Translation of "Avrupa" in French

0.011 sec.

Examples of using "Avrupa" in a sentence and their french translations:

Avrupa krizde.

L'Europe est en crise.

Avrupa etrafında dolaştım.

J'ai voyagé à travers l'Europe.

Avrupa bir kıtadır.

L'Europe est un continent.

Avrupa Topluluğu, tek bir pasaportla Avrupa ülkelerinin çoğunu birleştiriyor.

La Communauté européenne unit beaucoup des pays d'Europe avec un seul passeport.

Avrupa civarında seyahat ettim.

J'ai voyagé à travers l'Europe.

Avrupa Birliği idamı kaldırdı.

L'Union Européenne a aboli la peine de mort.

Avrupa bir ülke değil.

L'Europe n'est pas un pays.

Kanlı Avrupa çatışması bitti.

Le sanglant conflit européen était terminé.

- İngilizcenin egemenliği Avrupa diyaloğunu öldürüyor.
- İngilizcenin hakimiyeti Avrupa diyaloğunu öldürüyor.

La domination de l'anglais est en train de tuer le dialogue européen.

Avrupa küresel tarımda dominant halde.

L'Europe domine l'agriculture mondiale.

Nereden bir Avrupa haritası edinebilirim?

Où puis-je obtenir une carte de l'Europe ?

Onlar Avrupa sanatının seçkin şaheserleridirler.

Ce sont de grands chefs-d’œuvre de l'art européen.

Litvanya Avrupa Birliği'nin bir üyesidir.

La Lituanie est membre de l'Union Européenne.

O, bir Avrupa turu yaptı.

Il a fait un tour d'Europe.

Ermenice bir Hint-Avrupa dilidir.

L'arménien est une langue indo-européenne.

Arnavutluk, Avrupa Birliği'ne katılmak istiyor.

L'Albanie veut adhérer à l'Union européenne.

Avusturya ,Avrupa Birliği'nin bir üyesidir.

L'Autriche est membre de l'Union européenne.

Avrupa birliği ölüm cezasını kaldırmıştır.

L'Union Européenne a aboli la peine de mort.

Avrupa, Rusya'nın gazı olmadan yapamaz.

L'Europe ne peut pas se passer du gaz russe.

Avrupa Birliği ölüm cezasını kaldırdı.

L'Union Européenne a aboli la peine de mort.

Şimdi, Avrupa Cennet olarak görünür.

Maintenant, l'Europe semble être le paradis.

Fransa bir Batı Avrupa ülkesidir.

La France est un pays d'Europe de l'Ouest.

- Avrupa para birimleri dolar karşısında zayıfladı.
- Avrupa para birimi dolar karşısında zayıfladı.

Les monnaies européennes se sont affaiblies face au dollar.

Peki ya Avrupa? Avrupa ölümle boğuşuyor. Çünkü bizler bu virüsü yeterince ciddiye almadık.

Et l'Europe? L'Europe est aux prises avec la mort. Parce que nous n'avons pas pris ce virus assez au sérieux.

Avrupa ve ABD evrensel okuma yazmaya

L'Europe et les USA ont atteint l'alphabétisation universelle

Avrupa tarihinin çalkantılı bir döneminden geliyor .

connue sous le nom de `` l'âge sombre ''.

çoğunluğu Avrupa Birliği tarafından finanse edildi.

et principalement financé par l'Union européenne.

Avrupa para birimleri dolar karşısında zayıfladı.

Les monnaies européennes se sont affaiblies face au dollar.

Avrupa birliğinde kedilerin pençesini sökmek yasaktır.

Arracher les griffes des chats est interdit dans l'Union Européenne.

Almanlar Avrupa hakkında şüphe etmeye başlıyorlar.

Les Allemands commencent à douter de l'Europe.

Avrupa ülkeleri arasında bir anlaşma gerekli.

Il faut un accord entre les pays européens.

Rosetta, Avrupa Uzay Ajansı tarafından yapılmıştır.

Rosetta a été bâtie par l'Agence Spatiale Européenne.

Avrupa Birliği'ndeki en yoksul ülke hangisidir?

Quel est le pays le plus pauvre de l'Union Européenne ?

Avrupa birliği plastik torbaları yasaklamayı düşünüyor.

L'Union Européenne envisage d'interdire les sacs plastiques.

