Translation of "Attı" in Spanish

0.008 sec.

Examples of using "Attı" in a sentence and their spanish translations:

Zincir attı bekleyin zincir attı

espera arrojó la cadena arrojó la cadena

Bana mesaj attı.

me envió un mensaje de texto.

Gemi çapa attı.

El barco echó anclas.

Herkes çığlık attı.

- Todos gritaron de terror.
- Hubo un chillido general.
- Se produjo un chillido colectivo.

Onlar çığlık attı.

Gritaron.

Bana çimdik attı!

¡Me pellizcó!

Tom çığlık attı.

Tom gritó.

Suçu arkadaşlarına attı.

Les echó la culpa a sus amigos.

Tom gol attı.

Tom anotó un gol.

Mary çığlık attı.

Mary chilló.

Ona tokat attı.

Él le abofeteó a ella.

- Tom geriye adım attı.
- Tom geri adım attı.

Tom renunció.

Betty kendini yatağa attı.

Betty se acostó en la cama.

O, kendini tehlikeye attı.

Él se expuso al peligro.

Tom çöpü dışarı attı.

Tom sacó la basura.

Çocuk bir taş attı.

El niño tiró una piedra.

Çocuklar ona taş attı.

Los niños le lanzaron piedras.

O, suratıma yumruk attı.

Ella me dio un puñetazo en la cara.

Onun yüzüne yumruk attı.

Ella le dio un puñetazo en la cara.

Suratına bir yumruk attı.

Él le dio un puñetazo en la cara.

Paraguaylı üç gol attı.

El paraguayo marcó tres goles.

Ona bir tokat attı.

Le dio una bofetada.

Tom yazı tura attı.

Tom lanzó la moneda al aire.

Tom topu Mary'ye attı.

Tom lanzó la bola a Mary.

Tom denize çapa attı.

Tom lanzó el ancla por la borda.

Düşman fabrikaya bombalar attı.

El enemigo bombardeó la fábrica.

Tom Mary'ye yumruk attı.

Tom dio un puñetazo a Mary.

Adam flütü göle attı.

El hombre arrojó su flauta al lago.

Biri sırtıma tekme attı.

Me patearon en la espalda.

Gemi limanda demir attı.

El barco echó el ancla en el puerto.

Tom, Mary'ye mesaj attı.

Tom envió un mensaje a Mary.

O beni evden attı.

- Me echó de casa.
- Ella me rajó de la casa.

Tom giysileri ateşe attı.

- Tom tiró su ropa al fuego.
- Tom ha tirado su ropa al fuego.

Tom fotoğrafları ateşe attı.

- Tom tiró las fotos al fuego.
- Tom ha tirado las fotos al fuego.

Mary fotoğrafları ateşe attı.

- María tiró las fotos al fuego.
- María ha tirado las fotos al fuego.

Tom İncil'i ateşe attı.

- Tom tiró la Biblia al fuego.
- Tom ha tirado la Biblia al fuego.

Mary İncil'i ateşe attı.

- María tiró la Biblia al fuego.
- María ha tirado la Biblia al fuego.
- María arrojó la biblia al fuego.

Protestocular polise taş attı.

Los manifestantes arrojaron piedras a la policía.

Polis onu hapse attı.

La Policía la arrestó.

O ona tekme attı.

Ella lo pateó.

O ona çimdik attı.

Ella le pellizcó.

O onu dışarı attı.

Ella lo echó a él.

- Tom, karı gibi çığlık attı.
- Tom bir kadın gibi çığlık attı.

Tom gritó como una mujer.

At büyük bir adım attı

cuando descendíamos un escalón enorme,

Adam büyük bir çığlık attı.

El hombre dio un gran grito.

Kız alevleri gördüğünde çığlık attı.

La niña gritó al ver las llamas.

Tekne kıyıya yakın demir attı.

El barco fondeó cerca de la costa.

O, acı içinde çığlık attı.

Ella gritó en agonía.

Tom Mary'nin yüzüne yumruk attı.

Tom le pegó un puñetazo en la cara a Mary.

O, havuza bir taş attı.

Él tiró una piedra en el estanque.

O, yeni arabasıyla hava attı.

El alardeó con su auto nuevo.

