Translation of "Alışveriş" in French

0.007 sec.

Examples of using "Alışveriş" in a sentence and their french translations:

Bu alışveriş merkezinde alışveriş etmeyi seviyorum.

J'adore faire mes achats dans ce centre commercial.

Alışveriş yapmak mı?

Est-ce le shopping ?

Üniversite, alışveriş, müzik.

L'université, le shopping, la musique.

Alışveriş merkezine gittim.

J'ai été à la galerie commerciale.

Bu, alışveriş günüdür.

C'est le jour du marché.

O alışveriş bağımlısı.

- Elle est accro aux courses.
- C'est une accro des emplettes.

Alışveriş yapmayı seviyorum.

J'adore faire des courses !

Biraz alışveriş yapacağım.

Je veux aller faire des courses.

Alışveriş merkezi nerede?

Où est le centre commercial ?

- Tom arkadaşlarıyla alışveriş yapacak.
- Tom arkadaşlarıyla alışveriş yapmaya gidiyor.

Tom fait du shopping avec sa petite amie.

Onlar dışarıda alışveriş yapıyorlar.

- Ils sont sortis faire les magasins.
- Elles sont sorties faire les magasins.

Alışveriş bölgesinde amaçsızca dolaştık.

- Nous nous sommes baladés dans le quartier commerçant.
- Nous errâmes sans but autour du quartier commerçant.

O bir alışveriş bağımlısı.

C'est une accro des emplettes.

Hâlâ etrafta alışveriş yapıyorum.

Je fais encore mon marché.

Alışveriş merkezine gitmek istiyorum.

J'aimerais me rendre au centre commercial.

Ben alışveriş merkezine gidemem.

Je ne peux pas me rendre à la galerie commerciale.

Alışveriş yapmaktan nefret ediyorum.

Je déteste faire des courses.

Arkadaşlarımla alışveriş merkezine gittim.

- Je me suis rendu avec mes amis, dans la galerie commerciale.
- Je me suis rendue avec mes amis, dans la galerie commerciale.
- Je me suis rendue avec mes amies, dans la galerie commerciale.

Alışveriş yapmayı sevmek isterdim.

J'adorerais aller faire des emplettes.

Bayılana kadar alışveriş yap.

Faites des courses jusqu'à épuisement.

Bütün gündür alışveriş yapıyorum.

- J'ai fait des emplettes toute la journée.
- J'ai fait des courses toute la journée.

Alışveriş için sana teşekkürler.

Merci de votre achat.

Nerede biraz alışveriş yapabilirim?

Où puis-je faire des emplettes ?

Biz alışveriş yapmak zorundayız.

- Nous devons faire les courses.
- Il nous faut faire les courses.

Yukarısı: Alışveriş poşetleri ve frappuccinolar.

Aux niveaux supérieurs : sacs de shopping et frappucinos.

Politik ya da alışveriş seçimlerimizde

Que ce soit en politique ou dans nos comportements de consommateurs,

En yakın alışveriş merkezi nerede?

Où se trouve le centre commercial le plus proche?

Alışveriş merkezleri ergenler arasında popülerdir.

Les galeries commerciales sont en vogue parmi les adolescents.

Arkadaşlarıyla birlikte alışveriş merkezine gitti.

- Elle est allée au centre commercial avec ses amies.
- Elle s'est rendue au centre commercial avec ses amies.

Ben alışveriş listemi evde unuttum.

J’ai oublié ma liste de courses à la maison.

Alışveriş merkezinde birini gördün mü?

Tu as vu qui que ce soit au centre commercial ?

Ben her sabah alışveriş yaparım.

Je vais faire les courses tous les matins.

Bu gece alışveriş merkezine gidelim.

Allons au centre commercial ce soir.

Bu marketten alışveriş yapmaya alışığım.

J'ai l'habitude de faire mes courses dans ce supermarché.

Piyangoyu kazanınca alışveriş çılgınlığına daldı.

- Après avoir gagné à la loterie, elle a fait une virée shopping.
- Ayant gagné à la loterie, elle fut prise d'une fringale d'achats.

Buralarda biraz alışveriş yapmak istiyorum.

Je veux faire quelques courses dans le coin.

Alışveriş merkezinde üç mağaza var.

Il y a trois magasins dans le centre commercial.

Ben süpermarkette alışveriş etmeye gidiyorum.

Je vais faire les courses au supermarché.

O, bana " alışveriş gidelim." dedi.

Elle m'a dit : « Allons faire les magasins. »

Alışveriş listesine "şeker" koydun mu?

As-tu mis « sucre » sur la liste des courses ?

116 binden fazla alışveriş merkezi var

il y a plus de 116 000 centres commerciaux

Tom, annesi için alışveriş sepetini itti.

Tom poussait le caddie pour sa mère.

Ben o mağazada alışveriş yapmayı seviyorum.

J'aime faire mes courses dans ce grand magasin.

Bu yakınlarda alışveriş merkezi var mı?

- Il y a un centre commercial dans le coin ?
- Y a-t-il un centre commercial par ici ?

Ben gerçekten alışveriş merkezi mağazalarını beğenmiyorum.

Je n'aime pas vraiment les magasins de la galerie.

Kız kardeşim alışveriş gezisine birlikte geldi.

Ma sœur se joignit aux courses.

Babam alışveriş yaparken annem arabada kaldı.

Maman est restée dans la voiture pendant que papa faisait les courses.

