Translation of "Merkezinde" in French

0.007 sec.

Examples of using "Merkezinde" in a sentence and their french translations:

Ofisim kentin merkezinde.

Mon bureau est dans le centre-ville.

Postane şehir merkezinde.

- Le bureau de poste se trouve au centre-ville.
- La poste est au centre-ville.

Kütüphane şehrin merkezinde.

La bibliothèque est au milieu de la ville.

Ofisim şehir merkezinde.

Mon bureau est dans le centre-ville.

Geçen yıl oylama merkezinde,

Aux bureaux de vote l'année dernière,

şehir merkezinde haberleri birlikte öğrendik

nous avons partagé les actualités tous réunis ensemble sur la place du village,

Dünyanın merkezinde bir çekirdek var

il y a un noyau au centre du monde

O, şehir merkezinde yaşamaktan hoşlanmaz.

Elle n'aime pas vivre en centre-ville.

O bir çağrı merkezinde çalışır.

Il travaille dans un centre d'appels.

Park şehir merkezinde yer almaktadır.

- Le parc se situe au centre-ville.
- Le parc est situé au centre-ville.

Köyün merkezinde bir kaynak var.

Il y a une source au centre du village.

Alışveriş merkezinde birini gördün mü?

Tu as vu qui que ce soit au centre commercial ?

Tom bir çağrı merkezinde çalışıyor.

Tom travaille dans un centre d'appel.

Alışveriş merkezinde üç mağaza var.

Il y a trois magasins dans le centre commercial.

Ve 120 doğum merkezinde deneme yaptık.

et nous l'avons testé dans 120 centres,

şehir merkezinde durdurulup kimlik sorulmasına alışmıştık.

jusqu'à ce que la police mémorise nos visages.

Şehir merkezinde çok sayıda otel var.

Il y a beaucoup d'hôtels au centre-ville.

Kasabanın merkezinde güzel bir park vardır.

Il y a un chouette parc au centre de la ville.

Kent merkezinde güzel bir park var.

Il y a un super parc dans le centre-ville.

Bu alışveriş merkezinde alışveriş etmeyi seviyorum.

J'adore faire mes achats dans ce centre commercial.

Şehir merkezinde birçok yüksek binalar var.

Il y a beaucoup de grands bâtiments dans le centre.

Tren istasyonu şehrin merkezinde yer almaktadır.

La gare se trouve en centre-ville.

Üniversite kampüsünün merkezinde kurucusunun heykeli duruyor.

Au centre du campus universitaire est érigée la statue du fondateur.

Ben kent merkezinde bir daire arıyorum.

Je cherche un appartement au centre de la ville.

Galaksimizin merkezinde bir kara delik var.

Il y a un trou noir au centre de notre galaxie.

Şehrin merkezinde muhteşem bir park var.

- Il y a un joli parc dans le centre de la ville.
- Il y a un super parc dans le centre-ville.

Kasabanın merkezinde güzel bir park var.

Il y a un joli parc dans le centre de la ville.

Onun ofisi şehir merkezinde yer almaktadır.

Son bureau se trouve au centre-ville.

Tren istasyonu şehir merkezinde yer almaktadır.

La gare est dans le centre de la ville.

Vakaların neredeyse tümünde hastalar depremin merkezinde yaşıyordu.

Dans presque tous les cas, les patients vivaient près de l'épicentre.

Kendi hayatının merkezinde olan insanları oynamak istiyordum.

des personnages maîtres de leur destin.

Şehir merkezinde onun bir kitapçı dükkânı var.

Il tient une librairie dans le centre-ville.

Şehrin merkezinde yeni bir müze inşa ediliyor.

On construit un nouveau musée dans le centre-ville.

Birleşmiş Milletler merkezinde dünya bayrakları gururla dalgalanıyor.

Les drapeaux du monde flottent fièrement devant le siège des Nations Unies.

Boston'un şehir merkezinde bir ofis kiralamak pahalı.

Cela coûte cher de louer un bureau dans le centre de Boston.

Bu alışveriş merkezinde bir süpermarket var mı?

Y a-t-il un supermarché dans ce centre commercial ?

- Bugün alışveriş merkezinde yeni bir yelek satın aldım.
- Bugün alışveriş merkezinde yeni bir atlet satın aldım.

- J'ai acheté de nouveaux débardeurs au centre commercial, aujourd'hui.
- J'ai acheté de nouveaux marcels au centre commercial, aujourd'hui.

Bir iş merkezinde bir iş hanında daha doğrusu

plus précisément dans un centre d'affaires dans un centre d'affaires

Singapur'un tam merkezinde bir grup düz kürklü su samuru.

Un groupe de loutres à pelage lisse en plein cœur de Singapour.

Şehir merkezinde buluşabiliriz. Bu sizin için uygun olur mu?

- Nous pourrions nous rencontrer au centre-ville. Cela vous conviendrait-il ?
- Nous pourrions nous rencontrer au centre-ville. Cela te conviendrait-il ?
- On peut se voir au centre-ville. Est-ce que ça t'arrange ?

Tom Boston'un merkezinde bir ev sahibi olmayı hayal ediyor.

Tom rêve d'être propriétaire d'une maison dans le centre de Boston.

Ve bu höyüğün merkezinde, az çok bir çocuk eli büyüklüğünde,

Et au centre de ce monticule se trouvait une pierre étrange,

Alışveriş merkezinde Noel baba olarak çalıştığım yarı zamanlı bir işim var.

J'ai un boulot à temps partiel à travailler comme Père-Noël à la galerie commerciale.