Translation of "Içinden" in French

0.008 sec.

Examples of using "Içinden" in a sentence and their french translations:

Duvarların içinden göremem.

Je suis incapable de voir à travers les murs.

Insanın içinden geldiğini ve

que la véritable beauté est à l'intérieur

Lazerimiz doğrudan içinden geçiyor.

Voici notre laser qui le traverse.

Nehir vadinin içinden geçiyor.

La rivière coule à travers la vallée.

Içinden yeniden doğuş yaptığımız destan

épopée dont nous renaissons

Paris'in içinden akan nehir, Seine'dir.

- Le fleuve qui traverse Paris se nomme la Seine.
- Le fleuve traversant Paris se nomme la Seine.
- Le fleuve qui traverse Paris s'appelle la Seine.
- La rivière qui coule à travers Paris est la Seine.

O, duvarların içinden görebileceğini söylüyor.

- Elle affirme être à même de voir à travers les murs.
- Elle affirme être en mesure de voir à travers les murs.
- Elle affirme être capable de voir à travers les murs.

Havaalanı şehir içinden çok uzakta.

L'aéroport est assez loin du centre-ville.

Ben bahçenin içinden kestirmeden gideceğim.

Je coupe par le jardin.

Aynen bu şekilde elinizin içinden geçebiliyor.

traversent votre main, comme ça.

Hiçbir etkileşime geçmeden buzun içinden geçerler.

passent à travers la glace sans la transformer.

O deponun kalıntıları içinden geçmek zorundasınız,

vous êtes contraints de traverser les vestiges de l'entrepôt

Sizin cesur ruhunuz sizi içinden taşıyacak.

Votre esprit intrépide vous mènera à travers les épreuves.

Hepsinin içinden en çok istediğim budur.

C'est ce que je veux plus que tout.

Dişlerini buraya koymalısınız, dişler eldivenin içinden geçer

faire en sorte que ses crocs percent le gant,

Dişlerini buraya koymalısınız. Dişleri eldivenin içinden geçer

faire en sorte que ses crocs percent le gant,

Dişleri buraya koymalısınız, dişler eldivenin içinden geçer

faire en sorte que ses crocs percent le gant,

O, elini dalgalı kahverengi saçının içinden geçiriyor.

Il passe sa main dans ses cheveux bruns et ondulés.

Kalabalığın içinden bazıları açılan ateşe karşılık verdi.

Quelques personnes dans la foule répliquèrent.

Evin içinden hızla odasına fırladı ve arkasından kapıyı kapattı.

Elle a foncé dans la maison jusqu'à sa chambre et a fermé la porte derrière elle.

Birkaç dakika içinde, alevler kapsülün içinden geçerek üç astronotu da öldürdü.

En quelques instants, des flammes ont déchiré la capsule, tuant les trois astronautes.

Matematik aşk gibidir - basit bir fikir fakat o içinden çıkılmaz hale getirilebilir.

Les maths sont comme l'amour - une idée simple, mais ça peut devenir compliqué.

O, körfezin soğuk ve sakin sularına atladı ve karanlığın içinden yüzmeye başladı.

Il s’élança dans l’eau froide et calme du golfe, et commença à nager au milieu de l’obscurité.

Hiçbir zaman bunu belli etmeyecek ama içinden ciddi bir şekilde endişeli olduğunu düşünüyorum.

Il ne le montrera jamais, mais je pense qu'au fond de lui-même, il est sérieusement inquiet.

- Kendisine "HAYIR" dedi. Yüksek sesle "EVET" dedi.
- İçinden "HAYIR" dedi. Sesli olarak "EVET" dedi.

Il se disait à lui-même : « Non ! ». Il a dit tout haut : « Oui. »