Translation of "Kararı" in French

0.018 sec.

Examples of using "Kararı" in a sentence and their french translations:

Kararı size bırakıyorum

Je vous laisse la décision

Mahkeme kararı evde.

- Le verdict a été rendu.
- Le verdict est tombé.
- Le jugement a été prononcé.

Kararı sana bırakacağım.

- Je vous laisserai la décision.
- Je te laisserai la décision.

Kararı öğretmenimize bırakalım.

Laissons la décision à notre professeur.

Aynı kararı verdim.

J'ai décidé la même chose.

Tom kararı açıkladı.

- Tom expliqua la décision.
- Tom a expliqué la décision.

Bu kararı destekliyorum.

Je supporte cette décision.

Mahkemenin kararı kesindir.

La décision du tribunal est définitive.

Son kararı ona bıraktık.

- Nous lui laissâmes la décision finale.
- Nous lui avons laissé la décision finale.

Kararı vermek size kalmış.

- C'est à vous de prendre la décision.
- C'est à toi de prendre la décision.

Doğru kararı vereceğini biliyorum.

- Je sais que vous prendrez la bonne décision.
- Je sais que tu prendras la bonne décision.

Ben o kararı verdim.

J'ai pris cette décision.

Kim o kararı verdi?

Qui a pris cette décision ?

Bu kararı bugün verme.

- Ne prends pas cette décision aujourd'hui.
- Ne prenez pas cette décision aujourd'hui.

İstifasını sunma kararı aldı.

Il a décidé de soumettre sa démission.

"Doğru kararı verdiğine emin misin?

« Tu es sûre d'avoir pris la bonne décision ?

Ve grup kararı vermelerini istedik.

qui devaient tomber d'accord sur une seule réponse.

Şehir tramvayları kaldırma kararı aldı.

La ville a décidé de supprimer le tramway.

Tom'a göre bu, Mary'nin kararı.

Tom dit que ça dépend de Marie.

Senin için bu kararı veremem.

- Je ne peux pas prendre cette décision à ta place.
- Je ne peux pas prendre cette décision pour vous.

Kararı duyunca umutları altüst olmuştu.

Ses espoirs furent réduits à néant lorsqu'elle entendit le verdict.

Bu kararı yarına kadar erteleyelim.

Retardons cette décision jusqu'à demain.

O kararı kendi başıma verdim.

- J'ai pris moi-même cette décision.
- J'ai pris cette décision tout seul.

- Ne mutlu ki o kararı vermek zorunda değildim.
- Neyse ki o kararı vermek zorunda kalmadım.
- Şansıma o kararı vermek zorunda kalmadım.
- Allahtan o kararı vermek zorunda kalmadım.

Heureusement, je n'ai pas eu à prendre cette décision.

"Evet, en zor olan kararı verdim

« Oui, c'était la décision la plus difficile,

Bu mağarada yetki sizde. Kararı verin.

Dans cette grotte, c'est vous le boss. Vous choisissez.

Onun emekli olma kararı hepimizi şaşırttı.

Sa décision de partir en retraite nous a tous surpris.

Önce Tom'la konuşmadan o kararı veremem.

Je ne peux pas prendre cette décision sans consulter au préalable Tom.

Hükümetin kararı üzerine büyüyen öfke var.

Il y a une colère croissante concernant la décision du gouvernement.

Onun Chicago'ya taşınma kararı bizi şaşırttı.

Sa décision de déménager à Chicago nous a surpris.

Yıllar sonra start-up'ımı bırakma kararı verdim.

Des années plus tard, j’ai fait le choix difficile de quitter ma start-up

üniversiteyi bırakma kararı aldı ve 1995 yılında

a décidé de quitter l'université et en 1995

Kez daha İmparator ile paylaşma kararı aldı.

décision fatidique de jeter à nouveau son sort avec l'empereur.

Bu kararı vermeden önce düşünmemiz gerektiğini düşünüyorum.

Je crois qu'il faut réfléchir avant de prendre cette décision.

Doğru kararı veriyor olduğuma nasıl emin olabilirim?

- Comment puis-je être sûr que je prends la bonne décision ?
- Comment puis-je être sûre que je prends la bonne décision ?

Kararı siz verin. Kıyıdan mı, kaya tırmanışı mı?

Vous décidez. On longe ou on escalade la falaise ?

Ben iç çamaşırı giymeye son verme kararı aldım.

J'ai décidé d'arrêter de porter des sous-vêtements.

- O,toplantıya katılmama kararı aldı.
- Toplantıya gitmemeye karar verdi.

Il a décidé de ne pas se rendre à la réunion.

Tom benim yerimde olsa benim verdiğim aynı kararı verirdi.

Tom aurait pris la même décision que moi s'il avait été à ma place.

"Unu ölçüyle mi koyayım?" "İstersen göz kararı da koyabilirsin."

« Dois-je peser la farine ? » « Tu peux le faire à vue, si tu veux. »

İşte o anda, hayatımı bir köpek gibi yaşama kararı aldım.

Alors j'ai décidé que j'allais vivre ma vie comme un chien.

Her kararı eleştirerek Fransız karargahında zehirli bir atmosfer yaratılmasına yardımcı oldu.

Il a critiqué chaque décision, contribuant à créer une atmosphère empoisonnée au siège français.

Bu mağarada yetki sizde. Kararı verin. Çıngıraklı yılan ölümcül olabilir. Bu yüzden dikkatli olmalıyız.

Dans cette grotte, c'est vous le boss. Vous choisissez. Une morsure de serpent à sonnette peut être mortelle, donc prudence.

Bu Birleşmiş Milletler kararı İsrail'in silahlı güçlerinin son çatışmalarda işgal edilen bölgelerden çekilmesini istemektedir.

- Cette résolution des Nations Unies appelle au retrait des forces armées israéliennes des territoires occupés dans le récent conflit.
- Cette résolution des Nations Unies appelle au retrait des forces armées israéliennes de territoires occupés dans le récent conflit.

- Şirket iki yeni sekreteri işe almaya karar verdi.
- Şirket işe iki yeni sekreter alma kararı aldı.
- Şirket işe iki sekreter almayı kararlaştırdı.

La société décida d'employer deux nouvelles secrétaires.