية برميها في الغابة.

Sami, suç sırasında giydiği kıyafetleri attı.

رمى سامي الملابس التي استداها أثناء الجريمة.

Tom'un atı aniden yükseldi ve onu attı.

شبَ حصان توم فجأة و القاه ارضاً.

- O, dehşetten dolayı çığlık attı.
- O, dehşetle haykırdı.

صرخت رعباً.

Sami'nin polise çalışması onu ve Leyla'yı tehlikeye attı.

عمل سامي عند الشّرطة جعل حياته و حياة ليلى في خطر.

O yıllarda hiç görülmemiş bir adım attı Sovyetler Birliği

اتخذ الاتحاد السوفياتي خطوة لم يسبق لها مثيل

Osmanlı nüfuzunu zayıflattı ve bazı bölgelerde isyan tohumlarını attı

مما قوّض النفوذ العثماني وزرع بذور التمرد في بعض المناطق.

- Yanlışlıkla kahve fincanına tuz koydu.
- Kahve fincanına kazara tuz attı.

وضع الملح في فنجان قهوته بالخطأ.

O bana üzümleri attı ve ben ağzım ile onları yakalamaya çalıştım.

قذفت لي العنب وحاولت أن أتلقفه بفمي.