Ülkemin Avrupa Birliği üyesi olmasını istemiyorum.

Je ne veux pas que mon pays devienne membre de l'Union européenne.

Çince ve Korece, öğrenmeye çalıştığımız Avrupa dillerinden

le chinois et le coréen étant bien plus durs

Bank gibi prestijli Avrupa ülkelerinde çalışmasını sağladı

Banque allemande et la GB Morgan Bank , et elle s'est spécialisée dans le domaine des fusions

Esperanto şimdi, Avrupa Birliği'nin resmî dili olmalı!

L'Espéranto, langue officielle de l'Union européenne, maintenant !

Avrupa Birliği'nin dil politikası hakkındaki görüşün nedir?

Quelle est votre opinion à propos de la politique linguistique de l'Union européenne ?

Arkadaşlarıyla on günlük bir Avrupa gezisine çıktı.

Elle a fait un voyage de dix jours en Europe avec son ami.

Şimdi Avrupa Birliği hakkında biraz konuşmak istiyorum.

Maintenant je veux un peu parler de l'Union Européenne.

Emmanuel Macron, Avrupa Birliğinin sağlam bir savunucusudur.

Emmanuel Macron est un farouche défenseur de l'Union Européenne.

Avrupa için uzun dönemli bir vizyon eksikliği var.

Il manque une vision à long terme pour l'Europe.

Avrupa'daki bazı ülkeler, Avrupa Birliği'nin bir parçası değildirler.

Certains pays en Europe ne font pas partie de l'Union Européenne.

1342 seli orta Avrupa tarihinin en büyük seliydi.

Le déluge de 1342 a été le plus important déluge de l'histoire de l'Europe centrale.

Avrupa Topluluğu fikrinden nefret eden bazı insanlar var.

Il y a des gens qui haïssent l’idée de la Communauté européenne.

Fakat İngiltere, 1973’te Avrupa Birliği’ne katıldıktan sonra,

Mais après que les Anglais ont rejoint l'Union Européenne en 1973,

Avrupa da Amerika da o kadar virüs belası varken

Alors qu'il y a tellement de virus en Europe et en Amérique

, aralarında Yunanistan'ı ve onunla birlikte bazı Avrupa ülkelerini kızdıran

accords de sécurité et militaires avec lui, parmi lesquels l'accord de démarcation de la frontière qui a

Yazar Avrupa edebiyatının tüm farklı türlerini bir araya getirmiş.

L'auteur réunit toutes les différentes littératures européennes.

İddialara göre, bir örgüt Avrupa uyuşturucu piyasasını kontrol ediyor.

Une organisation contrôlerait le marché de la drogue européen.

Modern bir eleştiri, bu çarpıtmanın, güney yarımkürede Avrupa hakimiyetinin

Une critique récente que que la distorsion perpétue l'impérialiste de la domination

Esperantonun Avrupa Birliği'nin resmi dili haline gelmesi gerekir mi?

L'espéranto doit-il devenir une langue officielle de l'Union européenne ?

2011'de Dünya Sağlık Örgütü, yalnızca üye Batı Avrupa devletlerinde

En 2011, l'Organisation Mondiale de la Santé a estimé

Ancak Avrupa Krallıkları entikalarla ve birbirleriyle yapıyor oldukları savşalarla meşgullerdir

Mais avec les royaumes européens opposés par les intrigues et la guerre des uns contre les autres, presque personne

Avrupa en kanlılara tanıklık etmek üzereydi Napolyon Savaşları günü savaşı.

L'Europe était sur le point d'assister au combat le plus sanglant des guerres napoléoniennes.

ABD ve Avrupa tarafından verilmiş tozlaştırılmış sütlerden alıyordu. Bu yüzden

recevaient l'essentiel de leurs besoins nutritionnels du lait en poudre fournit par les Etats-Unis et certains Etats européens.

Avrupa uzun ve zengin bir tarihi olan eski bir kıtadır.

L'Europe est un vieux continent à l'histoire longue et riche.

"Esperanto: Avrupa veya Asya dili" denemesinde Claude Piron, Esperanto ve Çince arasındaki benzerliği gösterdi ve Esperanto'nun yalnızca Avrupa merkezli olduğunu ortaya koydu.

Dans son essai « l'Espéranto  : langue européenne ou asiatique », Claude Piron a montré les similitudes entre l'espéranto et le chinois, mettant à bas la conception que l'espéranto serait purement eurocentrique.

