Translation of "Yapmadı" in French

0.006 sec.

Examples of using "Yapmadı" in a sentence and their french translations:

Ama yapmadı.

Mais il ne l'a pas fait.

Hayır, o yapmadı.

Non, il ne l'a pas fait.

O bunu yapmadı.

Il ne l'a pas fait.

Bunu köpeğim yapmadı.

Mon chien n'a pas fait ça.

O, hiç tatil yapmadı.

Il n'a jamais eu de vacances.

O bir şey yapmadı.

Il n'a rien fait.

Hiç kimse hile yapmadı.

- Personne n'a triché.
- Personne ne tricha.

Hiçbir kadın bunu yapmadı.

Aucune femme n'a jamais fait ça auparavant.

O onu kasıtlı yapmadı.

Il ne l'a pas fait exprès.

Henüz Tom'a ödeme yapmadı.

Elle n'a pas encore payé Tom.

Onlar hiçbir şey yapmadı.

Ils n'ont rien fait.

Tom kendinden istenileni yapmadı.

Tom n'a pas fait ce qui lui avait été demandé.

Muhtemelen onunla seks yapmadı.

Ils n'ont probablement pas fait l'amour.

Onlar hiçbir açıklama yapmadı.

- Ils n'ont fourni aucune explication.
- Elles n'ont fourni aucune explication.

O ona baskı yapmadı.

- Elle ne le pressa pas.
- Il ne la pressa pas.

Nicolas bu alıştırmayı yapmadı.

Nicolas n'a pas fait cet exercice.

Tom hiçbir yorum yapmadı.

Tom n'a pas fait de commentaire.

Tom ev ödevini yapmadı.

Tom n'a pas fait ses devoirs.

Onlar bana ödeme yapmadı.

Ils ne m'ont pas payé.

Onlar asla mağdur edebiyatı yapmadı.

ni ne se sont définis comme victimes.

Hükümet, kesinti raporlarını haber yapmadı.

Le gouvernement ne signale pas les pannes aux informations.

Bir süre hiçbir şey yapmadı,

n'a rien fait pendant un moment,

Aylardır, neredeyse bir şey yapmadı.

Il ne fit presque rien durant des mois.

Tom hâlâ bana ödeme yapmadı.

Tom ne m'a toujours pas payé.

Hiç kimse bir şey yapmadı.

Personne n'a rien fait.

O yanlış bir şey yapmadı.

Il n'a rien fait de mal.

Onlar biletime para iadesi yapmadı.

Ils ne voulaient pas rembourser mon ticket.

Tom dün gece banyo yapmadı.

Tom n'a pas pris de bain la nuit dernière.

Tom asla onu tekrar yapmadı.

Tom ne l'a jamais refait.

Tom başka bir şey yapmadı.

- Tom n'a rien fait d'autre.
- Tom ne fit rien d'autre.

Tom aslında hiçbir şey yapmadı.

Tom n'a en réalité rien fait.

Tom muhtemelen işi kendisi yapmadı.

Tom n'a probablement pas fait le travail lui-même.

Tom asla okula devamsızlık yapmadı.

Tom n'a jamais été absent de l'école.

Tom yanlış bir şey yapmadı.

Tom n'a rien fait de mal.

Tom yasadışı bir şey yapmadı.

Tom n'a commis aucun acte illicite.

O henüz ev ödevini yapmadı.

Elle n'a pas encore fait ses devoirs.

Tom bunu çok fazla yapmadı.

Tom ne le faisait pas souvent.

Sami herhangi bir şey yapmadı.

Sami n'a rien fait.

- Tom yasa dışı hiçbir şey yapmadı.
- Tom yasa dışı bir şey yapmadı.

Tom n'a rien fait d'illégal.

Kız ağlamaktan başka bir şey yapmadı.

La fille ne faisait que pleurer.

O ağlamaktan başka hiçbir şey yapmadı.

Il ne faisait que pleurer.

Niçin gelmediğine dair bir açıklama yapmadı.

Il n'a pas expliqué pourquoi il avait été absent.

Yine de o işini asla yapmadı.

Il n'a jamais fait son travail de toute façon.

Şimdiye kadar bunu hiç kimse yapmadı.

Personne n'a jamais fait cela.

Tom yapacağını söylediği şeyi gerçekten yapmadı.

Tom n'a pas fait ce qu'il a dit.

O bana hala geri ödeme yapmadı.