Annem az önce alışveriş yapmaya gitti.

Maman vient de partir faire des courses.

Yerel çiftçiler pazarında alışveriş yapmayı seviyorum.

J'aime faire mes courses au marché fermier du coin.

Benim için biraz alışveriş yapar mısın?

Pouvez-vous me faire les courses ?

Bugün alışveriş merkezine gittik. Çok sıkıldım.

Aujourd'hui nous sommes allés à la galerie commerciale. Ça m'a vraiment gonflé.

O bana nerede alışveriş yapacağını söyledi.

Il m'a dit où faire les magasins.

Tom, noel hediyeleri için alışveriş yapıyor.

Tom est parti acheter des cadeaux de Noël.

Restorana gitmek veya günlük alışveriş yapmak gibi

Les décisions si simples auparavant,

Eve giderken Noel için biraz alışveriş yaptım.

J'ai fait quelques courses pour Noël sur le chemin du retour.

Alışveriş listesinde tüm ürünleri kontrol ettiniz mi?

As-tu vérifié tous les articles sur la liste des courses ?

Ben biraz alışveriş yapmak için süpermarkete gidiyorum.

- Je me rends au supermarché pour effectuer quelques courses.
- Je me rends au supermarché pour effectuer quelques emplettes.

Dün birisi ben alışveriş yaparken bisikletimi çaldı.

- Hier, on m'a volé mon vélo pendant que je faisais les courses.
- Hier, on m'a volé mon vélo pendant que je faisais du shopping.

Alışveriş merkezindeyken erken bir öğle yemeği yedik.

- Nous avons déjeuné tôt pendant que nous étions à la galerie.
- Nous avons déjeuné tôt tandis que nous étions à la galerie.

Yakında Noel geldiği için biraz alışveriş yapmalıyım.

Je dois faire quelques courses car Noël arrive bientôt.

Buraya yakın bir alışveriş merkezi var mı?

Y a-t-il un centre commercial près d'ici ?

Bu alışveriş merkezinde bir süpermarket var mı?

Y a-t-il un supermarché dans ce centre commercial ?

Noel çok yaklaştığı için biraz alışveriş yapmalıyım.

Avec Noël qui approche, je devrais faire quelques courses.

Alışveriş yapmaya gitmeliyim, bir saat içinde döneceğim.

Je dois aller faire des achats, je serai de retour dans une heure.

Anne az önce alışveriş için dışarı çıktı.

Mère vient de sortir faire les courses.

- Bugün alışveriş merkezinde yeni bir yelek satın aldım.
- Bugün alışveriş merkezinde yeni bir atlet satın aldım.

- J'ai acheté de nouveaux débardeurs au centre commercial, aujourd'hui.
- J'ai acheté de nouveaux marcels au centre commercial, aujourd'hui.

- Tom ve Mary mağaza mağaza gezip alışveriş yapmaya devam etti.
- Tom ve Mary alışveriş çılgınlığına devam etti.

Tom et Marie ont fait une virée shopping.

Bayan Glück ve Yuki alışveriş turu yapmak istiyorlar.

Madame Bonheur et Youki veulent faire du lèche-vitrines.

- EBay'dan satın almayı seviyorum.
- EBay'den alışveriş yapmayı seviyorum.

J'adore acheter sur eBay.

Öyle pahalı bir mağazadan alışveriş yapmaya param yetmez.

Je n'ai pas les moyens de faire mes courses dans un magasin aussi cher.

Çevrede alışveriş onun için bir yük haline gelmiştir.

Courir les magasins est devenu une corvée pour lui.

Acele etme. Alışveriş yapmak için bütün öğleden sonramız var.

Prenez votre temps. Nous avons toute l'après-midi pour faire les magasins.

Bu alışveriş merkezi o kadar büyük ki çıkışı bulamıyorum.

Ce centre commercial est tellement grand que je n'arrive pas à en trouver la sortie.

Online alışveriş ve rezervasyonun büyümesi tüketiciler için hayatı oldukça iyileştirdi.

La croissance des sites Internet de ventes à grandement amélioré la vie des consommateurs.

- Ne alışveriş yapacak ne de anneme hoşça kal diyecek vaktim vardı.
- Ne alışveriş etmek ne de anneme hoşça kal demek için zamanım vardı.

Je n'ai eu le temps ni d'aller faire les courses ni de dire au revoir à ma mère.

Alışveriş merkezinde Noel baba olarak çalıştığım yarı zamanlı bir işim var.

J'ai un boulot à temps partiel à travailler comme Père-Noël à la galerie commerciale.

Ne alışveriş yapacak ne de anneme hoşça kal diyecek vaktim vardı.

Je n'ai eu le temps ni d'aller faire les courses ni de dire au revoir à ma mère.

O, çocuklarının para ile alışveriş etmelerine yardım ederek çok zaman harcar.

Elle consacre beaucoup de temps à aider ses enfants à apprendre à gérer l'argent.

- Tom Noel alışverişi yapıyor.
- Tom Noel'de vereceği hediyeler için alışveriş yapıyor.

Tom fait des courses pour les cadeaux de Noël.

Şu an ben evime alışveriş yapmayı düşünüyorum ve gidebilecek bir market bulamıyorum. Güvenli değil çünkü.

Je pense faire du shopping chez moi en ce moment et je ne trouve pas de marché où aller. Parce que ce n'est pas sûr.