Yaklaşık üç yüzyıldır Avrupa, ölüme karşı tavırları onlara tehlikeli bir üstünlük

Pendant près de trois siècles, l'Europe avait été terrorisée par les guerriers scandinaves, dont l'

1 Temmuz 2013 tarihinde, Hırvatça, Avrupa Birliği'nin yirmi dördüncü resmi dili oldu.

Le premier juillet 2013, le croate est devenu la vingt-quatrième langue officielle de l'Union Européenne.

Amerikan haber Irene Kasırgası'nın Avrupa kadar büyük olduğunu bildiriyor, bu biraz abartıdır.

Les nouvelles américaines rapportent que l'ouragan Irene est aussi gros que l'Europe, ce qui est un peu exagéré.

Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri arasındaki serbest ticaret anlaşması şu anda müzakere aşamasında.

Un traité de libre-échange entre l'Europe et les États-Unis est en cours de négociation.

Avrupa Birliği'nin en yoksul ülkesi, Amerika Birleşik Devletlerindeki en yoksul eyaletten daha mı yoksuldur?

Le pays le plus pauvre de l'Union Européenne est-il plus pauvre que l'État le plus pauvre des États-Unis d'Amérique ?

Avrupa Birliği'nin en zengin ülkesi, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki en zengin eyaletten daha mı zengindir?

Le pays le plus riche de l'Union Européenne est-il plus riche que l'État le plus riche des États-Unis d'Amérique ?

Avrupa Birliği Fransız-Alman düşmanlığı üzerinde yükselmek için bir arzunun bir sonucu olarak oluşturuldu.

L’Union européenne est née dans une volonté de dépasser l’antagonisme franco-allemand.

Ve yeni bir Avrupa savaşı döneminin ortaya çıkardığı zorlukların üstesinden gelmede benzersiz bir şekilde etkili olduğunu kanıtladı.

et s'est avérée particulièrement efficace pour relever les défis posés par une nouvelle ère de guerre européenne.

Birçok Avrupa mutfakları orada kuru malzemeler tartıldığından dolayı bir teraziye sahiptir, Amerika'da tam tersine onlar hacimle ölçülmektedir.

De nombreuses cuisines européennes sont équipées de balances parce que les ingrédients y sont mesurés au poids, au contraire des États-Unis d'Amérique, où ils sont mesurés au volume.

- Avrupa Asya'dan daha küçük bir nüfusa sahiptir.
- Avrupa'nın Asya'dan daha az nüfusu var.
- Avrupa'nın Asya'dan daha az nüfusu vardır.

L'Europe comporte une population plus faible que l'Asie.

Avrupa Birliği'nin teorik olarak aynı haklara sahip 23 resmi dili var ama uygulamada yalnızca üç dil işliyor: İngilizce, Fransızca ve Almanca.

L'Union Européenne a 23 langues officielles qui ont théoriquement les mêmes droits mais en pratique il y a seulement 3 langues de travail : l'anglais, le français et l'allemand.

Çok sıkıcı olduğunu düşündüğü Avrupa dillerinden sinirlenen Christopher Columbus Columbian dilini icat etti, öyle karmaşık bir dildi ki onu sadece o konuşabildi.

Frustré par les langues européennes qu'il considérait comme "trop ennuyantes", Christophe Colomb inventa le "Colombin", une langue si compliquée que seul lui pouvait la parler.

Eylül ayının 26'sı Avrupa Diller Günü'dür. Avrupa Konseyi, Avrupa'nın çokdilli mirasına dikkat çekip, çokdilliliğin toplum içinde gelişimini teşvik ederek vatandaşları farklı dilleri öğrenmesi için yüreklendirmek istiyor. Tatoeba, kullanımı kolay bir öğrenme aracı olarak etkin bir katılımla bu dilleri öğrenme ve bundan zevk alma olanağı sağlıyor.

Le 26 septembre est la Journée Européenne des Langues. Le Conseil de l'Europe veut attirer l'attention sur l'héritage plurilingue de l'Europe, promouvoir le multilinguisme de la société et encourager les citoyens à apprendre des langues. Tatoeba, en tant que moyen d'en apprendre et en tant que communauté active, soutient l'apprentissage et la valorisation des langues d'une manière très pratique.