Translation of "Arkadaşını" in French

0.005 sec.

Examples of using "Arkadaşını" in a sentence and their french translations:

Arkadaşını yanında getir.

- Amène ton ami.
- Amène ton amie.
- Amenez votre ami.
- Amenez votre amie.

Kız arkadaşını sevmiyorum.

Je n'aime pas ta copine.

Oda arkadaşını tanıyorum.

- Je connais ton compagnon de chambre.
- Je connais votre compagnon de chambre.
- Je connais ton compagnon de chambrée.
- Je connais ta camarade de chambre.
- Je connais votre camarade de chambre.

Kız arkadaşını sevmiyor.

Il n'aime pas sa petite amie.

Tom arkadaşını bekliyor.

Tom attend son ami.

Kalabalıkta arkadaşını gözden kaybetti.

Il a perdu son ami de vue dans la foule.

O, erkek arkadaşını sevmez.

Elle n'aime pas son petit copain.

Kanada'da arkadaşını aradın mı?

As-tu appelé ton ami au Canada ?

Ebeveynlerim onun arkadaşını tanıyorlar.

Mes parents connaissent bien son ami.

Ming dün akşam arkadaşını aradı.

Ming a appelé son ami hier soir.

Muazzam kalabalıkta arkadaşını gözden kaybetti.

Elle a perdu de vue son ami dans la foule immense.

Tom oda arkadaşını gizlice gözetledi.

Tom a espionné son colocataire.

O, erkek arkadaşını evden attı.

- Elle a fichu son petit copain à la porte.
- Elle ficha son petit copain à la porte.
- Elle a fichu son petit ami à la porte.
- Elle ficha son petit ami à la porte.

Sana bir arkadaşını adresini vereceğim.

Je vais te filer l'adresse d'un ami.

Jim kız arkadaşını çok seviyor.

Jim est fou de sa petite amie.

Eski sınıf arkadaşını tanıdın mı?

- As-tu reconnu ton vieux camarade de classe ?
- Avez-vous reconnu votre vieux camarade de classe ?

O, bir arkadaşını ziyaret etti.

Il a rendu visite à un ami.

Ailesi onun erkek arkadaşını onaylamadı.

Sa famille n'approuva pas son petit ami.

Ken Tom'un kız arkadaşını öptü.

Ken a embrassé la fiancée de Tom.

Bana kız arkadaşını tanıtacak mısın?

Tu me présentes ta copine ?

Kendi hayatı riske atarak arkadaşını kurtardı.

Il a sauvé la vie de son ami au mépris de la sienne.

Asker kendi hayatı pahasına arkadaşını kurtardı.

Le soldat a sauvé son ami au prix de sa vie.

O sonunda eski arkadaşını bulmayı başardı.

Elle se débrouilla finalement pour entrer en contact avec son vieil ami.

Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim.

Dis-moi qui sont tes amis, je te dirais qui tu es.

Tom Cumartesi akşamı kız arkadaşını dışarı çıkardı.

Tom est sorti avec sa petite amie samedi soir.

O eski arkadaşını görmek için gitmiş olmalı.

Il aurait du aller voir son vieil ami.

O annesini ve kız arkadaşını Fransa'da bıraktı.

Il a laissé sa mère et sa copine en France.

Sen erkek arkadaşını görmeyeli ne kadar oldu?

Depuis quand tu n’as pas vu ton copain ?

Erkek arkadaşını gördüğünden beri ne kadar oldu?

Depuis quand n'avez-vous pas vu votre petit ami ?

Sadece en iyi arkadaşını kaybetmiş gibi görünüyorsun.

On dirait que tu viens de perdre ton meilleur ami.

O, annesini ve kız arkadaşını Fransa'da bıraktı.

Il a laissé sa mère et sa copine en France.

Mary bana kızgın, çünkü erkek arkadaşını çaldığımı düşünüyor.

Marie est en colère contre moi parce qu'elle pense que j'ai piqué son petit ami.

O, hasta arkadaşını ziyaret etmek için her gün gelir.

Il vient chaque jour rendre visite à son ami malade.

Eğer paranı arkadaşına ödünç verirsen, paranı ve arkadaşını kaybedersin.

Par le prêt on perd et l'ami et l'argent.

Mum ışığı yanında akşam yemeği hazırlama yerine o, eBay'da açık artırma için erkek arkadaşını satışa sundu.

Au lieu de préparer un dîner aux chandelles, elle a mis son copain aux enchères sur eBay.