Elle ne m'a pas encore remboursé.

Gazete okumaktan başka bir şey yapmadı.

Il n'a rien fait à part lire les journaux.

Onlar yapacaklarını söyledikleri şeyi asla yapmadı.

- Ils n'ont jamais fait ce qu'ils avaient dit qu'ils feraient.
- Elles n'ont jamais fait ce qu'elles avaient dit qu'elles feraient.

Küçük kız ağlamaktan başka bir şey yapmadı.

La petite fille ne faisait rien d'autre que pleurer.

O, etrafına bakınmaktan başka bir şey yapmadı.

Elle n'a fait que regarder aux alentours.

Bütün gün ağlamaktan başka hiçbir şey yapmadı.

Elle ne fait que pleurer toute la journée.

Bütün gün okumaktan başka bir şey yapmadı.

Elle ne fit rien d'autre que lire toute la journée.

Bütün gün okumaktan başka hiçbir şey yapmadı.

- Elle n'a fait que lire toute la journée.
- Elle n'a rien fait de la journée à part lire.

Liseden mezun olduğundan beri hiçbir şey yapmadı.

- Il n'a rien fait depuis qu'il est diplômé de l'école.
- Il n'a rien foutu depuis qu'il est diplômé de l'école.

Bildiğim kadarıyla, o yanlış bir şey yapmadı.

Pour autant que je sache, il n'a rien fait de mal.

Beni arayacağını söyledi ama henüz onu yapmadı.

Il a dit qu'il m'appellerait mais il ne l'a pas encore fait.

O, ona bir açıklama için baskı yapmadı.

- Elle ne le pressa pas de fournir une explication.
- Elle ne l'a pas pressé de fournir une explication.

İmkânsız gibi görünüyor, daha önce bunu kimse yapmadı,

Ça semble impossible et personne ne l’a jamais fait avant.

O her zaman ağlamaktan başka hiçbir şey yapmadı.

- Elle n'a rien fait pendant tout ce temps si ce n'est pleurer.
- Tout ce temps, elle n'a rien fait d'autre que pleurer.

Bütün gün TV izlemekten başka bir şey yapmadı.

Il n'a fait que regarder la télé toute la journée.

O asla öğrendikleri ile ilgili bir gösteri yapmadı.

Il n'a jamais étalé son érudition.

Bütün gün yatakta uzanmaktan başka bir şey yapmadı.

Il n'a rien fait à part rester au lit toute la journée.

Kız bütün gün okumaktan başka bir şey yapmadı.

La fille ne fit rien d'autre que lire toute la journée.

Tom ve Mary onu yaptı ama John yapmadı.

Tom et Mary l'ont fait, mais pas John.

O, onun tuhaf davranışı için özel bir açıklama yapmadı.

Il ne fournit aucune explication particulière à son comportement étrange.

Tom bütün gün televizyon izlemekten başka bir şey yapmadı.

Tom a passé la journée devant la télé.

Bildiğim kadarıyla, o hiçbir zaman böyle bir yanlış yapmadı.

Pour autant que je sache, il n'a jamais fait une telle erreur.

Tom'un özür dilemesi gerekmez. O yanlış bir şey yapmadı.

Tom n'a pas besoin de s'excuser. Il n'a rien fait de mal.

O güzel kuş her gün ötmekten başka bir şey yapmadı.

Ce bel oiseau ne faisait rien d'autre que chanter jour après jour.

Tom kesinlikle o tür cezayı hak edecek bir şey yapmadı.

Tom n'a certainement rien fait qui mérite ce genre de punitions.

- O muhtemelen onunla cinsel ilişkiye girmedi.
- Belki de onunla seks yapmadı.

Ils n'ont probablement pas fait l'amour.

Çöpü dökmesini ona üç defa rica ettim ama o hala bunu yapmadı!

Je lui ai demandé trois fois de sortir les ordures et il ne l'a toujours pas fait !

Jack annesinin değerli bir vazosunu kırdı, ama bilerek yapmadı, bu yüzden o kızmadı.

Jack cassa le vase précieux de sa mère, mais il ne l'avait pas fait exprès, elle ne fut donc pas en colère.

- Belki Tom herkesin onun yaptığını söylediği şeyi yapmadı.
- Belki de Tom herkesin onun yaptığını söylediği şeyleri yapmamıştır.

Peut-être que Tom n'a pas fait ce que tout le monde dit qu'il a fait.