O, gölete bir taş attı.

- Él arrojó una piedra al estanque.
- Él tiró una piedra en el estanque.

O, askere bir ok attı.

Él le disparó una flecha al soldado.

Tom onun yüzüne yumruk attı.

Tom le pegó en la cara.

Mary Tom'un hayalarına tekme attı.

Mary pateó a Tom en las bolas.

O, köpeğe bir taş attı.

- Tiró una piedra al perro.
- Le lanzó una piedra al perro.

O onun suratına yumruk attı.

Le di un puñetazo en la cara.

Tom Mary'ye bir öpücük attı.

Tom le lanzó un besó a Mary.

Genç kız kaygısızca kahkaha attı.

La joven se rió despreocupadamente.

Posta kutusuna bir mektup attı.

Él tiró una carta en el buzón.

O sadece bana mesaj attı.

Él me acaba de enviar un mensaje de texto.

Tom topu Mary'ye pas attı.

Tom le pasó la pelota a Mary.

Tom gölete bir taş attı.

Tom tiró una piedra en el estanque.

Doktor ona dört dikiş attı.

El médico le ha dado cuatro puntos.

O, yılanı gördüğünde çığlık attı.

Ella gritó cuando vio la serpiente.

O her şeyi tekneden attı.

¡El arrojó todo fuera del bote!

Bunun için hayatını riske attı.

Él arriesgó su vida por aquello.

O bacak bacak üstüne attı.

Ella cruzó las piernas.

O, geyiğe bir ok attı.

Le lanzó una flecha al ciervo.

O yardım için çığlık attı.

Ella gritó por ayuda.

Tom, Mary'ye çürük yumurta attı.

Tom le tiró un huevo podrido a Mary.

Tom, Mary'nin midesine tekme attı.

Tom pateó a Mary en el estómago.

Tom çöp kutusuna tekme attı.

Tom pateó el tacho de basura.

Tom sadece bana mesaj attı.

Tom me acaba de mandar un texto.

Tom maçın ilk golünü attı.

Tom hizo el primer gol del partido.

Tom karısının giysilerini ateşe attı.

- Tom tiró la ropa de su mujer al fuego.
- Tom ha tirado la ropa de su mujer al fuego.

Mary kocasının giysilerini ateşe attı.

- María tiró la ropa de su marido al fuego.
- María ha tirado la ropa de su marido al fuego.

Biri benim pencereme tuğla attı.

Alguien lanzó un ladrillo por mi ventana.

Onun yüzüne bir tokat attı.

- Le dio un tortazo.
- Le dio una bofetada.
- Le dio un cachete.
- Le dio una torta.

O ona sert tekme attı.

Ella le pateó con saña.

Tom köpeğe bir taş attı.

Tom le tiró una piedra al perro.

Barmen Tom'u barın dışına attı.

El camarero lo echó a Tom fuera del bar.

Tom Mary'yi bardan dışarı attı.

Tom echó a María del bar.

Mary çığlık attı ve bayıldı.

- Mary chilló y se desmayó.
- Mary chilló y se desvaneció.
- Mary chilló y perdió el conocimiento.

O kollarını onun boynuna attı.

Ella puso sus brazos alrededor de su cuello.

Jane bize bir bakış attı.

Juana nos lanzó una mirada.

O, korneri çok hızlı attı.

Tomó la curva demasiado rápido.

Evden çıkarken çöpü de attı.

Al salir de casa tiró la basura.

Delinin biri kuyuya bir taş attı

un loco arrojó una piedra al pozo

Kılıcını savurarak kendini savaşın derinliklerine attı

ambas manos.

Napolyon ünlü şapkasını yere attı öfkeyle.

Es bien sabido como Napoleón arrojó su sombrero al suelo con furia;

Tom televizyonu açar açmaz sigorta attı.

Tan pronto como Tom encendió la tele, se quemó el fusible.

Çocuğunu korumak için hayatını riske attı.

Ella arriesgó su vida para proteger a su hijo.

Oturdu ve ayak ayak üstüne attı.

- Ella se sentó y se cruzó de piernas.
- Se sentó y cruzó las piernas.

O son anda geri adım attı.

Ella se echó atrás en el último momento.