Translation of "Kasıtlı" in French

0.004 sec.

Examples of using "Kasıtlı" in a sentence and their french translations:

O kasıtlı mı?

Est-ce délibéré ?

Palyaço kasıtlı olarak düştü.

Le clown a fait exprès de tomber.

O, kasıtlı yalanlar söyledi

Il a menti délibérément.

O onu kasıtlı yapmadı.

Il ne l'a pas fait exprès.

Onun kasıtlı olmadığına eminim.

Je suis sûr que ce n'était pas intentionnel.

Vazoyu kasıtlı olarak kırdım.

J'ai volontairement cassé le vase.

Kasıtlı olsun ya da olmasın,

intentionnelle ou non,

O kasıtlı olarak pencereyi kırdı.

Il a fait exprès de casser la fenêtre.

O, onu kasıtlı olarak yaptı.

Elle l'a fait exprès.

O pencereyi kasıtlı olarak kırdı.

Il a fait exprès de briser la vitre.

Yaptığın şeyin kasıtlı olmadığını biliyorum.

Je sais que tu ne l'as pas fait exprès.

O, pencereyi kasıtlı olarak kırdı.

Elle a fait exprès de casser la vitre.

Onu kasıtlı olarak mı yaptın?

- Est-ce que tu as fait ça exprès ?
- Avez-vous fait cela exprès ?

Biz kasıtlı olarak onun sırasını atladık.

Nous avons volontairement passé son tour.

Polise göre yangın kasıtlı olarak çıkarıldı.

La police pense que le feu a été allumé délibérément.

Sonra umarım kasıtlı bir paylaşımda da bulunabiliriz.

alors avec un peu de chance, nous les partageons intentionnellement.

Benim yas kotam kasıtlı olarak boş kalıyor.

Je garde mon coffre fort de deuil vide intentionnellement.

- Onu kasıtlı olarak yaptım.
- Onu bilerek yaptım.

J'ai fait ça délibérément.

Aynı zamanda, bu konuşmaları kasıtlı göz ardı etme

Éviter délibérément ces conversations

Pencereyi kasıtlı olarak mı kırdın yoksa kazara mı?

As-tu cassé la fenêtre exprès ou par accident ?

Susan, öfkesini göstermek için kasıtlı olarak tabak kırdı.

Susan cassa le plat exprès pour montrer sa colère.

- Bilerek yapmadım.
- Ben onu kasten yapmadım.
- Kasıtlı yapmadım.

Je ne l'ai pas fait exprès.

- Evet, bunu bilerek yaptım.
- Evet, bunu kasıtlı yaptım.

Oui, je l'ai fait exprès.

- O, camı kasıtlı olarak kırdı.
- O, camı kasten kırdı.

Il a délibérément brisé la vitre.

Kendi can güvenliğini garantiye almak için bunları kasıtlı olarak yapar.

C'est un acte délibéré pour assurer sa propre sécurité et survie.

Ben sokakta onu geçtiğimde o kasıtlı olarak beni görmezden geldi.

Il m'a délibérément ignoré quand je l'ai croisé dans la rue.

- Onun bu hatayı bilerek yaptığını mı düşünüyorsun?
- Onun o hatayı kasıtlı yaptığını mı düşünüyorsun?

- Pensez-vous qu'il a fait cette erreur exprès ?
- Penses-tu qu'il a commis cette erreur intentionnellement ?