Translation of "Hayat" in Chinese

0.007 sec.

Examples of using "Hayat" in a sentence and their chinese translations:

- Hayat budur.
- Hayat böyle işte.

這就是生命。

- Hayat bu.
- Hayat böyle işte.

- 這就是生活。
- 人生就是如此。

Hayat tatlıdır.

人生是美好的。

Hayat güzeldir.

- 生命是美麗的。
- 人生是美好的。
- 生活是美丽的。

Bu hayat!

這就是人生!

Hayat zordur.

生活是难的。

Hayat çetindir.

生活是难的。

Hayat bu.

這就是生命。

Hayat enteresan.

人生是有趣的。

- Hayat zordur.
- Hayat katıdır.
- Yaşam zordur.

生活是难的。

- Su olmadan hayat olamaz.
- Susuz hayat olamaz.

水是生命的源泉。

Hayat hiç bitmez fakat dünyadaki hayat biter.

生活从不会停止,但世俗生活却会。

Almanya'da hayat nasıl?

在德国过得如何?

Hayat konveks değildir.

人生不是凸的。

Nasıl gidiyor hayat?

生活怎么样?

Hayat devam ediyor.

人生會繼續。

Hayat çok kısa.

人生十分短暫。

Hayat çok zordu.

生活很艰苦。

Hayat çok zordur.

人生良苦。

Hayat çok karmaşık.

生活多么复杂!

Hayat sigortam var.

我買了人壽保險。

- Hayat satranç oyunu gibi.
- Hayat satranç oyunu gibidir.

世事如棋局。

- Hayat ne kadar garip!
- Hayat ne kadar tuhaf!

人生真是奇妙!

Mars'ta hayat olmadığı söyleniyor.

據說火星上是沒有生物的。

Mars'ta hayat var mıdır?

火星上有生物嗎?

Yalnız bir hayat yaşadı.

她的生活很寂寞。

Sade bir hayat yaşadı.

他生活朴素。

Sevgisiz hayat tamamen anlamsızdır.

没有爱情的生活毫无意义。

Sadece hayat sorunlarından kaçıyorsun.

你只会逃避生活问题。

Hovarda bir hayat yaşa.

過一個奔放的人生。

Hayat ne kadar garip!

人生真是奇妙!

Güneş olmadan hayat olmazdı.

沒有太陽就沒有生命。

Hayat toz pembe değildir.

人生不是甜的包子。

- Hayat iniş ve çıkışlarla doludur.
- Hayat çıkışlarla ve inişlerle doludur.

人生充滿了高低起伏。

Müzik yoksa hayat da yoktur.

- 沒有音樂就沒有生命。
- 沒音樂,沒生活。

Ev hiçbir hayat belirtisi vermedi.

那房子似乎沒有人住。

Onlar mutlu bir hayat yaşadılar.

他们生活得很幸福。

O dürüst bir hayat yaşadı.

他以君子之道生活。

Ben meşgul bir hayat sürdürüyorum.

我有一個忙碌的生活。

Çok sıradan bir hayat sürüyoruz.

我們過着十分平凡的生活。

O, uzun bir hayat yaşamayacak.

他不會長壽。

Hayat adil değil, değil mi?

人生是不公平的,是吧?

O bana hayat hikayesini anlattı.

- 他给我讲述了他的一生。
- 他跟我讲了他的人生故事。

Müziksiz hayat bir hata olurdu.

没有音乐的话,生命是错误的。

Sensiz bir hayat hayal edemem.

我無法想像沒有你的生活。

Hayat uzun, uzun bir yoldur.

生活是一条很长、很长的道路。

Hayat böyle bir şey işte!

那就是人生

Güneş olmadan hayat imkansız olurdu.

沒有太陽就沒有生命。

Güneş olmadan, hayat mümkün değildir.

沒有太陽就沒有生命。

Hayat bir kutu çikolata gibidir.

生活就像一盒巧克力。

Hayat gerçekten de iyi bir şeydir.

生命确实是好的东西。

Amerika Birleşik Devletleri'nde hayat pahalılığı artıyordu.

美国的生活费用起了。

Elektrik ve su olmadan hayat olmaz.

我們沒有電力和水就不能生活。

Hayat bir kaktüsten bal yalamak gibidir.

生活就像是舔仙人掌上的蜂蜜。

Hayat zordur, ama ben daha zorum.

生活很困难,但我更坚强。

Hayat kısa, bu yüzden Python kullanıyorum!

人生苦短,我用 Python!

Hayat çoğu zaman bir yolculukla karşılaştırılır.

我們常常把人生比作一場旅程。

Gerçekten hayat kurtarmak için bir fırsat.

也真的是拯救一个生命的机会。

Ben o tür bir hayat yaşayamam.

- 我不能活那種命。
- 那种生活方式不适合我。

Hayat eğlenceden ve oyundan ibaret değildir.

生活並不都是輕鬆愉快的。

Hayat her zaman gitmesini istediğimiz tarzda gitmez.

生活并不总是如我们所愿。

Hem hava hem de su hayat için vazgeçilmezdir.

沒有空氣和水,人類就無法生存。

Hayat siz diğer planları yapmakla meşgulken size olanlardır.

生活就是當你忙著進行你的計劃時總有其他的事情發生。

- Mars'ta yaşam var mı?
- Mars'ta hayat var mı?

火星上有生命嗎?

- O, uzun ömürlü olmayacak.
- O, uzun bir hayat yaşamayacak.

他不會長壽。

Hayat sadece geriye doğru anlaşılabilir ama ileriye doğru yaşanmalıdır.

只有向后看才能理解生活,但要生活得好,则必须向前看。

Hayat böyle şeyler hakkında endişe etmek için çok kısa.

人生短暫,用來擔心這種事情,實在太浪費了。

Hayat siz başka planlar yapmakla meşgulken başınıza gelen şeydir.

生活就是當你忙著進行你的計劃時總有其他的事情發生。

- Yaşam olduğu sürece umut da olacaktır.
- Hayat varken ümit vardır.

有生命就有希望。

Ben her gün düşünürüm: çalışmak zorunda olmasam hayat harika olmaz mı?

我每天都在想,要是可以不用上班能有多好。

Birçok türde sigorta var. Örn. sağlık sigortası, yangın sigortası, hayat sigortası vb.

保險有很多種,例如健康保險、火災保險、人壽保險等等。

Yeniden doğabilsem zengin bir ailenin çocuğu olmak isterim sonra hayat için hazır olurum.

如果可以投胎轉世的話,我想做有錢人家的兒子,一輩子衣食無憂。

Çin'in hızla geliştiğini anlamak için geldim ancak Çin halkı nispeten acelesiz bir hayat yaşıyor.

- 我意识到虽然中国发展得很快,中国人还有比较悠闲的生活。
- 我意識到了中國正在快速地發展,但是相對而言中國人卻過著悠閒的生活。